Filistin, HÜDA PAR'ın "dava"sı ve Kürtler
Fotoğraf: Ahmet Işık/AA
Son seçimlerde AKP-Erdoğan tarafından Meclise taşınan HÜDA PAR, 7 Ekim’den bu yana Filistin’e destek adına yapılan miting ve gösterilerde öne çıkan parti olarak dikkat çekiyor. 15 Ekim’de Saadet ve Gelecek Partisinin de katılımıyla yaptığı miting dışında Diyarbakır’dan başlayarak Kürt kentlerinde mitingler düzenleyen HÜDA PAR’ın Batman’daki son mitingine de binlerce kişi katılmıştı.
Son dönemlerde “HÜDA PAR, Kürtlerin Hamas’ı mı yapılmak isteniyor?” sorusu sıkça sorulduğu için HÜDA PAR’ın eylemlerine, bu eylemlerdeki söylem ve hedeflerine yakından bakmak bu sorunun yanıtını bulmak bakımından da anlamlı olacaktır.
HÜDA PAR’ın bugününü tartışırken buraya nereden ve nasıl geldiğini de bilmek gerekiyor. Bu konuda daha kapsamlı bir tartışma için bu köşede yayımlanan ‘Erdoğan’ın HÜDA PAR ile ittifak arayışı ne anlama geliyor?’ ve ‘HÜDA PAR’dan Hamas çıkarmak!’ yazılarına bakılabilir. Ancak burada tartışmamız bakımından önemli birkaç noktaya kısaca vurgu yapmak gerekirse; öncelikle HÜDA PAR’ın önceli Hizbullah’ın, AKP-Erdoğan iktidarı öncesinde 1990’lı yıllarda Kürt halkına karşı ‘özel savaş’ yürüten generaller tarafından da desteklendiği not edilmelidir. Devlet, Hizbullah’a ancak PKK Lideri Öcalan uluslararası bir operasyonla Türkiye’ye getirildikten (1999) ve çatışmasızlık ilan eden PKK, silahlı güçlerini sınır dışına çektikten sonra dokunmuş, Örgütün Lideri Velioğlu 2000’de yapılan bir operasyonla öldürülmüştü.
İkinci olarak; cezaevindeki Hizbullahçılar 2011’de AKP-Erdoğan iktidarının yaptığı bir yasal düzenleme ile salıverilmiş ve bunun ardından HÜDA PAR, Hizbullah’ın yasal partisi olarak 2012’de kurulmuştu. Yani HÜDA PAR, AKP-Erdoğan iktidarının Kürt sorununda uyguladığı politikanın bir devamı ve bu politikanın bir ‘aleti’ olarak kuruldu.
HÜDA PAR’ın kuruluşundan bu yana Yusuf Kaplan başta, iktidarın medyadaki akıl hocaları her fırsatta seküler-demokratik Kürt hareketini etkisizleştirmek için HÜDA PAR’ın desteklenmesi gerektiğini yazıp söylediler.
2014’te Kobanê IŞİD tarafından kuşatıldığında HÜDA PAR’ın saldırı altındaki Kürtleri değil, IŞİD’i desteklemesi gerçek kimliğinin anlaşılması bakımından önemli bir dönemeç olmuştur. Kobanê olaylarında onlarca yurtsever Kürt genci katledilirken Erdoğan’ın HÜDA PAR’lı Yasin Börü’yü Kürt hareketini hedef yapmanın ve bugün Kürt siyasetine kuşatma altına almayı hedefleyen Kobanê yargılamalarının dayanağı yapması da HÜDA PAR’ın iktidar için nasıl bir ‘araçsal’ işlev gördüğünü açıkça ortaya koyuyor.
Son seçimler öncesinde dönemin İçişleri Bakanı Soylu da AKP’nin dinci HÜDA PAR’la ittifakını seküler Kürt hareketine karşı “stratejik bir akıl hamlesi” olarak nitelemiş ve dahası HÜDA PAR’ın terörle ilişkisinin olmadığını söyleyip avukatlığına soyunmuştu.
HÜDA PAR’ın “Filistin’e destek” miting ve gösterilerine gelince, bu eylemlerde şu noktalar dikkat çekiyor:
Öncelikle, bu eylemler “Aksa Tufanı’na ve Hamas’a destek” eylemleri olarak düzenleniyor. Bu eylemlerde HÜDA PAR Lideri Yapıcıoğlu başta yapılan konuşmalarda seküler çizgideki FKÖ ve Abbas’ın muhatap alınmasına bile karşı çıkılıyor. Elbette Abbas birçok noktadan eleştirilebilir, ancak HÜDA PAR’lılar bu eleştirileri Filistin davasını savunmak için değil; Filistin davası içindeki ayrışmaları derinleştirmek ve sadece ümmetçi Hamas’ı desteklemek için yapıyor. Başka bir deyişle HÜDA PAR, Filistin davasının değil; sadece ümmetçi bir yaklaşımla Hamas’ın destekçisidir.
