17 Ekim 2023 04:29

Sahte gözyaşları

İsrail ordusu, abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına 9'uncu gününde de devam etti.

Fotoğraf: Ali Jadallah/AA

Paylaş

Geçen cuma günü Halk TV’de İrfan Değirmenci’nin Halk Meydanı Programı’na davetli idim. Kalabalık katılımcı ve süre yetersizliği nedeniyle söylemek istediklerimin çoğunu söyleyemedim. Söyleyemediklerimi buraya yazayım.

 

Programda kısaca sosyalist ve antiemperyalistlerin ulusal kurtuluş, bu bağlamda Filistinlilerin mücadelesine bakışı ve desteği ile bugün siyasal İslamcı denilen, şeriatçı kesimlerin bakışı karşılaştırıldı.Denizlerin Filistinlilerle birlikte siyonistlere karşı silahlı mücadele verdiği günlerde şeriatçıların Filistin için parmağını kımıldatmadığı söylendi. Doğrudur. Şeriatçıların ulusal kurtuluş savaşı veren halkların mücadelesini desteklemek, onlara yardım etmek diye bir derdi yoktur. Hatta ulusal kurtuluş mücadelesi veren Müslüman halkları desteklemek diye de bir derdi yoktur. Örnek mi istiyorsunuz? İkinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’da manda yönetimleri sona erdi. İngilizler ve Fransızlar yerlerini krallara bırakarak Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, Mısır gibi ülkelerden çekildi. O ülkelerin hemen hemen hepsinde antiemperyalist, milliyetçi siyasi akımlar hızla güç kazandı ve kralları devirerek yönetimlere geldi, SSCB ile ilişkiler aramaya başladı. O süreçte, Müslüman Kardeşler isimli şeriatçı örgüt İngiliz ve ABD’nin desteği ile bu Nasırcı, milliyetçi iktidarlara karşı savaştı. Bizde 6. Filo’yu kıble alıp namaz kılanlar gibi, bunlar da ABD’yi siyaseten kıble edinip emperyalizme karşı mücadelenin karşısında durdu. Bugünkü Hamas, Gannuşi, Mursi ve bizdeki Müslüman Kardeşler Mısır’daki Müslüman Kardeşlerden doğmuştur. O günlerde Filistinliler seküler, antiemperyalist, Nasırcı örgütler önderliğinde siyonizme karşı mücadele başlattığında şeriatçılar bu mücadeleyi bırakın desteklemeyi, Filistin davasının adını bile anmazlardı. Dini saiklerle siyonizmi (aslında tüm Yahudileri) lanetlerler, bütün dünyayı Yahudilerin yönettiğine dair efsaneler üretirler ve bir dinler arası savaşın propagandasını yaparlardı. Şeriatçıların Müslüman ülkelerdeki mücadeleleri desteklemelerinin tek motivasyonu bu mücadelelerin başında şeriatçı örgütler olmasıdır. Onlarınki bir şeriatçılar enternasyonalizmidir.

AKP de zaman zaman siyonizmi lanetler, Erdoğan ‘one minute’ şovu yapar. Fakat kendi tabanlarına ya da Müslüman kamuoyuna karşı bu şovu yaparken İsrail ile ticari ilişkiler en çok bu dönemde gelişmiştir. Davos’taki ‘one minute’ şovundan sonra Erdoğan İsrail’in ‘alçak koltuk krizi’ ve ‘Mavi Marmara krizi’nde aynı ‘sert tutumu’ alamadı. Mavi Marmara’da İsrail tarafından öldürülen T.C. vatandaşları için İsrail’e karşı ileri sürülen talepler yerine getirilmemesine rağmen ilişkileri daha ileri seviyeden sürdürmeye devam etti.

Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilmesi ve ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması bile Erdoğan’ın İsrail ile ilişkileri geliştirmesine engel olmadı.

Uzun süre sonra İsrail Cumhurbaşkanı Herzog Türkiye’ye geldi.

Hamas lideriyle görüşmese Başbakan Netanyahu da kısa bir süre önce Türkiye’ye gelecekti.

Erdoğan ve AKP’nin İsrail’e teslim olmasının ve Filistinlileri satmasının nedeni Türkiye halkına yandaş medya tarafından pek duyurulmayan ticari ilişkilerdir.

2002 yılında 1.41 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022’de 8.91 milyar dolara kadar çıktı. Buna göre ticaret hacmi son 20 senede yüzde 532 artış gösterdi.

TÜİK genel ticaret sistemi verilerine göre 2022 yılında İsrail Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 10. ülke konumunda.

Erdoğan’ın İsrail sevdasının bir diğer nedeni de Doğu Akdeniz doğal gazının İsrail üzerinden Avrupa’ya taşınması hayali.

Tabii bir de bir zamanlar Rusya tarafından ileri sürülen ve başka pek çok çevre tarafından da tekrarlanan IŞİD tarafından Suriye’nin doğusundan çıkarılan ham petrolün tankerlerle İskenderun Limanından çıkarılarak gemilerle İsrail’e taşınması ve işlenerek satılması iddiası.

Ve Irak Yönetiminin uluslararası mahkemede kazandığı davaya göre Irak Kürdistan Yönetiminin çıkardığı ham petrolün yine aynı yoldan ve aynı yöntemle satılması iddiası.

Erdoğan 7 Ekim sonrası çok düşük bir seviyede tepki göstererek taraflara itidal çağrısı yaptı ve ara buluculuğa soyundu. Yandaş basın da paralel bir tepki gösterdi. Şimdi kamuoyunun tepkisine paralel tepki dozunu yavaş yavaş, kontrollü bir şekilde arttırıyor ama asla ‘one minute’ tepkisi değil. Batılı emperyalistlerin ve iş birlikçilerinin planı Gazze’yi boşaltmak, Gazzelilerin bir kısmını Mısır sınırında göçmen kamplarında, bir kısmını deniz kıyısından uzak kantonlarda yaşamaya zorlamaktır. ABD ve İngiliz uçak gemilerinin bekçiliğini yaptığı bu plandır. Doğu Akdeniz doğal gaz yataklarının Batılı emperyalistler tarafından güvenceye alınması, Filistinlilerin deniz çıkışı olmayan, etrafı İsrail ile çevrili kantonlara hapsedilmesidir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa