Kissinger'in barışı çökerken, Sander'i saygıyla hatırlamak
Fotoğraf: AA
İsrail’in Gazze’ye saldırıları bir kıyım boyutuna dönüşürken, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalı tarihin kökleri, sorunu var eden çok uluslu ilişkiler silsilesi ve ekonomi politik bağlamlar atlanarak doğru bir sonuca varmak mümkün olabilir mi?
Bu konuda önceki iki yazıda, belgesel yanı ağır basan ve sorunun tarihsel bağlamına ışık tutan iki kitaba atıfla süreci tartışmaya çalışmıştık. Bu yazıya da üniversite yıllarımda ders aldığım Doç. Dr. Oral Sander’in bir makalesi eşliğinde devam edeceğim.
ABD diplomasi tarihinin en gözde ismi diyebileceğimiz ABD eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger, yıllarca Ortadoğu Barışı ve İsrail-Filistin meselesindeki ara buluculuğundan pek çok kaynağın övgü ile söz ettiği bir isim olmuştur.
Kendisini doğru biçimde tanıyanlar için ise, savunduğu ve kurduğu sistem çöken 100 yaşındaki ABD’li siyasetçinin Almanya’da Filistin’e destek için düzenlenen gösterileri eleştirmesi sürpriz olmadı. Kissinger, Almanya’nın önde gelen televizyon kanallarından Welt TV’de katıldığı programda, Berlin yönetiminin çok fazla sayıda yabancıyı göçmen olarak kabul ettiğini, bunun büyük bir hata olduğunu savundu.
Doç. Dr. Oral Sander, ‘Arap-İsrail Savaşı’nın 10. yıl dönümünde 1815 Avrupası ve Henry Kissinger’ başlıklı makalesinde, Kissinger’i hem bir akademisyen hem de diplomat ve siyasetçi özellikleriyle tartışmıştı. Kendisine dair olumlu bir dizi tespiti de yaptıktan sonra, şöyle devam ediyor: “1973 Arap-İsrail Savaşı konusunda şu genellemelerde bulunulabilir: Öncelikle vurgulanması gereken, tarihteki yaraların etkili ve en iyileştiricisi olan ‘zaman’ Ortadoğu’da görevini yapamamaktadır. Çünkü, kurulduğundan altı katı büyüklüğünde bir İsrail, Arap devletleri için sürekli bir tehdit oluşturmakta ve Arap ulusçuluğunu güçlendirmektedir. Ayrıca, savaş sonu düzeninin kurulmasında yenik tarafın en doğal haklarını hesaba katmayan bir tutum, zamanın yenilgi acılarını silmesini engellemektedir (…) İkinci olarak, 1815 Viyana düzenlemesinin açıkça ortaya koyduğu gibi, sürekli barış, ancak eşitlik ve hakkaniyet üzerine kurulabilir (…) Arap ve özellikle toprakları ellerinden alınmış bulunan Filistinlilerin ulusçuluğu herhalde hakkaniyet ölçüleri içinde bir yere sahiptir.”
Sander, bu saptamalarından sonra yazısını şu sonuç bölümü ile bağlıyor: “Ortadoğu’da barış için uğraşan Kissinger’in aynı zamanda Haiphong Limanını ve Kamboçya’yı bombalatan, Angola’ya asker gönderen adam olduğu da bir gerçek. Bu hareketlerin doğru olup olmadığının tartışmasına girmeyeceğim. Burada önemli olan Ortadoğu gelişmelerindeki payıdır. Ortadoğu’da barışsever bir ara bulucu olmaktan çok, statüko ara bulucusu durumundadır. Kendisi barış uğruna barışa bağlanan bir kişi değildi. Barışı, Amerika’nın çıkarlarına hizmet ettiği için seçmişti; tıpkı 1814 ittifakının Avusturya’nın çıkarlarına hizmet etmiş olduğu gibi.” (Ankara Üniversitesi SBF dergisi 38, 1983)
Geçirdiği rahatsızlık sonucu 10 Eylül 1995 yılında aramızdan ayrılmış olan Değerli Hocam Sander’i bu vesileyle saygıyla anıyorum.
Sander’in, kapitalist dünyanın diplomasinin babası olarak kabul ettiği Kissinger’e yönelik eleştirilerindeki vurgular, Filistin coğrafyasının hâlâ neden derinden derine kanamaya devam ettiğini de açıklıyor.
İngiltere’de yüz binlerce kişinin İsrail’in zulmünü durdurmak için büyük mitingler düzenlemesi, Avrupa’nın birçok farklı ülkesindeki gerçekleştirilen Filistin ile dayanışma gösterileri ve ciddi risk alarak İsrail’de sokağa çıkarak Netanyahu’yu durdurmaya çalışanlar, diplomasiye de aşağıdan güçlü bir müdahalede bulunmuş oluyorlar. Aynı şeyi, İsrail’e somut yaptırımdan uzak durarak, kitlelerin desteğini arkasına alarak kendi profilini yükseltmek için Erdoğan’ın liderliğinde gerçekleşen miting için söylemek elbette mümkün değil.
Yazıyı bağlarken, vurgulayalım. Tarihin bir kez daha çok trajik biçimde bize hatırlattığı şudur: Halklar değil, egemenler tarafından çizilen sınırlar kanamaya mahkumdur!
- 'Zalim iyimserlik' 13 Ocak 2025 04:59
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07