5 Kasım 2023

Basın ve halkın haber alma özgürlüğünü iki koldan kuşatma dönemi!

13 Ekim 2022’de AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen “dezenformasyon yasası” olarak bilinen yasanın, gerçeklerin peşinde koşan gazetecileri susturma amaçlı bir sansür yasası olduğu ülkedeki gazeteciler başta olmak üzere herkes tarafından biniyordu. Nitekim yasanın Meclisteki tartışmalarında bu yön öne çıkarılmıştı. Ancak zamanın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile yasayı destekleyen AKP ve MHP’li vekiller, bu yasanın gazetecilerle ilgisi olmadığını, sosyal medyadaki spekülatif haberleri önleme amaçlı oluğunu iddia etmişlerdi.
Ama, 1 Kasım günü, T24 Yazarı, Gazeteci Tolga Şardan ve halktv.com.tr Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alındılar. Dinçer Gökçe “Adli kontrol” uygulamasıyla serbest bırakıldı!

Basın-meslek örgütlerinin yaptığı açıklamada, “35 yıldır iç işleri, emniyet, yargı bürokrasisi ve ilgili siyasetçilerle her zaman gazetecilik çerçevesinde ilişki kuran, işlediği konuları titizlikle kaleme alan kıdemli ve saygın bir gazeteci” olduğu vurgulanan Tolga Şardan ise, “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?​” başlıklı yazısı nedeniyle ‘dezenformasyon yasası’nda yer alan “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla tutuklandı!

Bitmedi. Tolga Şardan’ın tutuklanmasının hemen ardından 2 Kasım günü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Birgün’de çalışan 3 gazeteci hakkında başlattığı soruşturmanın gerekçesi de aynıydı: “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma!”

Soruşturma, AKP Milletvekili Asuman Erdoğan’ın da eşi olan Fatih Erdoğan’ın, 28 Aralık 2022 tarihinde BirGün Muhabiri İsmail Arı imzasıyla “AKP’linin eşinden milyarlık vurgun!” başlığıyla ve 6 Ocak 2023 tarihinde BirGün Haber Müdürü Uğur Şahin imzasıyla “Erdoğanlar’ı üzecek karar: Yağmaya fren” başlığıyla yayımlanan haberler nedeniyle yaptığı suç duyurusu sonucu açılmıştı.

Evet bitmedi!  

3 Kasım’da, Tolga Şardan gibi polis-adliye muhabiri olarak tanınan Kısa Dalga Yazarı Gazeteci Cengiz Erdinç Balıkesir’de gözaltına alındı. Ve adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı! Erdinç’in gözaltına alınma nedeni da anıydı: Tolga Şardan’ın yazdığı yazıya yönelik değerlendirmeler ve diğer yazdıkları!

MEDYA VE GAZETECİLER TMY VE ‘DEZENFORMASYON YASASI’NIN KISKACINDA 

13 aydır bir köşede hazırda tutulan ve farklı vesilelerle devreye sokulan “dezenformasyon yasası”nın 1 Kasım 2023 günü Cumhurbaşkanlığına sunulan bir “MİT raporu” haberiyle yeniden gündeme getirilmesi -3 gün içinde altı gazeteciye bu yasanın “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” maddesine göre soruşturma açılması, Tolga Şardan’ın tutuklanması- elbette “Bu yasa neden şimdi daha etkin biçimde uygulamaya sokuldu?sorusunu da akla getirmektedir.

