Yalan üzerine kurulu kapitalist dünya ve Filistin
Gazze'de bombardımanda yıkılan bir bina | Fotoğraf: Mustafa Hassona/AA
Filistin kurtuluş örgütlerinin 7 Ekim baskını ve İsrail’in o günden bu yana sivil, hasta, kadın-erkek, çoluk-çocuk tanımadan artırarak sürdürdüğü hunhar saldırıları kapitalist düzen gerçeğini tüm çıplaklığıyla bir kez daha gösterdi: Sömürü ve yağmanın devamının güvenceye alınması için örgütlenen kapitalist düzen, lamı cimi yok, emek ve halk düşmanıdır. İnsana düşmandır!
İnsanın insan tarafından sömürülmesi ve halkların zenginliklerinin yağmalanmasına dayanan kapitalizmin “esenliği” ya da “bekası”, gerek uluslararası düzeyde gerekse tek tek ülkelerde irili ufaklı burjuva devletlerce sağlanıyor. O devletler ki, en uygar ve en demokratik olanları da dahil, birer şiddet aleti ve olağan zamanlarda ne denli güler yüzlü görünürse görünsünler birer ölüm makinesidir.
Filistin’de taş üstünde taş ve tek bir canlı insan bırakmamaya kararlı görünen siyonist İsrail devleti bunun inkar edilemez tipik bir örneği. Ev, okul, hastane, cami, kilise, pazar yeri demeden insanların toplu halde yaşadıkları ya da sığındıkları her yeri bombalayarak bir ölüm makinesi olduğunu her gün, her saat, her dakika yeniden kanıtlıyor!
Sadece İsrail değil ama. İsrail’in istisnasız her dakika ölüm kusmasını canıgönülden destekleyen batılı emperyalist devletler de, kendi halklarıyla ilişkileri bir yana, Filistin halkının uğratıldığı kitlesel kırım karşısındaki tutumlarıyla birer ölüm makinesi olduklarını kanıtlıyorlar. ABD ölüm makinesi, örneğin her yıl onlarca kişiyi suçlu-masum demeden elektrikli sandalyeye göndermek ya da George Floyd örneğinde olduğu gibi resmi görevlileri eliyle düpedüz öldürmekle kalmıyor. Yüz binlerin ölümüne mal olan son Afganistan ve Irak işgalleri bu devasa ölüm makinesinin eseri. İsrail’in kitle kırımında da katkısı büyük.
Kapitalist düzenin devamı, sadece ölüm makineleri olan burjuva devletlerce garanti edilmekle kalmıyor. Kapitalist düzenin devamı, ölümün/öldürümün açık örgütlenmesinin yanında yalana ve halkların aldatılmasına dayalı.
Sömürü ve yağmayı kendi rızasıyla, gönüllü olarak kimse kabullenmez. Üstelik sömürü ve yağmanın devamının koruyucu/kollayıcısı olarak zulmün örgütlenmesini, örgütlü öldürmeleri insan olan hiç kimse kolaylıkla benimsemez. Sömürü, yağma, zulüm ve ileri bir boyutu olarak hele kitlesel kırımların kabul ettirilmeye çalışılmasının gerçeklerin ters yüz edilmesi ve yalandan başka yolu zor bulunur.
Irak işgali “kitle imha silahı” yalanına dayalıydı. “HAMAS sivil öldürdü” gerekçesiyle İsrail sivil katliamı yapıyor. Almanya Başbakanı Scholz, ABD Başkanı Biden ve İngiltere Başbakanı Sunak bu nedenle birbirlerinin peşinden desteklerini açıklamak üzere İsrail’e koştu. Dünyanın gözünün içine bakarak Biden, İsrail’in 500’e yakın kişiyi öldürdüğü Hristiyan hastanesi el Ehli’nin bombalanmasını “Karşı tarafın yaptığını” söyleyebildi. İsrail barbarlığı karşısında “Sivillerin ve sivil altyapıların korunmasının önemi”nden söz etmek zorunda kalan AB Konseyi Başkanı Michel, utanmadan “İsrail'in kendini savunma hakkını onaylıyoruz” diyebildi. Fransa ve Almanya Filistin’e destek gösterilerini yasaklayabildi. Guardian’ın işten attığı 42 yıllık Karikatüristi Bell, uğradığı tacizler sonrası sözde muhalif İngiliz İşçi Partisi konferansını terk etmekten başka çare bulamayan Müslüman Milletvekili Begüm yalanla yüzleşti.
Yalanın politika edinilmesi dolaysız İsrail destekçisi devletlerle sınırlı değil. Taraflar eşitmişçesine ortaya atılan “iki tarafa itidal tavsiyesi” tırmanan şiddet karşısında sürdürülemeyince İsrail eleştirisine ağırlık veren sözde “Filistin yanlısı” devletler de yalana dayanıyor. Mısır kimsenin bir sonuç beklemediği sözde “Filistin yandaşı” bir zirveye ev sahipliği yapıyor, ama İsrail’den çok Filistinlilerden korkusundan Gazze sınır kapısını açmıyor. Suudiler İsrail’le normalleşme sürecini yavaşlattı sadece. Azerbaycan İsrail’in enerji ihtiyacını karşılamaya ara vermedi. Türkiye sözde eleştiriyor ama 10 milyar dolara varan dış ticaretini sürdürüyor.
Ve kapitalist devletler yalanın yanı sıra dincilik ve milliyetçiliği kullanarak halklarını sömürü ve yağmaya razı etme çabasında. O dincilik ve milliyetçilik ki, ters teptiği de oluyor ve HAMAS bunun bir örneği.
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02