KYK yurtlarında kötü hizmet öğrenciyi tarikatların kucağına atmanın bir yolu!
Fotoğraf: Evrensel
25 Ekim akşamı, Aydın’ın Efeler ilçesinde Kredi ve Yurtlar Kurumuna (KYK) bağlı Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdunda asansörün düşmesi sonucu Zeren Ertaş’ın hayatını kaybetmesi KYK yurtlarındaki Pandoranın Kutusu’nu açtı!
Öğrencilerin haklı olarak “Asansör kazası değil. Asansör cinayeti” dedikleri Zeren Ertaş’ın ölümünün hemen arkasından Aydın’dan Diyarbakır’a İstanbul’dan Samsun’a, Eskişehir’den Çanakkale’ye, İzmir’den Gaziantep’e ve Adana’ya onlarca kentte KYK yurtlarında kalan on binlerce öğrenci sokaklara dökülerek gece boyunca asansör cinayeti ve cinayetin sorumluları olarak gördükleri Gençlik ve Spor Bakanlığını, KYK Genel Müdürlüğünü protesto ettiler.
Yurtlardaki artık tahammül edilemez hale gelen sorunlara dikkat çeken öğrenciler bunların acilen çözülmesini istediler.
Aydın’daki asansör cinayetinin ertesindeki birkaç gün içinde Sivas’ta, Çorum’da ve Bartın’da KYK yurtlarında ölümlü olmayan ama ciddi asansör kazaları yaşandı. Böylece Aydın’daki facianın bir rastlantı olmadığı da açıkça görüldü. Dahası öğrencilerin bu şikayetleri yöneticilere defalarca bildirdikleri halde yöneticilerin bu şikayetleri umursamadığı da ortaya çıktı.
Aydın’daki yurdun müdürü ve Aydın Valisinin kendi sorumluluklarını atlayarak öğrencileri suçlamaları, yurt yöneticileri ve yerel yöneticilerin KYK yurtlarındaki sorunlar karşısında nasıl bir umursamazlık içinde olduklarını açık biçimde gösterdi.
YETKİLİLER ÖĞRENCİLERİ SUÇLUYOR
Yurt sathında on binlerce öğrencinin sokaklara dökülmesi karşısında iktidarın ilk tepkisi yerel yöneticilerden geldi. Aydın’da KYK yurdu müdürü ve Aydın Valisinin tutumunda gördük. Asansör cinayetinde kendi sorumluluğuna bakmak yerine iki yetkili (sorumlu) de öğrencileri suçladı. Ama bu tutumun sadece Aydın’a has olmadığı, iktidarın yönetim tarzı olduğu da görüldü.
Onlarca ilde sokağa çıkarak Gençlik ve Spor Bakanlığı ve yurt yöneticilerini protesto eden on binlerce öğrenciye karşı yerel yöneticilerin tutumu polisi karşılarına dikip, gazla suyla öğrencileri dağıtmak, ters kelepçeyle göz altına almak olmuştur.
İktidar cenahından valilerin üstündeki KYK Genel Müdürlüğü, Bakanlık, daha da üst makamlardan henüz bir açıklama yok. Herhalde daha önemli işleri var!
Ama ülkemizde çok uzun zamandır görülmedik biçimde on binlerce öğrencinin bir gece içinde sokaklara dökülüp sessizliğini bozup “Ölmeye değil okumaya geldik” diye haykırmalarını, cinayetten Bakanlık ve KYK Genel Müdürlüğünü suçlamalarını ne KYK Genel Müdürlüğünün ne Bakanlığın ne de daha üstlerindeki makam sahiplerinin hoş karşılayacaklarını söylemek yanlış olmaz.
Hatta bu öğrencilerden beklemedikleri yığınsal tepkinin arkasında bu yüksek makamların sahiplerinin “Ülkedeki huzur sükuneti bozmayı amaçlayan iç ve dış güçlerin oyunu olduğunu”, “Terörle ve teröristlerle olduğunu” söylemeleri şaşırtıcı olmayacaktır. Hele de öğrenciler taleplerinde ısrar eden bir tutum sergileyebilirse!
ASANSÖR CİNAYETİ: BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA!
Oysa öğrencilerin asansör cinayetiyle ilgili tepkisinin cinayetle sınırlı olmadığı, KYK yurtlarında barınan öğrenciler, bu yıl geçen yıla göre bile daha fazla sorun yaşadıklarını, yurtlardaki dört kişilik odaların 6, 6 kişilik odaların 8 kişiye çıkarıldığını, hijyen, ders çalışma mekanlarının yetersizliği, ulaşım ve güvenlik sorunu, yemeklerin yetersizliği, yöneticilerin öğrenci taleplerini umursamaması… gibi sorunların artık tahammül edilemeyecek hale geldiğini bertilmektedir.