Burada ilk akla gelen, iktidarın 31 Mart 2024’de yapılacak olan yerel seçimlere doğru giderken gazetecilere gözdağı verme, medyayı ve sosyal medyayı zapturapt altına alma isteğidir. Tek adam rejiminin seçimlerin serbestçe değil de iktidarın elindeki her aracı kullanarak muhalif gördüğü medya ve gazetecileri sindirmeyi amaçladığı dikkate alındığında, “dezenformasyon yasası” gibi elindeki, çok ağzı da kesici ve delici “İsviçre çakısını” kullanmaktan imtina etmeyeceği elbette tartışılmazdır.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, BirGün gazetesinde Ocak 2023’te yayımlanan iki haberine 10 ay sonra, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla soruşturma başlatmış olması da “dezenformasyon yasası”nın artık, daha fazla, kullanılmaya başlanması konusunda karar alındığını göstermektedir. Ki bu da medyaya, sosyal medyaya ve gazetecilere yönelik olarak “terör” ve terör örgütüne destek suçlamalarının yanında “dezenformasyon yasasının” açıkça ve daha kararlılıkla devreye sokulmuş olduğu bir döneme girdiğimizi göstermektedir. Eğer seçime kadar iktidarın “dezenformasyon yasası”nın uygulamaları başta olmak üzere medyayı ve gazetecileri zapturapt altına almaya yönelik baskısını püskürtecek düzeyde bir tepki oluşturulmazsa, seçimden sonra da bir yandan TMY (Terörle Mücadele Yasası) öte yandan da “dezenformasyon yasası”yla, medya ve sosyal medya ile gazetecileri sindirmek için düne göre “İki koldan medya ve gazetecilerin kuşatılıp ceza yağdırılmasına” tanık olacağımız bir döneme girdiğimizi söylemek hiç de abartı olmaz. 

İÇERİDE VE DIŞARIDA GAZETECİLER: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİL!

Tolga Şardan’ın tutuklanması üzerine T24 önüne giden Türkiye Gazeteciler Sendikası, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, ortak bir açıklama yaptı. “Sansür yasası” uygulamalarıyla ülkede basının susturulmaya, korkutulmaya, hizaya getirilmeye çalışıldığının belirtiği açıklamada, “Biz gazeteciyiz, gazeteciliğin suç olmadığını haykırmaya, baskı ve tehditlere rağmen yolsuzlukları dile getirmeye, bütün istibdat baskılarına rağmen gazetecilik yapmaya, halkın haber alma hakkı için çalışmaya devam edeceğiz” denildi. Medyada gazeteciler gerçek haber peşinde olan gazeteciler tepkilerini dile getirip “Biz gazeteciyiz. Gazetecilik suç değildir” diyen açıklamalar yaptılar. 

Aralarında Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Freedom House, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) gibi uluslararası kuruluşların da bulunduğu 18 insan hakları ve gazetecilik örgütü de Tolga Şardan’ın tutuklanması ile ilgili ortak açıklama yaptı: “Yetkilileri Tolga Şardan’ı derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz. 2 Kasım Uluslararası Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Günü vesilesiyle Türkiye’de gazetecileri cezalandırmak yerine, ülkede basın özgürlüğünü ihlal edenlerden hesap sormasını talep etmektedir.”

SORUN SADECE GAZETECİLERİN DEĞİL, TÜM HALKIN SORUNUDUR!

Tabii ülkemizde çeşitli siyasi çevrelerden de yapılan açıklamalarla iktidarın medya ve sosyal medyadaki sansürü ileriye taşımasını ve gazetecileri sindirme hamlesini kınadılar!

Öte yandan Anayasa Mahkemesi CHP’nin başvurusu üzerine TCK’ye eklenen, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna hapis cezası öngören 217/A maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini 8 Kasım’da görüşüp karara bağlayacak. Anayasa Mahkemesi ne karar alacak bunu birkaç gün sonra göreceğiz. 

Ancak sorun sadece gazetecilerin sorunu değil. İktidar basın özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüğünü ihlal etmektedir. Bu nedenle de medyanın gerçekleri yazmasından yana olan her kesimini, işçi sınıfı ve emekçilerin çeşitli türden örgütlerini doğrudan ilgilendirmektedir. 
Bu yüzden de medya özgürlüğü sorunu, demokrasi güçlerinin sıcak gündemi olarak öne çıkarılması gerekli bir gündemdir. Çünkü bu mücadele tek adam rejimine karşı mücadelenin ön cephesini oluşturmaktadır ve bugün bu mücadelenin önemi daha artmıştır. Önümüzdeki dönemde daha da artacaktır.

Evrensel'i Takip Et