CHP Kurultayı ve "liderlik" meselesi
Fotoğraf: CHP
CHP’nin 38. Olağan Kurultayı, üzerinde düşünmeyi ve sonuçlar çıkarmayı gerektiren görüntülere sahne oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasındaki ‘Sırtımdaki hançerle seçime girdim’ sözü hem diğer adayların yanıtlarıyla karşılaştı hem de en çok yorum yapılan vurgu oldu. Ama çok daha önemlisi, Kılıçdaroğlu’nun kurultay sonrası tüzük kurultayı yapacağını belirterek, “Değişim nasıl olur bütün dünya bunu öğrenecek. Cinsiyet kotası getireceğim. Yüzde 50’ye var mısınız? Vekilliği 3 dönem ile sınırlayacağım. Artık her yerde ön seçim olacak” diyerek benzer cümlelerle devam etmesiydi. O kadar süredir partinin genel başkanı olarak bunları neden şu ana kadar yapmadığı sorusuna ek olarak, kişisel öz eleştiriye kapalı ve kendisini ‘tek adam’ söyleminden ayırmayan vurguları başlı başına ciddi bir sorundu.
Bir parti, organlarının iradeleriyle değil, liderin belirleyiciliğinde şekilleniyorsa, insani olan tüm hata ve zaaflara açık hale gelmekten kurtulamaz. Kaldı ki, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu öncesi parti yönetiminden habersiz, birkaç kişinin bilgisiyle sınırlı olarak Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi ile yaptığı ve ciddi sözler verildiğinin Ümit Özdağ tarafından kamuoyuna açıklanmış olması gibi bir skandala rağmen hâlâ ‘Ben yapacağım’ vurgusu terk edilmiyorsa bu bir mizaç sorunu olarak kabul edilip geçilemez.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından görevini devretme konusunda net bir mesaj vermeyerek aslında kendisi açısından yönetmesinin mümkün olamayacağı bir son hazırlamış oldu. Kurultaydaki genel başkanlık seçiminin ilk turunda Özgür Özel’in kazandığının ortaya çıkmasına rağmen, görevi bırakmamakta direnip ikinci tur seçimine girmesi büyük bir hataydı. Bu tavrıyla, ikinci turda farkın ezici düzeye ulaşmasının da önümü açmış oldu.
Özgür Özel’in kurultay konuşmasında Kılıçdaroğlu’na açık eleştirilerle birlikte, başından beri bir üslup düzeyini önemsediğini vurgulaması kararsızlık yaşayan delegeler içinde etki yaratmış olabilir. CHP’nin kongre sürecinde İstanbul’da alınan sonuçlar Özgür Özel’in genel başkanlık seçimini kafa kafaya götüreceğine dair bir işaretti. Bundan sonrası son düzlükte delege desteğini artırma başarısına kalıyordu. Çıkan sonuç bunu da başardığını gösteriyor.
Bu arada, CHP’ye yakın kanallarda, Kılıçdaroğlu’nu daha şanslı gördüğünü ifade eden gazetecilerin dahi sonucun aksi yönde çıkması sonrasında, seçimlerin kafa kafaya geçeceğini söylediklerini ifade etmeleri çok ‘tatlıydı’(!)
Bu nokta da CHP’nin Yeni Genel Başkanı Özgür Özel açısından da dikkat çekilmesi gereken noktalar var. Konuşmasında, diğer isimlere ek olarak özellikle Demirtaş’a selam göndermesi kendisine ek delege desteği sağlamış olabilir. Ama Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken her ne kadar katılımcı ve kurulların işletileceği bir yöntemi esas alacağını ifade etse de ‘ben’ vurguları onun konuşmasında da vardı.
Dünya tarihinde devrim yapmış partilerin başında bulunmuş olan kişiler, geleneksel parti başkanlarına kıyasla kuşkusuz daha hak edilmiş bir değer görmüştür. Kaldı ki, onları bile değerlendirirken tarihte bireyin rolünü belirli bir toplam içinde tartışmak diyalektik bir kavrayışın gereğidir.
Arkasında böylesi bir bakiye olmadığı halde sosyal demokrat ya da sosyalist partilerde başkanlık konumuna gelen kişilerin kendi rollerini partinin organlarının önüne koyan, hatta onları devre dışı bırakmaya açık olacak kadar ‘ben’ vurgusu içinde yaşayıp düşünen, eyleyen kişilerin, zaman içinde çeşitli sorunlar yumağıyla karşınıza çıkması şaşırtıcı olmamalıdır. Parti genel başkanlarını, partileri sürükleyecek biricik kişi olarak görme yönündeki geleneksel eğilim bu temel sorunu besleyen bir faktördür.
Kuşkusuz CHP deyince, geleneksel devlet referansları ile sermaye programının sınırları içinde hatları belirlenmiş bir partiden söz ediyoruz. Dolayısıyla CHP’ye canlı organ çalışmasına dayalı bir Marksist form önerme haddini kendimizde görmüyoruz.(!)
Bu kurultayın en önemli sonucu, delegelerin kullandıkları tercihle güçlü bir değişim isteğini ortaya koymuş olmalarıdır. Kurultayda genel başkanlık değişiminin CHP’nin önümüzdeki yerel seçimlerdeki adaylık tercihlerine uzanan sonuçları olacaktır. Bu değişimin politik yönü ve içeriğinin nasıl şekilleneceğini başka etki ve sonuçlarıyla birlikte izleyip tartışmaya devam edeceğiz.
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00
- ‘Yerli ve milli muhalefet’ tuzağı 07 Ekim 2024 05:13
- Bu sadece bir İsrail savaşı değil 30 Eylül 2024 05:00
- Savaş satanların yarışında söz sahibi olmak... 23 Eylül 2024 05:00