İkincisi, HÜDA PAR’lılar eylemlerde İslam ülkelerinin tutumlarını eleştiriyor ama sıra lafın ötesinde İsrail’e karşı somut hiçbir adım atmayan Erdoğan iktidarına gelince orada susuyor.
Öte yandan işine geldiğinde Kürtlerin ulusal taleplerini istismar etmekten geri durmayan HÜDA PAR, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırı ve katliamlarıyla eş zamanlı olarak Erdoğan iktidarının Rojava’da Kürtlere yönelik bombardımanına, Fidan’ın İsrailli bakanların Gazze için yaptıkları açıklamalardan farkı olmayan “Bütün yer altı ve yer üstü tesisleri hedefimizdir” açıklamasına karşı tek bir laf bile edemiyor.
HÜDA PAR, Kürt kentlerinde gerçekleştirdiği gösterilerde tıpkı Erdoğan gibi “Şehadet şerbetini içmek”ten söz ederken seküler Kürt hareketinin Filistin davasına sahip çıkmadığı propagandasıyla muhafazakar Kürtlerin dini hassasiyetlerini de yedeklemeye çalışıyor.
Ancak bu noktada seküler-demokratik Kürt hareketinin Filistin sorunu konusunda ortaya koyduğu tereddütlü tutumun da bu istismara alan açtığını da söylemek gerekiyor. Çünkü Filistin sorununa gösterilen hassasiyetin Kürt sorununda gösterilmediğini söyleyip kenara çekilmenin Kürt sorununun daha fazla gündeme getirilmesine ve tartışmasına bir katkısı olmuyor.
Aksine ulusal-demokratik Kürt hareketinin Filistin halkıya dayanışma eylemleri düzenlemesi, hem bu iki halkın arasındaki kader birliğinin görülmesi ve hem de Erdoğan iktidarı başta bölge gericiliklerinin Kürtlere karşı saldırılarına dikkat çekilmesi bakımından önemli bir rol oynayabilirdi ve hâlâ da oynayabilir. Çünkü böylesi bir tutum, HÜDA PAR’ın istismarcılığının sınırlanmasını sağlamakla kalmayacak, ayrıca Erdoğan iktidarının Filistin ve Kürt sorunundaki ikiyüzlü politikasının teşhiri için de önemli bir işlev görecektir.
Buraya kadar söylenenler üzerinden baştaki soruya dönersek; Hamas, Filistin davasını bölmek için İsrail tarafından dolaylı biçimde desteklenmesine -ki, Netanyahu 2019 İsrail Parlamentosu konuşmasında bunu açıktan itiraf ediyordu- ve siyonist İsrail’e karşı mücadeleyi ümmetçi bir temele dayandırmasına rağmen Filistin ulusal davasının bir parçası haline gelebildi. Burada belki Hamas’ın seküler-demokratik Filistin güçlerinin etkisizleştirilmesi için kullanılması ile bugün Erdoğan iktidarının HÜDA PAR’ı aynı amaçla kullanmak istemesine bakarak bu iki örgüt arasında bir benzerlik kurulabilir. Ancak Erdoğan iktidarının Kürt sorununda sürdürdüğü politikanın bir devamı olarak kurulması, bu iktidar tarafından Meclise taşınması ve devlet partisi haline gelen AKP ile aynı ideolojik kodlara sahip bulunması, daha en başından HÜDA PAR’ın Kürtlerin Hamas’ı olabilmesini olanaksız hale getiriyor.
HÜDA PAR, Kürtlerin hem ülke içindeki ve hem de sınırların ötesindeki her kazanımları karşısında eşine az rastlanır bir saldırganlık içinde bulunan bir iktidarla böylesine kader birliği halindeyken Hamas gibi Kürtlerin ulusal davasının dinci-ümmetçi kolu bile olamaz. Bu nedenle HÜDA PAR, Kürtlerin dini hassasiyetlerini ulusal mücadelenin altını olmak için kullanan/kullanılan bir araç olmaktan öteye gidemez.
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30
- Adı konulmamış ‘süreç’te Rojava çıkmazı! 06 Aralık 2024 06:45
- Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar 03 Aralık 2024 06:55
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34