Ne soluyorsak oyuz: Korunmak yine de mümkün
Fotoğraf: DHA
Her birimizin akciğerleri atmosferin hafızası. Dünden bugüne hava kirliliğinden, nükleer partikülere, vereminden virüslere ne solumuşsak akciğerlerimiz izini taşır. Özünde ne soluyorsak oyuz ya da insan soyunun yeni aşili akciğerlerimiz diyebiliriz.
Kasım ayı akciğer bağlamında günler açısından yoğun: 12 Kasım Dünya Zatürre Günü, 17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Günü, sonrasında KOAH günü. Bu vesile ile sorun ve çözüm önerileri dünya genelinde gündem olabilmekte.
İnsanlık son 75 yıldır atom bombası ve nükleer reaktör kazaları ile radyoaktif maruziyetle ilk kez tanıştı. Yetmedi çeşitli etmenlere bağlı hava kirliği evrensel bir soruna dönüştü. Yüzyıl öncesinde sigara kullanımı yaygın değildi, öncesinde ise Amerika kıtası ile sınırlıydı. İnsan bedeninde bu olumsuzlukların hedef organı akciğerler. Akciğerlerimiz için insanlık tarihinde görülmemiş bir diğer risk ise son yüzyılda adeta pandemiye ya da endemiye dönüşen verem ile domuz ve kuş gribinden Kovid-19’a çeşitli viral enfeksiyonlar.
Beş sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformunun (THHP) hazırladığı, Türkiye’de hava kalitesinin karnesi niteliğindeki 2022 kara raporuna göre “Türkiye’de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir yok.”
Birleşmiş Milletler tarihinde genel kurulda gündem olmuş beş temel hastalığın ikisi akciğerlerimizi ilgilendiriyor: 1960’lı yıllarda tüberküloz yani verem, 2022’de Kovid-19.
Bu kadar hedefte olan bir organ için koruyucu önlemler şart. Elbette nükleer riskler ile mücadele, hava kirliliğinin giderilmesi, sigara kullanımının daha da geriletilmesi önemli. Ama aşıları unutmamak gerekiyor.
Pnömoni yani zatürre akciğerin iltihabı olup insanda en sık ölüme neden olan enfeksiyondur. Türk Toraks Derneğinin de belirttiği üzere “2019 yılında 2.5 milyon insan pnömoniye bağlı hayatını kaybetmişti”. Son üç yıl Kovid-19 pandemisi ve iklim değişikliğinin sonucu pnömoni riski altında yaşadık. 2021’de solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı ölüm “tahminen 6 milyon”.
Toplum kökenli pnömoniler aynı zamanda “Tüm dünyada hastane başvurularının, tedavi giderlerinin, iş ve okul günü kayıplarının ve ölümlerin önemli bir kısmından sorumlu.”. Yani mali boyutu ve eğitime olumsuz yansıması yüksek.
Bakteriyel zatürrenin en sık etkeni pnömokoklar olup aşı ile korunmak mümkün. Grip aşıları zaten malumunuz.
Peki kimler pnömokok (zatürre) aşısı olmalıdır? TTD’nin de belirttiği üzere “65 yaş ve üzeri, kronik akciğer hastalığı olanlar, kalp ve damar, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlar, kronik alkolizm, dalak fonksiyon bozukluğu veya dalağı alınmış olanlar, bağışıklık yetmezliği ve bağışıklık sistemini baskılayan tedavi görenlerin bir kerelik zatürre aşısını yaptırmaları” önerilmekte.
Unutmayalım: Aşı hayat kurtarır.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29