14 Ekim 2023 04:56

Dünyanın yeni normalinde her yer Filistin!

İsrail'in Rimal bombardımanı

Fotoğraf: Mustafa Hassona/AA

Paylaş

Yirmi iki yıl önce, 11 Eylül saldırılarından sonra ABD herkesten kınama talep etmişti. Böyle bir saldırıyı kim kınamazdı ki? Ancak ‘kınıyoruz’un arkasından gelen ve ABD’nin Ortadoğu politikalarının bu saldırıya yol açtığını anlatmaya çalışanların ‘ama’ diye başlayan cümlelerine de psikolojik şiddet uygulanıyordu. Dünyanın efendilerinin kendi güvenlik çemberlerini Ortadoğu’ya kadar genişlettikleri yeni normali bütün ülkelerin aynı bayrak altında toplanmasıyla kurulacaktı.

Geçtiğimiz günlerde yayınına aldığı Filistin temsilcisini Hamas’ın saldırılarını kınaması için sıkıştıran BBC sunucusu da aynı şeyi yaptı. Ama Filistinli yetkili bu kınama oyununa düşmedi ve amasız fakatsız bu saldırıların arka planını anlattı. “Siz İsrail saldırıları yaşanırken hangi İsralliye bunları kınıyor musunuz diye de soruyorsunuz” dedi.

11 Eylül’den itibaren dünya düzeni ‘evet’ mi ‘hayır’ mı ikilemine göre kurulmaya çalışılıyor. NATO; Çin ve Rusya’yı baş çelişki ilan ettiği son toplantılarında da üyelerine aynı dayatmayı yapmıştı. Ne var ki Ukrayna saldırısında görüldü ki doğal gaz, petrol ve tahıl masa başındaki uyumu bozabiliyor. Filistin yangını işte bu kurulduğu gibi gevşeyen uyumu, yeni rekabet ve çıkar çatışmalarına kadar dünya kapitalizminin merkezlerinde kısmen sağladı. Arap bölgesi ise karışık.

Realite iki net yanıtın arkasında kalıcı birlikler oluşturulmasına uymadığından ve iktisadi, jeopolitik zorunluluklar hiçbir normalin kalıcı olmasına izin vermediğinden dünya jandarmaları ellerindeki evet mi hayır mı kartlarıyla halkları ve devletleri sıkıştırmaya devam ediyorlar. Büyük sınai komplekslerinin parçalanarak küreye yayıldığı, ticaret ağlarının, gaz ve petrol üretiminin farklı ilişkiler ve bağımlılıklar yarattığı günümüz koşullarında kararsız dengenin katalizörü şimdi Filistin. Hamas’tan mı mağdur İsrail’den mi yanasınız?

İsrail’in Filistinli sivil halka yaşattığı zulüm ve işkence karşısında ‘dilsiz şeytan’ olanlar Hamas saldırısında ölen sivillerin hesabını soruyorlar. Filistin davası Hamas’ın gölgesine alınıyor el çabukluğuyla. Sanki her şey bugün başlamış gibi, halkların vicdani hassasiyetlerinin üzerinde dünyanın yeni normali için yaktıkları ateşi, sivillerin cansız bedenleri üzerinde harladıkça harlıyorlar.

Hamas’ın sivillere yönelik saldırıları tabii kınanmalıdır. Fakat bunun bir de aması var. 1948’den bu yana olan gelişmeleri, İsrail’in kesintisiz saldırılarını, büyük can kayıplarını atlamak, tarihi bugünden yazmak ikiyüzlülüktür.

Trump zamanından bu yana bir Ortadoğu NATO’su kurmayı telaffuz eden ABD ve güncel dostları, kimini kılıç zoru kimini ambargolar kimi ülkeleri de ‘iyi ilişkiler’ kurmaya teşvik ederek normalleşme adı altında Arap devletlerini bayrağının altında toplamaya çalışırken Filistin sorunu İsrail-ABD insafına bırakıldı. Ortadoğu, Lübnan, İran, Suriye’den devam ederek ucu Rusya’ya kadar uzanan hedef haline getirildi. Bu kutuplaşma giderek sertleşiyor ve dünya yeni Filistinlere gebe. Süper güçlerin normali ateş altındaki Filistinleri çoğaltmaktan ibaret.

İsrail’de Netanyahu hiçbir savaş kuralına uymayacağını açıkladı. Askeri mahkemeleri iptal ederek savaşçılarının elini serbest bıraktı. Filistin halkından öç alacağını ve bölgeyi terk etmelerini istedi. ABD fırsattan istifade iki tane savaş gemisini Körfez’e gönderdi. Hasımlarına yönelik tehditleri sürüyor ve Türkiye yönetimi de Suriye’deki Kürt bölgelerine yönelik harekatı zarar görecek diye bu tehditleri üzerine almış durumda.

Öte yandan, halkların Arap Baharı’ndan bu yana tümüyle sindiğini düşünen emperyalist düzen kurucular dünyanın devletlerden ibaret olmadığını Ortadoğu’da ve dünyanın diğer yerlerinde hak ve haklılık ölçütleri, devletlerin stratejik hesaplarından farklı gelişen bir nüfusun yaşadığını hesap dışı bıraktılar. İsrail’de bile Netanyahu’nun yargıyı kendisine bağlayan yasasına karşı bir direniş ve Filistin’e yönelik uygulamalara tepki var. İsrail devleti de kendi halkını ateş altında hizaya sokuyor. Milli mutabakata yatırım yapıyor. Fakat nereye kadar?

Dünyayı yeniden paylaşmaya çalışan ve bir tarafta ABD-AB devletleri diğer yanda da Çin-Rusya’nın bulunduğu iki kutupta yoğunlaşan çelişkiler her türlü provokasyona açık hale geldi. Ukrayna’da bitirilmeyen savaş, Kafkasya’daki gerilimler, Suriye’de yaşananlar, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları, Lübnan sorunu ve Akdeniz-Ege’deki zaman zaman gerilen ilişkiler yakın coğrafyamızdaki resmin detaylarıdır.

İster ordularıyla ister paralı askerleriyle kendi ekonomik jeopolitik çıkarlarını kollamaya çalışan, uluslararası yasaları hiçe saymaktan çekinmeyerek kendi fiziki sınırlarını da genişletmeye çalışan devletler Filistin sorununun bu boyuta gelmesinden sorumludur. Kuralsız, kaidesiz, öngörülemez dünyayı aralarındaki keskin ve şimdi silahlı güçlere tevil edilmiş çıkar rekabeti ateşi büyüterek sürüyor. Anlaştıkları tek şey şimdilik dünyanın yeniden paylaşımı üzerine bir normal kurmak.

Dünyanın bir normalleşmeye ihtiyacı var. Doğru. Ama bu, savaş kışkırtıcısı, dünya zenginliklerine el koymaya ve bunun için birbirini yemeye hazır devletlerin imkansızlaştırdığı normalleşme değil. Barış içinde yaşamaya muhtaç halkların normali.

Herkes kendi ülkesinden başlamalı; Türkiye İsrail’le yapılan bütün anlaşmaları iptal etsin. Sınır ötesi operasyonlar durdurulsun, ABD ve NATO üsleri kaldırılsın, savaş gemileri çekilsin. İsrail, işgal ettiği bütün topraklardan çıksın; iki devletli adil bir çözüm sağlansın. Bölgedeki bütün işgalci güçler alanı terk etsin. Halklar kendi geleceklerine kendi karar versin.

Bunun aması fakatı yoktur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa