AKP’nin bitmeyen dinci rejim mevzusu, mevzuatı ve okul darbeleri
Fotoğraf: Evrensel
“Doymadım, doyamadım sevmelere seni ben…” Keşke bu sözler aşk ve sevgi mevzusuyla sınırlı olsaydı. AKP nemacılıkta, dincilikte doymadı, doyamadı, henüz hedeflerine tam ulaşamadı, zaten bir dur durağı da yok, ha bire banka, borsa, ihale, anayasa, yasa, yargı, yürütme, din, diyanet, okul, üniversite yola devam ediyor, nemacılıkta ve dincilikte dur durak veya ilke yok, ne kadar çoksa o kadar iyi, çoğun da sınırı yok.
Ne yargının ne yasanın durduğu duracağı bir anayasası bile yok, var da yok, eğitimin bir fikri varıp duracağı bir ilkesi yok, var da yok, olanı da bozdukça bozuyor. Ne yasa ve anayasalar ne de MEB’in YÖK’ün dinci nemacı uygulamaları dur durak ilke tanıyor, her gün yeni bir hamleyle yeni bir darbe vuruluyor.
Haftanın gündeminde okul öncesine imam sokuşturmaktan okulların temel amacının dinci şahsiyet yetiştirmeye dönüştürülmesine, ara tatilde öğretmenlere hizmet içi eğitimde dinci hizmet içi eğitime, dayatmaları bulunuyor. Giyim kuşam yaşam tarzı dayatmaları durmaksızın devam ediyor. Bu hafta dinci menüde beyaz önlükler de var; boynu kapayabildiği kadar kapatma, etek boyunu uzatabildiği kadar uzatma, buna bir miktar aracılık edecek önlük hediyesi de var, hem de bizim okul tarihinde herhalde ilk kez önlük hediye ediliyor.
BİLGİ TOPLUMU DEĞİL DİNCİ MİLLET MEVZUSU, MEVZUATI, ANAYASASI, OKULU, REJİMİ
AKP, dinci tefeci kapitalist veya tefeci kapitalist dinci bir toplum tasarlıyor, bunda herhalde büyük çoğunluk hemfikir. Bunu nasıl ve kimle yapıyor diye sorarsak yapıp ettiklerine ve şeriklerine/ yandaşlarına bakmak gerekiyor. Kim kazanıyor ve kim yükseliyor/kim nüfuz sahibi oluyor, bunlara bakmak gerekiyor.
AKP, geldiğinden beri, 1-Hukuki ayağında “anayasanın ve yasaların” dine ve tefeciye uygun hale getirilmesi, 2-İdari ayağında Diyanetin, tarikat ve taşeronların, şeriatçıların yargıyı, orduyu, okulu, üniversiteyi, yüksek bürokrasiyi ele geçirmesi, dinci ve dayıcı/yandaş/nepotik atama ve yükseltme sistemi, 3-İktisadi ayağında kamu kaynaklarının yabancılara/tarikatlara/cemaatlere/dinci fırkalara tahsisi/aktarılması/satılması; kamu kaynak ve ihalelerinin tarikatlarla, müteahhitlerle, taşeronlarla paylaşılması; yeni tefeciliğin/borsanın/aracılığın/çeteciliğin/uyuşturucunun kolay kazanç kapıları haline getirilmesi, nemacılıkla fırkacılığın/yandaşlığın iç içe geçirilmesi, 4-Eğitim alanında okulların ve yüksekokulların/üniversitelerin hemen tümden ele geçirilmesi, dinciliğin dini normların ve imam hatiplerin (medreselerin) telkin, hatta zorunluluk haline getirilmesi; bilim, akıl, beceri, sağduyu, doğa, insan yerine dinci fıtrat, dinci değer, dinci maneviyat, dinci şahsiyet anlayışının geçirilmesi; tüm bunlar için yapılabilecek ne varsa yapılıyor.
AKP ve şerikleri; nema/ticaret, yasa/mevzuat/yargı/ordu/polis, idare/yürütme/memuriyet, eğitim/okul/üniversite, din/diyanet üzerinden dinci şeriatçı nemacı bir yaşam biçimi ve rejim dayatmaya çalışmaktadır, epey de yol almış bulunmaktadır.
Son yılların öne çıkanları/kazananları müteahhitlik, taşeronluk, tefecilik, çetecilik, dincilik, tarikatçılık, cemaatçilik, çıkarcılık olup inişte olanları bilim, akıl, sağduyu, eşitlik, demokrasi, çocuğa, insana, hakka hukuka saygıdır.
