26 Ekim 2023 04:25

Canlı kalkan

Toronto'da yapılan eylem

Toronto  | Fotoğraf: Mert Alper Derviş/AA

Paylaş

Daha önce Irak’ta, Libya’da, Ukrayna’da ve tüm saldırıya uğrayan ülkelerde olduğu gibi Gazze’deki saldırıları da Hollywood filmi izler gibi izliyoruz. Dünya medyası, bize hiç yabancı olmayan şekilde, “Bizim kanallar” ve “Onların kanalları” olarak ikiye bölünmüş durumda. Herkes filmi kendi bulunduğu yerden çekiyor ama nereden çekilirse çekilsin katledilen insan görüntüleri değişmiyor.

“Son 24 saatte 770 kişi öldürüldü.”

“Gece boyunca Gazze’ye hedef gözetmeksizin bombalar yağdı.”

“Dünya kentlerinde protesto gösterileri büyüyor.”

Protesto gösterileri deyince umudum kırılıyor. Özellikle” Jünyor Buş”un kimyasal silah palavrasıyla yanına “Bileyır” ı da alarak Irak’ı yerle bir ettiği saldırı günlerini hatırladıkça umudum daha da kırılıyor. Dünya’da gerçekleşmiş en büyük protesto gösterilerinden birinde Londra’da 2 milyon kişi Irak’a saldırıyı durdurmak için yürümüştü. İşe yaramadı. Almanya, Fransa, İtalya, İspanya kentlerinde milyonlarca kişi barış diye haykırdı ne ABD füzeleri, tankları, ne İngiliz askerleri bu sesleri duymadı. İşgal ve katliamlar sürdü. O günlerde bir umut, tıpkı bu günlerde “Kara harekatı olursa yer altı tünellerinde Hamas İsrail’e dersini verir” umudunda olduğu gibi, “Saddam’ın 100 bin Cumhuriyet muhafızı Bağdat’ta. ABD Bağdat’a girince gerçek savaş başlayacak ve emperyalizm yenilecek.” diye bekleyenler de yanıldı.

Katiller durmadı. Sermayenin askerleri, çoğu üniversite parası biriktirmek için orduya yazılmış her renk ve ırktan işgalci paralı askerler hedeflerine ulaşmak için kimseyi duymadan en pis katliamları yaptılar. Kadın, erkek sapık ve psikopat işgalciler hapishanelere doldurdukları terlikli garibanlara akla gelmez işkenceler yaptılar. Dünya ayaktaydı ama işe yaramadı.

Sokakta konuşulanları duyuyorum.

“Annemi saçlarından tanıdım. O beni bırakmasın. Annemi istiyorum.” diye yalvaran kız çocuğunu “Annen şehit oldu.” diye ikna etmek mümkün mü? “O şehit oldu ama neden ben cezalandırılıyorum.” demez mi çocuk kafasında. Biraz daha aklı erenler “57 Müslüman ülke hepimizin şehit olup cennete gitmemizi mi bekliyor? Biz ölünce ‘Oh ne mutlu onlara, çoluk çocuk şehit olup cennete gittiler’ diye sevinecekler mi? Hem çocuklar zaten cennete gitmez mi bombalarla ölmeseler de.” demez mi?

Bu katliam Londra’da, Münih’te, Paris’te, Beyazıt’ta milyonların katılacağı gösterilerle bitmez. Bu gösteriler göstericilerin ruhunu rahatlatır ama ölen çocuklara bir faydası olmaz.

Bu katliamın durdurulması için tek yol “Canlı kalkan”dır.

Tekrar yazıyorum. Bu katliamın durması için, öyle herkes değil, başta Vatikan pencerelerinden göz yaşı döken Katolik başpiskoposu Papa Franciscus, yanında ortadoks patrik Bartholomeos, diğer yanında varsa barıştan yana bir haham, hemen aralarında elde kılıç kelle kesmeye gidiyor gibi olmasın diye kılıcı ve makam arabasını evde bırakıp gelen Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş, arkalarında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, onun yanında bizim Reis (Reisi ve Devlet Bahçeli olmaz, onları bombalarlar), Katar, Suudi gibi ülke liderleri, bir kayığa binip Gazze sahiline inse, Gazze şehrinin meydanında canlı kalkan olsa ne katliam olur, ne bomba. Televizyon başında oturup ağlaşmakla, Yenikapı meydanında birbirimize gaz vermekle bu iş olmaz. Haydi dünyanın barış sever liderleri, Müslüman ülke şeyhleri, şıhları, her dinden kılıçlı, kılıçsız dindar liderleri, doğru Gazze meydanına barış için canlı kalkan olmaya.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa