Rejimin yıllardır çocuklara yönelik olarak sürdürdüğü büyük kuşatmada yeni bir adım atıldı. Artık anaokullarında mescit bulunması zorunlu! Geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği değiştirildi: Değişiklik, tüm okul öncesi ve ilköğretim kurumlarında mescit bulunmasını zorunlu kılmak için yapıldı.

Çocuklara yönelik amansız kuşatmada başrolü oynayan Eğitim Bakanlığı olduğu için bu adımın kurumsal adresi bakanlık olarak görünüyor. Ama bu karar, bakanlığın işi olmaktan çok rejimin marifeti olarak görülmeli. Rejimin çocuklara yönelik çalışmaları yıllardır hep en tepeden yönetiliyor.

Yönetmelik daha önce de mescit kurulmasına uygun olacak şekilde değiştirilmişti. Yönetmelikte, “Yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadethane açılır. Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında talep edilmesi halinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak uygun mekan ayrılabilir,” yazıyordu.

Son değişiklikle bu oyuna gerek kalmadı: “Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumları ile yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadet ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla doğal aydınlatmalı uygun mekanda mescit açılır.”

Bu kararın çocuk hakları penceresinden değerlendirilmesi zor değil. Okul öncesi döneme ilişkin alınacak herhangi bir karar için çocuğun yararı öncelikli tutulmalıdır. Açarak söylersek, herhangi bir uygulama için ilk ölçüt, bu uygulamanın çocuklar için gerçekten yararlı olmasıdır. Anaokuluna giden çocukların gereksinimleri düşünüldüğünde ilk akla gelenler temiz su, temiz hava, yeterli ve sağlıklı beslenme, güvenli, iç açıcı, hareket etmeye ve oyun oynamaya uygun bir ortam olur.

Çocuk hakları açısından anaokulları çocukların gelişme hakkına hizmet ettiği için önemli ve gereklidir. Anaokulundaki tüm uygulamaların da çocukların gelişimine hizmet etmesi gerekir. Çocukların gelişimine hizmet etmeyen veya ters düşen uygulamaların anaokulunda yeri olamaz. Örneğin, anaokulundaki çocuklara savaş içerikli tiyatro oyunları veya görüntüler izlettirilmesi, hatta çocukların bu tür oyunlarda rol almak zorunda bırakılması kabul edilemez. Çocuklara hamaset içeren şiirler ezberlettirilmesi gibi zararlı dayatmalar da kabul edilemez.

Çocuk Hakları Sözleşmesi ve çocukların hakları ciddiye alınıyorsa, okul öncesi kurumlarda ayrımcılık içeren uygulamalar yer alamaz. Yani, ayrımcılık yapılamaz. Örneğin, kız ve erkek çocuklara “fıtrat” yalanları belletilemez. “Beyazlar siyahlardan üstündür,” denilemez. “Türkler üstündür; Kürtlerden, Rumlardan, Ermenilerden, Süryanilerden, Romanlardan, Suriyelilerden, aslında tüm başkalarından üstündür,” denemez.

Bunları tek tek yazmak gerekiyor çünkü yeni düzenleme çocuk hakları açısından tümüyle yanlış. Okul öncesi dönemde çocukların mescit gereksinimi yok. Aslında bu dönemde mescidin bir gereksinim olduğunu söyleyen bir dini öğreti de yok. Alınan karar, çok açık ki, İslamcı yetişkinlerin çocuklara yönelik bir dayatması.

Okullara mescit zorunluluğu ayrımcılık anlamına da geliyor. İslamcı rejimin tüm topluma dayattığı katı ortodoks din yorumunun tüm anaokulları ve ilköğretim okullarına sokulması, bu anlayışla uzaktan yakından ilişkisi olmayan her çocuğa yönelik bir dayatma demek. Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul’un bir açıklamasında, bu kararın parçalayıcı ve zararlı olduğunu saptaması da tam da bu nedenle çok yerinde.

Her yere mescit!” uygulaması bir gereksinime dayanmıyor. Tam tersine, ideolojik bir dayatma. Rejim, yücelttiği İslamcılığın tüm kamu kurumlarında görünür olması için sürekli baskı yapıyor. Okullara dönersek, mescit zorunluluğu az sayıda dersliği olan okullarda bir dersliğin veya çocukların kullandığı bir oyun alanının mescide çevrilmesine yol açacak. Böylece bu mekan, sürekli ve gerekli kullanımdan çıkarılmış ve çocuklardan çalınmış olacak. Bu da rejimin önceliğinin, öğrenme, gelişim ve çocuklar değil, bir ideolojik dayatma olduğunu gösteriyor.

“Her yere mescit!” kampanyasında belki de çok yakında, faşist zihniyetle üretilen ve kimi kentlerde duvarlara yazılan DTO (Dünya Türk olsun) sloganından esinlenerek, “Her yer mescit olsun!” sloganı kullanılacak. Çocuklara yönelik amansız kuşatmada sıra, anaokullarından sonra kreş ve yuvalara gelecek. Ama bununla da yetinmeyebilirler. Belki de, evet belki de, doğumhanelere mescit zorunluluğu getirilecek. Olabilir çünkü İslamcılık ve faşizmde akıl dışı uygulamaların sınırı yoktur.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Erdoğan-Şimşek programıyla Türkiye, yüksek faiz cennetinin yanı sıra uluslararası tekellere eğitimli ve ucuz işçi pazarı haline getirilecek.

Evrensel'i Takip Et