Yaşadıklarımız bilgi toplumu değil dinci millet kurgusundan oluşuyor, dincilik ve nemacılık iç içe yapılanları yansıtıyor.
OKUL VE EĞİTİM AYNI ŞEY DEĞİL, OKULDA HER YAPILAN EĞİTİM ANLAMINA GELMİYOR
Anayasa, yasa ve mevzuatlarla oynama, din, Diyanet, MEB, okul, üniversite AKP’nin hiç bitmeyen gündem maddelerini oluşturuyor. Maalesef okulda her yapılan eğitim yapma anlamına gelmediği gibi AKP döneminde okullarda yapılanlar eğitim karşıtlığına dönüşmüş bulunuyor.
Eğitim Bilimci Fatma Varış’ın “Amaçlara uygun/istendik/kasıtlı davranış değişikliği oluşturmak” tanımındaki “amaç/istendik/kasıtlı” tanımı salt form açısından dikkate alınırsa tartışmalı bulunuyor, her amaçlı/istendik/kasıtlı davranış değişikliği öğretim sayılabilir ama “eğitim” değildir; amaçlı da olsa bunun muhtevası/içeriği önemlidir, “içerikli/nitelikli” bir tanım yapmak gerekmektedir.
İçerikli eğitim fikri; “Ruhun olumlu yanlarını açığa çıkarma”, “Olumlu yönde kapasiteyi en üst düzeye çıkarma”, bilgi, beceri ve duyarlılık kazandırma şeklinde tanımlanabilir.
F. Varış, 1968’de TÜBİTAK’ta yaptığı konuşmada dinamik bir eğitim programlamasının genel ve uygulamalı araştırmalarla yapılabileceğini belirtiyor: “İnsan kapasitesinin son hadde kadar gerçekleşmesi, ideal davranış modellerinin geliştirilmesi, organize bilgi muhtevasının en etkin metot ve tekniklerle işlenmesi ve amaçların gerçekleşme derecesini tahkik ve kontrol amacıyla devamlı bir değerlendirmeye yer verilmesi süreçlerinde genel ve tatbiki araştırmalara yer verilmek suretiyle yapılır.”
‘ATOMCU’/MONİST/DİNCİ ANLAYIŞ KÖTÜLÜK OLUR: AKP’NİN MEB’İN TEK REFERANSI DİNCİLİK
F, Varış, 1968’de TÜBİTAK’taki konuşmasında “Amaçlar, ders muhtevası ve faaliyetler, metot-teknik ve araçlarla değerlendirmenin dinamik ilişkilerini göz önünde bulunduran bir eğitim programı kavramı” vurgusu yaptıktan sonra bir de uyarıda bulunuyor: “Atomcu”, bütüncül olmayan, çocuğun ve toplumun kapasitesini geliştirme amacı taşımayan tek tipçi eğitim anlayışı “Uzun erimde toplumda çözülmelere yol açar.”
Varış, en çok da A.H. Whitehead’ın “The Aims of Education” adlı eserine gönderimde bulunuyor. Dewey ve diğer eğitimcileri/filozofları referans alıyor.
AKP’nin referansları nedir acaba?
Maalesef AKP’nin dincilikten başka, dincilikle beraber MESEM/çıraklık uygulamasında çok açıkça ortaya çıktığı üzere nemacılıktan öte pek bir referansları gözükmüyor; her şey dinin ve nemanın aracısı konumunda sayılıyor. Din ve nemacılık kendi içinde de bir paradoks oluşturmuyor, aksine birbirinin başarı ölçüsü olarak görülüyor; ne kadar din o kadar nema, ne kadar nema o kadar din.
AKP’nin yaptıkları ve yapacaklarında eğitimin ölçü alabileceği bilgi bilim, felsefe, sanat, sağduyu, hürriyet, hak, hukuk, demokrasi, eşitlik, çocuk, insan, toplum, doğa referansları var mı; görünen kısmıyla bunlar ortalıkta gözükmüyor.
Kişilik/şahsiyet eğitimi bu etnosantrik dincilikten nemacılıktan değil aksine doğru referanslara dönülmesinden, en başta da bizzat çocuğun referans alınmasından ve temel bir değer görülmesinden geçiyor.
- Okul yok, yemek yok, elektrik yok, internet yok ama "uzaktan, "kesintisiz" eğitim şahane 17 Ocak 2025 04:02
- MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor 10 Ocak 2025 04:58
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42