16 Ekim 2023

Aşırı sağın emin adımları

Fotoğraf: Elekes Andor/Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0

Latin Amerika’da yükselen aşırı sağ siyasetin farklı ülkelerdeki tezahürlerinden birçok defa bahsetmiştik. Bugün aşırı sağ siyaset, montaja hazır alınan mobilyanın parçalarını birleştirmek için kullandığınız el kitabındaki adımları takip edercesine belirli bir yörüngede ilerleyen, sonra ise kar topu gibi durdurulamaz bir şekilde büyüyen bir karaktere sahip. İlk adımda genellikle erkek olan ve az çok tanınan bir kişinin ortaya çıkması gerekiyor. Trump, Bolsonaro, Kast, Milei bu örneğe uyan karakterler. Bu kişilerin ortak özelliği ise hem sağ hem de sol siyasete yoğun eleştirilerde bulunmaları. Bir başka deyişle, siyaset üstü bir görüntü sergileyerek kendilerini mevcut müesses nizamın dışındalarmış gibi lanse ediyorlar. Bu sırada, artık bayatlamış olduğunu düşündüğümüz trollük müessesesi devreye giriyor; her konuda genel kanının karşıtı tutum almak ve tepki üretmek. Marjinal, hatta gülünç olarak ifade edilebilecek görüşler ve hareketler bu kişilerin birçok kişi tarafından eleştirilmesine, tartışılmasına; neticede daha fazla konuşulmasına sebep oluyor. Ve artık tuzak kurulduğuna göre ve toplumun dikkati çekilebildiğine göre spot ışıkları altında sörf yapmak mümkün hale geliyor.

Ele alınacak ilk ciddi tema, ülke bazında farklılık gösterebilir. Trump’a spot ışıklarını ilk sağlayan ve onu siyasi bir figür haline getiren Obama’nın doğum sertifikası üzerinden verdiği yabancı düşmanlığı mesajı olmuştu. Milei, ekranlarda iktisada giriş terk ekonomi bilgisiyle arz talep eğrisi çizerek bir ekonomi dehası görüntüsü verirken, Bolsonaro komünizm tehdidi altındaki Brezilya’nın kurtarıcısı konumundaydı. Daha sonraki temalar ise en kolayları, el kitabından takip etmek mümkün. Toplumsal cinsiyet ideolojisi kıskacı altındaki ailenin korunması, bol bol dindarlık propagandası, istediğiniz kadar milliyetçilik sosu, iklim değişikliği oyunundan aşı karşıtlığına kadar say say bitmeyecek uluslararası Sorosçu komplolar. Bu süreçte en çok karşılaşılan durum ise merkez sağ siyasetin içinde hep hissettiği ama söyleyemediği bu görüşleri duyduğu andan itibaren, sirenlerin müziğini dinleyen denizciler gibi meftun bir biçimde paralize olarak kayalara doğru dümen kırmaları oluyor. Sol ve sola yakın siyaset ise önce hiç önemsemediği, daha sonra da bu içi boş söylemlerin tabanda ve sahada gördüğü karşılıkla panikleyip tüm enerjisini bu tartışmalara harcamaktan başka bir çare bulamıyor.

Latin Amerika’da birçok ülkede kusursuz işleyen bu mekanizmanın bugün ilginç bir örneğinin nüvelerini Meksika’da da görüyoruz. 2024’teki başkanlık seçimlerini iktidardaki Morena partisinin sol kanadını temsil eden Eski Meksiko City Belediye Başkanı Claudia Sheinbaum’un kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Muhalefet partilerinin oluşturduğu amorf ittifakın her geçen gün kan kaybeden kampanyası, siyasetin aynı zamanda bir makam ve ekmek kapısı olması sebebiyle birçok kesimi, nedamet getirerek önümüzdeki altı seneyi garanti altına almak adına Morena’ya doğru itiyor. Bu bağlamda, muhalefet kelimenin tam anlamıyla çökmüş bir görüntü veriyor.

Tam da bu sırada, geleneksel siyasetin dışında yeni bir kişi, eski bir dizi oyuncusu, tam otomatik bir silahla önündeki hedeflere kurşun yağdırdığı videosunu ‘2030 ajandası teröristlerine, yani toplumsal cinsiyet ideolojisi ve iklim değişikliği savunucularına bakın neler yapacağız’ başlığıyla internete yüklüyor. Eduardo Verástegui, açıktan nefret suçu işlediği bu videosuyla gerekli olan ilk adımı, herkes tarafından kınanarak konuşulmayı başarmış bulunuyor.

Verástegui, 2024’teki başkanlık seçimlerinde bağımsız olarak adaylığını ilan ederken hiç şüphesiz aday olması için gerekli olan 1 milyon imzayı toplamaktan çok uzak olduğu gerçeğini biliyor olmalı. Ama geçtiğimiz hafta İspanya’daki aşırı sağcı parti VOX’un Lideri Santiago Abascal’ın övgülerine mazhar olarak birlikte çektirdiği fotoğrafı internette paylaşarak sahip olduğu uluslararası desteğe dikkat çekiyor ve adaylığında ciddi olduğu mesajını veriyor. El Salvador’un minik diktatörü Nayib Bukele, Bolsonaro ve kriminal mahdumları, Trumpçı siyasetçiler ile çok uzun süredir kurduğu ilişkiler ve bu ilişkiler neticesinde Meksika’da düzenlenen uluslararası konferans, Verástaegui’nin siyasi bir figür olarak ortaya çıkmasında önemli bir merhale olmuştu.

Şimdi ise hedef zaten sonucu belli olan 2024 seçimlerinde bu tanınırlığı ulusallaştırarak 2030 seçimlerinde güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkmak. Meksika’da aşırı sağ belki hâlâ ‘gülünç’ evresinde görülebilir ancak uzun vadeli ve planlı bir biçimde çalıştıklarının farkında olmak gerekiyor.  

Evrensel'i Takip Et