31 Ekim 2023 05:25

Bir ihtiyaç ve ikiyüzlülük olarak demokrasi

AB liderler zirvesi

Fotoğraf: Dursun Aydemir/AA

Paylaş

İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırısı ve özellikle Gazze’de uyguladığı soykırım karşısında emperyalist Batı’nın tutumu demokrasi tartışmasını ateşlemeden edemez.

Demokratik Batı ülkeleri, istisnasız, İsrail’in çoluk çocuk, asker sivil demeden Filistin halkına yönelik yok edici saldırganlığını destekliyor. Ne yiyecek ne içecek ne ilaç ne hastanelere bile enerji! İsrail tümüne yasak koydu. Bu, ölüm demek! Ve hastanelerle okul, cami ve kiliseler içinde olmak üzere insanın yaşadığı ve sığındığı her yeri hedef alan yoğun bombardıman. Ek olarak tanklarla kara harekatı. Ölüm kere ölüm. İsrail siyonizmi katletmek, milyonlara hayat hakkı tanımamak demek!

Oysa Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını savunması demokratik içeriklidir. Üstelik, yaşam hakkından daha ötesi yok!

Soru şu: Hangisi demokratik? Batı mı, halkların kaderlerini kendilerinin tayin etmesi mi, yaşam hakkı mı?

İngiltere örneğin. Aristokrasiyle uzlaşmaya dayalı olsa da demokrasinin beşiklerindendir İngiltere. Ama İsrail’in kasaplığının arkasında durmanın demokrasiyle ne ilgisi olabilir? Başbakan Sunak “İsrail’in kendisini savunma hakkı var” diyor. Kasaplığı desteklemenin gerekçesi mi olur? Aynısı, Biden’le Macron’un da gerekçesi.

İngiltere, ABD ve Fransa, yanlarına Almanya, Kanada, Japonya ve Avustralya’yı da katın, demokrasi değiller mi? Demokrasiler.

Ancak bu ülkelerin hiçbiri, zamanında aristokrasiyle mücadele eden, kimileri uzlaşsalar bile, feodal aristokrasinin toprağa ve kişiye bağımlılık ilişkilerinin üstünlüğünün yerine bireysel özgürlüklere dayalı burjuva demokrasisini geçiren ülkeler değil artık. Hâlâ demokratik ülkelerse, bu, artık egemen tekelci kapitalistleri demokrasi yanlısı oldukları için değil. Artık demokratik haklarına sömürülen sınıfları sahip çıkıyor.

Örneğin Almanya artık bir polis devletine dönmüş durumda. Bu ülke, demokratik haklardan olan gösteri ve toplantı yapma hakkı kapsamındaki Filistin’i destekleme yürüyüşleriyle gösterilerini yasaklıyor. İngiltere’de son parlamento seçimleri öncesinde Başbakan Johnson’un parlamentoyu aylarca askıya almasını ancak yüksek mahkeme engelleyebilmişti. Yoksa o demokrasinin tecelligahı olarak yüceltilen parlamento rafa kaldırılacaktı! Macron, Fransa’da son emeklilik “reformu” yasasını parlamentoyu bypass ederek, hükümet kararı olarak uygulamaya koydu. Kanun hükmünde kararnamelerle yönetme sadece Türkiye gibi demokrasisi az gelişmiş bağımlı ülkelere özgü değil yani! Burjuva demokrasisi giderek güdükleşti ve güdükleşmesi sürüyor. Öyle ki tekelci kapitalistler, emekçiler tarafından engellenmedikleri, ellerinden gelen her yer ve her konuda kendi bildiklerini okuyorlar! Ve okudukları, demokrasi değil, gericilik ve emekçilerle halklara saldırganlık oluyor.

Ama işte çağın cilvesi o ki tekelci kapitalizm dünya gericiliğinin kalesi olmuş ve burjuva demokrasisi pratik olarak olmasa bile tarihsel olarak ömrünü tamamlamışken, emperyalizme bağımlı, burjuva demokrasisinin sağlam dayanaklara sahip olmadığı, sık sık darbelerle yüzleşen ve hele faşist diktatörlüklerle yönetilen ya da faşizmin inşa edilmekte olduğu ülkelerde demokrasi hâlâ bir ihtiyaç. İşte, Filistin örneğin. Ne kaderini tayin ne de başka bir demokratik hakkı tanınan, yaşam hakkı bile çok görülen Filistin demokrasiye muhtaç kuşkusuz. Türkiye halkı da öyle. Azerbaycan, İran, Irak, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan… Bunlar halkları demokrasiye ihtiyaç duyan bölge ülkelerinden bazıları. Örnekler çoğaltılabilir.

Emperyalist ülkelerde burjuva demokrasisi tam bir ikiyüzlülük ve işçi ve emekçiler üzerinde diktatörlük. Ancak aynı zamanda dünyanın birçok halkının da ihtiyacı demokrasi.

Halkların bu yaman görünen çelişkiden sıyrılma şansı var mı? Halklar ölümlerden ölüm beğenmekten kurtulmak için ikiyüzlülüğe mi koşacak? Elbette halklar ikiyüzlülüğe sarılmak zorunda değil.

Çözüm; halkların burjuvazilerini baş tacı edip kendi burjuvazilerinin egemenliği demek olan burjuva demokrasisini amaçlamalarından geçmiyor. Halk egemenliğidir, çözüm: Burjuvazinin değil, halkın iktidarı. Bu, burjuvazinin egemen sınıf olduğu burjuva demokrasisi değil, işçi ve emekçilerin iktidar olduğu halk demokrasisidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa