Aman hoca kurtar bizi fillerden

Geçen hafta Büyük Ustamız Kübra Öztürk Örenli, kendisine yapılan haksızlık karşısında sosyal medyada bazı açıklamalar yaparak milli sporcu bursunun kesildiğini, turnuvalarda oynatılmadığını, federasyonun kendisiyle iletişimi tamamen kestiğini ve bunun sebebinin hamileliğiyle ilgili olduğunu ifade etmişti.

Milli Takım Sporcusu ve iki defa Avrupa Yaş Grupları Şampiyonu olan WIM Sıla Çağlar da sosyal medyadaki tartışmaya ortak oldu. Sıla, Avrupa Kadın Takımlar Şampiyonası’nda oynamak istediğinde federasyonun kendisine cevap olarak “Uçak biletini kendin karşılarsın” dediğini, A milli sporcu olmasına rağmen federasyonun maaş ya da burs vermediğini yazarak federasyonun gerçek yüzünün görünmesine neden oldu.

Satranç Federasyonu, Kübra ile ilgili yaptığı ilk açıklamada “Bazı kişilerin bu durumu kullanmasına izin verilmeyecektir” gibi kibir dolu bir ifadeyle ve her zaman ki gibi haddini aşarak Kübra’yı savunmakta olanları tehdit etti (En başta beni kastettiklerinden eminim ve zerre kadar umurumda değiller). Açıklamanın geri kalanı Kübra’nın duygusal davrandığını, yalan söylediğini ima eden ifadeler ve federasyon reklamlarından ibaretti. Yoruma kapalı olan bu açıklama saatler sonra gelen tepkiler nedeniyle yoruma açılırken Kübra, “Yazdığım ve söylediğim her şey doğrudur” başlığıyla bir açıklama daha yaptı. Bu açıklamada, bursunun 11 aydır kesildiğini, Avrupa Kadınlar Şampiyonası’nda oynamak istediğini, çocukların ve bakıcısının masraflarını kendisini ödeyeceğini söylediğini ama yöneticilerin “Hamile ve çocuklusun, oynama” diyerek durumu geçiştirdiklerini söyledi.

Kübra’nın açıklamasına karşı tekrar açıklama yapan federasyon bu defa Kübra’nın açıkça yalan söylediğini beyan ederek ratinginin düşük olması nedeniyle yasal mevzuata göre burs ücretini kestiklerini, ratingini yükseltmesi durumunda yeniden alabileceğini belirtti. Federasyon yaptığı bu açıklamada ayrıca Kübra’nın, eşi, çocukları ve bakıcı için oluşan masrafların federasyon tarafından karşılanmasını talep ettiğini de belirterek karşı suçlamada bulundu. Bunun üzerine Kübra yeni bir açıklama yapacağını duyurdu. Ve ne olduysa o akşam oldu, ertesi gün Kübra ve Gülkız Tulay birlikte fotoğraf vererek karşılıklı olarak sorunun çözüldüğüne dair paylaşımlarda bulundular.  Hangi şartlarda anlaşıldığına dair halka hiçbir açıklama yapılmazken, Kübra ile yaptığım görüşmede yazılı hiçbir anlaşma olmadığını, sadece Federasyonun Kübra’yı seneye oynatma sözünün verdiğini ve Kübra’nın da bu söze dayanarak konuyu şimdilik kapattığını öğrendim. Ne demişti Kübra, “Sadece benim değil, tüm kadın satranç sporcularının sorunlarının çözüleceği bir gelecek diliyorum” demişti, peki öyle mi oldu? Yarın, öbür gün toprağa gömdüğü baltasını çıkardığında yine yanında savaşacağım ama üzülerek söylüyorum ki, Kübra tam da rüzgarı arkasına aldığı ve bir şeyleri değiştirebileceği bu maçı kaybetmiştir.

Ülke satrancının en büyük sorunu olan Gülkız Tulay’ın yıllardır o koltukta oturuyor olmasının nedeni, haksızlığa uğrayan kişileri baskı ile, baskı gerçekleştiremiyorsa ağzına bir parmak bal çalarak susturması sayesindedir. Milli takım oyuncuları hep birden yaşadıkları gerçekleri söyledikleri anda Gülkız Tulay makyajı dökülmüş bir hayalete dönüşür. Ancak buna niyet edecek olanların bedel ödemeyi göze alamaması sayesinde 10 yıldır koltuğu işgal etmektedir.

1. İlk açıklamada, Kübra’nın ratinginin düşük olması nedeniyle burs alamadığını ama 2024’te bursun yeniden başlayacağı söylendi. Ratingi yeterli olmadığı için kesilen destek ocak ayında hangi kriterle tekrar verilecek?
2. Satranç Federasyonu neden bir PR şirketi ile çalışma ihtiyacı duyar? Halkın cebinden alınan vergilerle bu şirketten kaç para karşılığında hizmet alınmaktadır?
3. Milli takım oyuncuları asgari ücretin altında maaş alırken, yurt dışı turnuvalarda yöneticiler günlük 90 dolar harcırah almaya devam edecek mi? Bu turnuvalarda kaç yöneticinin görev aldığı ve kimler olduğu kamuya açıklanacak mı?
4. Gülkız Tulay’a biat edip etmemek, ne zaman milli takıma seçilme kriteri olmayacak? Ya da Milli takımı, satranç bilmeyen Gülkız Tulay neden belirliyor gibi onlarca soru havada kalmaya devam ediyor.

Neredeyse bin yıldır aynı hikaye dönüyor bu topraklarda. Bilirsiniz, Timur’un filleri bostanı darmadağın etmiş, köylü isyanda. “Aman hoca kurtar bizi bu fillerden” diyor ahali, Hoca önde köylü arkada, yürüyorlar saraya. Huzura varınca Hoca bakmış ardında kimse yok, yapayalnız. Timur sormuş, “Ne istiyorsun Hoca efendi?​”  Hoca, “Sultanım gönderdiğiniz filleri halk çok sevdi, birkaç tane daha getirseniz köylü daha mutlu olacak” demiş. Ben de diyorum ki, bu camia bu başkanı fazlasıyla hak ediyor.