Nitekim Aydın’daki asansör cinayetinin arkasından sokağa dökülen öğrencilerin pankartlarına taşıdıkları talepler, öğrenciler arasından gazetemize yapılan haberler, bir mikrofon, bir kamera gördüklerinde taleplerini ve şikayetlerini arka arkaya sıralamaları açıkça gösteriyor ki, KYK yurtlarındaki öğrenciler için barınma sorunu, “Bir vur bin ah işit” diyen deyimin tam karşılığı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Birçok kentte on binlerce genç öğrencinin bir arkadaşlarının asansör cinayetine kurban gitmesi karşısında önceden aralarında hiç konuşmadan sokağa dökülmüş olmaları, taleplerini ifade ederken bu ölçüde benzer talepler öne sürmeleri açıkça gösteriyor ki öğrencilerin tepkisi bir rastlantı değildir. Tersine sorunlar öylesine birikmiştir ki asansör cinayeti bardağı taşıran son damla olmuştur!
LAİK VE DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELESİNİN DE SORUNU
Öğrenciler için barınma elbette ki kronik bir sorundu. Ama AKP iktidarının “her ile bir üniversite” dediği akla ziyan kampanyayla öğrenci sayısı katlanarak artarken KYK yurtlarının sayısının azaltılması, azalan yurda daha çok öğrenci sığdırma çabası, yurtları fiziken bile öğrencilerin sığmadığı mekanlar haline getirmiş bulunmaktadır.
Gerek yurtların fiziki olarak yetersiz hale getirilmesi gerekse hizmetlerin genç kuşakların yetişmesi için gerekli kalitede olmaması kamu gücünün çözemeyeceği bir sorun değildir. Nitekim iktidar, merkezi bütçe ve yerel yönetimlerden tarikat ve cemaat vakıflarına her yıl milyarlarca TL’lik nakit, arsa, bina… gibi taşınmazlar hibe ederken KYK yurtlarının sayısını azaltıp hizmetleri kötüleştirmektedir.
Yani KYK yurtlarının sayısı ve hizmetlerdeki sorun kamunun üstesinden gelemeyeceği kadar büyük meblağlar değildir. Ama iktidar yurtları öğrencilerin sorunlarını karşılayan yapılar olarak değil, “Dindar-kindar nesiller yetiştirmenin merkezlerinden birisi” olmaya indirgediği için KYK yurtlarındaki hizmetleri kötüleştirip itibarsızlaştırarak tasfiye etme planını işletmektedir.
Tarikat ve cemaatler de bu gelişmeler karşısında kollarını açıp KYK yurtlarından gelecek öğrencileri beklemektedir!
Kısacası AKP iktidarının son sürümü olan tek adam rejimi bilerek ve isteyerek KYK yurtlarını bir sorun cehennemine çevirmektedir. Bu AKP’nin Özal Hükümetlerinden devraldığı bir taktik. Özal’ın KİT’ler ve kamu hizmetlerini kötüleştirip özelleştirmeye karşı mücadeleyi bölerek amaçlarına ulaştıkları gibi şimdi de KYK yurtlarında aynı biçimde hizmetleri kötüleştirerek itibarsızlaştırma ve tasfiye etmeyi amaçlamaktadır.
Karşı karşıya olduğumuz sorun bir “AKP klasiği”, başka bir söyleyişle bir “AKP normali”dir!
Karşı karşıya olunan yurt ve barınma sorunu sadece bu yurtlarda kalan ya da kalmak isteyen öğrencilerin değil ülkemizde gelecek kuşakların nasıl eğitildiği sorunu olarak ele alınması gereken bir sorundur. Yani bu sorunu, laik ve demokratik bir eğitim, laik ve demokratik bir Türkiye talep eden her çevre, kendi sorunu olarak görmelidir.
KYK yurtlarında kalan öğrenciler son bir hafta içinde, taleplerinin ne kadar ortak olduğunu, bu talepler için mücadele etmek istediklerini göstermişlerdir. Bu tutuma sahip çıkmak ve bu tutumu; laik ve demokratik bir eğitim talebi, laik ve demokratik bir Türkiye talepleriyle birleştirmek de ülkemizin demokrasi güçlerinin sorumluluğudur.
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58