21 Ekim 2023 05:00

Ahlaksız savaş, ahlaksız politika

ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu

Fotoğraf: GPO/AA

Paylaş

ABD Başkanı Biden ve İngiltere Başbakanı Sunak İsrail’e giderek Netanyahu’ya ‘Hamas’a karşı savaşında İsrail’in yanında’ olduklarını deklare ettiler. Biden İsrail’in ahlaksız hastane saldırısı için de bütün dünyanın gözü önünde ‘Siz yapmadınız karşı taraf yaptı’ dedi. Bu yalanları ilk söyleyen Netanyahu’ydu zaten. İsrail’in terörizme karşı mücadele ettiği gibi klişe bir gerekçeyle Gazze’nin sivil halkına uzaktan kumandalı ateş yağdırırken ve hastane saldırısında yüzlerce kişinin ölümüne yol açarken.   

2002’de, saldırmadan önce Irak’ta kimyasal ve biyolojik silahlar üretildiğini, çok yakında Irak’ın nükleer silah üretmeye başlayacağını söyleyen Bush’tan beri, göz göre göre yalanlar uydurarak Post Truth Çağı’nın yollarını döşüyor, ABD savaş makinesi. Yine aynı zamanlar, ABD’nin, dünyanın haydut ve dost devletlere ayrıldığını, dünya düzeninin süreğen bir terör tehdidi altında bulunduğunu iddia ettiği zamanlardı. Amerika o haydutları kolay buldu, bazılarını finanse ederek oluşumlarını hızlandırdı. Kanunsuz kitapsız paralı askerleri, iş birlikçi devletleri, vekil-yabancı savaşçıları sahaya sürdü.

Sinan Birdal bu haftaki yazısında bir zamanlar ulusal kurtuluş mücadelelerinin de yükseldiği iki kutuplu dünya gerçeğinde benimsenen uluslararası savaş yasalarının, insan haklarının ve diplomasinin günümüzde nasıl aşındığını yazmıştı. Böyle bir dünya düzeni çöktüğünde savaşın ne kuralı ne de ahlakı kaldı. Clausewitz’in ‘Savaş politikanın devamıdır’ sözünde özetlenen durum saptamasının işaret ettiği, diplomasinin savaştan önce geldiğine, bazen onu öteleyebildiğine inanılan kısmen dengeli bir dünya altüst olmuş bulunuyor. Artık şekilsiz bir terörizm yaftasına karşı şekilsiz bir insan gücü ve kilometrelerce uzaklara gerilla saldırısı yapan araçlarla yapılıyor politika.

Herfried Mülker ‘Yeni Savaşlar’ adlı kitabında savaşın kendini politikanın bir aracı olan nesne konumundan kurtarıp politikanın yerini aldığını söylüyor. Savaş politikanın ayrılmaz bir bileşenine dönüştü. İsrail’in, Hamas terörüyle savaştığına herkesi yutturmaya çalıştığı saldırganlığı, yeneni yenileni olmayan, uzayıp giden, için için yanan ve hâlâ adına savaş denebilen saldırganlıkların mümkün olabildiği bir dünyada yaşanıyor. Afganistan, Irak, Ukrayna, Azerbaycan-Ermenistan, Suriye’de yakılan ateş kolay sönmeyecek. Her biri yeni savaşların ebesi olmak üzere harlandı.

Çünkü ticaretin, nüfuz alanlarının sınırları kanla çiziliyor. Sermaye dolaşımına dar gelen paylaşılmış kürede daralan mal pazarları füzelerle, İHA’larla açılıyor. Yeni pazarlar, ticaret yolları, sermaye yatırımları, yeniden inşa faaliyetinin milyonlarca dolarlık tatlı kârları için gerçek haydutlar laboratuvarda düşman üretiyor.

İsrail Filistin halkını öldüre öldüre yok etsin, kalanları güneye sürüp Doğu Akdeniz’deki ticaret, petrol, gaz trafiğini güvenceye alabilsin diye Netanyahu’nun sırtını sıvazlayan Biden ve ona arka çıkan Avrupalı devletler nezdinde Filistin halkının acılarının hiç değeri yok. Çünkü para etmiyor. ABD’nin çok yakın bir zamanda Çin’in kuşak yol projesine karşı ortaya attığı, İsrail’den geçen ticaret yolunun atanmış jandarmasının güvenliği daha önemli. İki savaş gemisi eşliğinde hem de.

Bugün Filistin halkının başına gelenler coğrafyaya biçilen emperyalist kader göz ardı edilerek anlaşılmaz. Doğu Akdeniz’deki su yollarının kontrolü, Ortadoğu’daki etki alanları, NATO’nun yeni düşmanları Rusya ile Çin’in etraftan kuşatılması için yapılanlardan da soyutlanamaz. Gazze’nin yerleştiği ince şerit kıyametin ön kapısı.

Yerkürenin paylaşılmış mevcut hali dünya tekellerine ve ticaretine dar geliyor. Geriye düşenler, palazlananlar birbirleriyle ancak var olabilen iri kıyım süper devletler ile koalisyonları yani ABD-AB ile Çin- Rusya birbirlerini tepelemeden dünyanın ağırlık merkezi değişmeyecek.

Dünya halkları sindirilmiş ve şu cılız halleriyle protesto gösterilerine çıktılar. Güya demokratik ülkelerin polislerinden dayak yemeyi, gazlanmayı göze alarak çıktıkları meydanlarda İsrail’in ahlaksız savaşını lanetlediler. Bunun için kendi halkını terörizme destek olmakla suçlayan devletler oldu. Çünkü bırakalım Hamas’ın hesapsız saldırısını Filistin dahil kim sermayenin ve ticaretin önünde varlığıyla engel vaziyette ise, o Biden’a Bush’tan miras, ‘Terörizme karşı önleyici savaş’ doktrininin kurbanı, buna karşı çıkmaya yeltenenler durdurulması gereken birer unsur artık. Terör ile hak arayışının, protestonun sınırının çok kolay silindiği, bir egemen güçler düzeni bu. Bedelini halklar ödüyor.

Dünyanın başlıca teröristlerinin devlet kılığında Ortadoğu’da konumlandığını, başını da ABD ve İsrail’in çektiğini görmezlikten gelemeyiz. Devlet dışı aktörleri taşeron olarak kullananların bizzat kendilerinin mafyatik terör devletleri haline dönüşmesi çok uzun zamandır çağımızın bir realitesi. Her geçen gün, ahlaksız politikanın deneyimini güçlendiriyor. Çünkü siyaset devlet terörüyle hemhal şimdi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa