Ninniler yerine

HEPSİ AYNI

Tersi de bir yüzü de. Altı da bir üstü de. Ne yapsan düzeltemiyorsun. Gülen her yüz, ağlayan yüzlere karıştıkça.

HEP AYDINLIK

Gün öyledir. Karanlıktan aydınlığa çıkar. İyi niyetlidir. Akşamsa kararır. Karardıkça karanlığı getirir. Kötü bir niyeti yoktur. Bir köprüdür. Köprüden geçinceye kadardır karanlık. Karşı kıyı nasılsa aydınlanacaktır. Köprü aşıldığında.

EY ÖZGÜRLÜK

Adını gökyüzüne yazdım. Sığmadı. Güneş oldu. Isıttı. Yağmur oldu. Yeşertti. Yeryüzünü kapladı. Yüce dağlar arasında masmavi ırmakları, gölleri, uçsuz denizleri, sapsarı buğday tarlalarıyla özgürlük. Sen ne büyüksün, ne güzelsin ey özgürlük!

GECE YAĞMURU

Herkes sokaktayken. Ne bir bulut, ne bir gök gürlemesi. Bir yaz gecesi. Işıklar altında. Şarıltıyla boşalan yağmurda. Kaçışan kaçışana. Kahkahalarla. Sıcak bir yaz gecesi. Yanar döner ışıklarla.

YEŞİL ÇAY

Göz alabildiğine uzanan çay öbeklerinin üstünden kesilerek koca makaslı torbalara doldurulan ince çay yaprakları bıraksan uçacaklar kelebekler gibi. Yemyeşil çay denizinin üstünde. Usulca.

TIRTIL

Tırtıl ölür kelebek olunca. Çiçeklerin rengine boyalı ipeksi kanatları düşer. Tozarak dağılır gider.

KUŞLARLA

Uzun bir sabaha çıkacak ömrümüz. İçimize ferah rüzgarlarla. Çocukların özgürce koşuştuğu uzun bir yazla. Kışkışlarken kışları. Kuşlarla.

BETON KAPLI

Çalar saat çalar, horoz öter uyanılırdı. Sabahı çağırır, ışığı çekerdi. Evler, sokaklar, kaldırımlar, ağaçlar. Gökyüzüyle örtülüydü. Altımız, üstümüz, önümüz, ardımız beton kalıplarla kaplandı. Su sızdırmayan, soluksuz beton kalıplarla.

NİNNİLER YERİNE

Korkuyla yatıp korkuyla kalkıyoruz. Gözleri kör eden bir ışıkta. Evde, sokakta, avluda. Çığlıklar yükseliyor her yerden. Ninniler yerine. Çocuklar ölüyorken…