20 Ekim 2023 05:00

Emperyalist ikiyüzlülük ve İsrail-Filistin sorununun araçsallaştırılması

İsrail ordusu, abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına 9'uncu gününde de devam etti.

Fotoğraf: Ali Jadallah/AA

Paylaş

İsrail’in düzenlediği saldırıda Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesinde yüzlerce Filistinli sivilin katledilmesinden sonra ABD Başkanı Biden’ın hiçbir kanıt göstermeden “Saldırıyı diğer taraf yapmış gibi görünüyor” açıklamasını yapması, bize önemli bir gerçeği bir kez daha gösterdi: Uluslararası hukuk söylemini ağızlarından düşürmeyen Batılı emperyalistler, İsrail-Filistin sorununda ikiyüzlü bir biçimde çifte standart uygulamakla kalmıyor, aynı zamanda sorunu kendi çıkarları temelinde bir saflaşma yaratmak için de araçsallaştırıyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırı ve işgali, İsrail-Filistin sorunu ile benzeştirilemez ama Ukrayna savaşında da Batılı emperyalistlerin sorunu kendi çıkarları temelinde araçsallaştırmasına tanık olmuştuk. Ukrayna savaşından sonra da son 75 yılda Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya, Avrupa’dan Asya’ya ve Kuzey Afrika’ya kadar dünyanın dört bir tarafında uluslararası hukuku ihlal ederek müdahaleler gerçekleştiren ve dünya barışını en fazla tehdit eden ülkenin lideri olan Biden, “Uluslararası hukuk ve barışı tehdit eden diktatörlere bedel ödettirmek”ten söz etmeye başlamıştı. “Demokrasinin kalesi” Avrupa’da ise Putin yönetiminin saldırısı bütün Rus halkını düşmanlaştırıp cezalandırmanın gerekçesi yapılmış; “Barışı savunma” adına yapılan gösterilerde Avrupa halkları Batılı emperyalistlerin ve NATO’nun politikalarına yedeklenmeye çalışılmıştı.

Görünüşte Ukrayna’nın işgale karşı mücadelesini destekleyen Batılı emperyalistler gerçekte bu savaşı, emperyalist paylaşım mücadelesinde yeni bir saflaşma yaratmanın ve kendi dayanaklarını güçlendirmenin aracı olarak kullanmışlardı. ABD emperyalizmi NATO’ya bağlı güçleri kendi politikaları etrafında birleşmeye zorladı; NATO, Orta ve Doğu Avrupa’daki askeri üs ve silah yığınağını arttırarak yaratılan ‘tehdit’ algısı üzerinden İsveç, Finlandiya gibi ülkeler de üyelik sürecine sokuldu.

Ukrayna savaşının bir buçuk yılını geride bıraktığı ağustos ayında Zelenski’yi ziyaret eden Demokrat Partili Senatör Richard Blumethal, bu ziyaretten sonra ABD basınına yaptığı açıklamalarda ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin gerçek nedenini de itiraf ediyordu: “Amerikalılar şundan emin olmalı ki paramızın karşılığını alıyoruz. Yıllık askeri bütçemizin yüzde 3’ünden daha az bir yatırımla Rus Silahlı Kuvvetlerini yaklaşık yüzde 50 oranında zayıflattık, Rus askeri gücünü yarı yarıya azalttık.”

Şimdi Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısı sonrasında İsrail’in Filistin halkına karşı açtığı savaş üzerinden benzer senaryo uygulanmak isteniyor. Hamas’ın saldırısı, İsrail’in onlarca yıldır devam eden işgal ve saldırılarını meşrulaştırmak için kullanılmakla kalmıyor, aynı zamanda ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki çıkarlarını korumak için de araçsallaştırılmak isteniyor.

İsrail’in günlerdir aralıksız devam eden katliamlarını “meşru müdafaa” olarak göstermeye çalışan Batılı emperyalistler, Hamas’ın saldırısını Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini yasaklamanın gerekçesi haline getirerek demokrasilerinin sınırlarını gösteriyorlar.

Almanya Başbakanı Scholz, ABD Başkanı Biden, İngiltere Başbakanı Sunak başta olmak üzere Batılı emperyalist ülkelerin liderleri İsrail’in ırkçı Lideri Netanyahu’ya destek ziyaretleri için sıraya girmiş bulunuyorlar. İsrail’e “koşulsuz” desteğini açıklayan Almanya Başbakanı Scholz, bunu her ne kadar Nazizm’in Yahudi soykırımı ile açıklamaya çalışsa da aslında bu politika İsrail siyonizminin soykırımcı zihniyeti başka bir alanda ve biçimde uygulamasına destek verilmesi olarak anlam kazanıyor.

Oysa sadece Filistinliler değil, İsrail halkının da çoğunluğu Netanyahu’yu son çatışmaların asıl sorumlusu olarak görüyor. Zor bir durumda olan Netanyahu da Batılı emperyalistlerden aldığı desteği hazırlığı yapılan kara harekatı üzerinden bir milyondan fazla Gazzeliyi Mısır’a sürmek ve yeni alanları işgal etmek için bir fırsata dönüştürmek istiyor.

Öte yandan yeni savaş gemisi göndererek Doğu Akdeniz’deki askeri yığınağını arttıran ABD, asıl derdinin sorunu kendi bölge çıkarları için araçsallaştırmak olduğunu gösterdi. Böylece hem İsrail’in yeni saldırı ve işgal planları güvenceye alınıyor ve hem de İran ve Lübnan Hizbullah’ı başta olmak üzere bu plana karşı çıkabilecek güçlere de gözdağı verilmek isteniyor.

Rusya ve Çin, İsrail saldırganlığı ile ABD’nin bölge stratejisi arasındaki ilişkiyi gördükleri ve elbette kendi bölgesel çıkarları da bu plana karşı çıkmayı gerektirdiği için İsrail’in saldırılarının son bulması ve iki devletli çözüm çağrıları yapıyorlar.

Erdoğan, S. Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Mısır Lideri Sisi gibi bölge liderleri bir yandan Filistin’e destek mesajları verirken öte yandan da İsrail ve ABD’nin saldırganlığı karşısında hiçbir somut adım atmıyorlar. Aksine bu iş birlikçi liderler “ara buluculuk”, “garantörlük” gibi rollere soyunarak İsrail-Filistin sorununu ve emperyalistler arasındaki çelişkileri bölgedeki pozisyonlarını güçlendirmek için kullanmaya çalışıyorlar. Başka bir deyişle bu iş birlikçi rejimler de Filistin davasını destekliyor görünürken gerçekte tıpkı emperyalistler gibi bu sorunu kendi bölgesel emelleri için araçsallaştırmaya çalışıyorlar.

Emperyalistlerin ve iş birlikçi gericiliklerin ikiyüzlü politikalarının ve sorunu araçsallaştırmalarının önüne geçilmesinin yolunun nereden geçtiğini yasaklamalara rağmen dünyanın dört bir yanında Filistin halkı ile dayanışmak için alanlara çıkan emekçiler ve halklar gösterdiler. Dünyada halkların çıkarlarından yana bir hukuk, barış ve güvenliğin tesis edilmesi yine ancak halkların bu yöndeki mücadeleyi ve dayanışmayı büyütmesi ile mümkün olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa