BP giderken ardından düşünmek: Kandırma bizi bakan!
Görsel: BP logo
Tam da…
Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ülke ülke dolaşıp para ararken…
Uluslararası para babalarını Türkiye’ye yatırıma ikna etmeye çalışıp, davet ederken…
770 istasyonu bulunan BP Türkiye’den çekildi. ‘Dükkanı’ Petrol Ofisi’ne devretti gitti.
Tam 111 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyordu.
***
‘Ne ala! Bir sömürgeciden kurtulduk mu?’ diyeceğiz.
Alan kim?..
Bakmayın siz alanın, “Enerji sektörünün milli gururu Petrol Ofisi Grubunun daha da güçlenmesini sağlayacak adımı atmaktan ötürü son derece mutluyuz” demesine.
Satın alan Petrol Ofisi de Hollanda merkezli enerji ve ticaret devi Vitol’un…
Ortaklık yapısı hayli gizemli…
Tam bir ‘karanlıklar prensi’! “Sorunlu coğrafyaların şirketi” olarak tanımlanıyor.
GELEN YOK GİDEN ÇOK
Sadece BP değil…
Mazda…
Fransız Total de…
Türkiye’den çekilen markalar arasında!
Son 3 yılda Türkiye’den çıkan marka sayısı 100’ü buluyor.
***
Rasyonel politikalar sonucu yabancı sermayenin geleceği söyleniyordu oysa…
Bırakalım yatırıma geleceği giden sıcak para bile geri gelmedi.
Şimşek şimdi diyor ki… ‘Uzun vadede gelecekler; attığımız adımların ne kadar sağlam olduğunu gördüklerinde…”
Hatırlarsanız…
Seçimlerin hemen ardından başta Körfez sermayesi olmak üzere küresel sermayenin Türkiye’ye para yağdıracağına ilişkin masallar anlatılıyordu.
Birleşik Arap Emirlikleri ile anlaşma imzalanmıştı… Sözde kısa zamanda Türkiye’ye 40-50 milyar dolar girecekti.
Hem küresel sermayenin yatırım iştahı zayıf hem de henüz Türkiye ekonomisine koşa koşa gelmeye hiç hevesli değiller.
Körfez’den , Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan’dan üç beş damlar ama o da koşullu, hedefli? Zamanı da belirsiz!
Neden Türkiye’nin ‘genç ve dinamik nüfusuna’ ve ‘büyüme potansiyeline’ güvenmiyorlar acaba?
ANLATILAN HİKAYE HOŞ AMA…
Yabancı sermaye gelecek. O gelince döviz ucuzlayacak. Döviz ucuzlayınca enflasyon düşecek… İhracat artacak, ekonomi büyüyecek…
Öyle olmuyor. Anlatılan hikaye kulağa hoş geliyor da karşılıksız!
***
Döviz gelmeyince kurlar yükseliyor. Kurlar yükseldikçe enflasyon artıyor.
Çünkü üretim dışa bağımlı! Kur artışı, maliyeti ve fiyatları artırıyor.
Altılı masa muhalefeti ve iktidar çözmek yerine, ‘Ortodoks’ dedikleri politikada buluşup, kolaya kaçıyorlar: Gelmiyorlarsa bol faiz verip gelmelerini sağlayalım!
İyi de hangi oranla?...
Borçlanma ihtiyacı çok, faizi hükümet değil, borç veren belirliyor!
Ah finansal bağımlılık ah!
Görüldüğü gibi sadece üretimde değil dışa bağımlılık.
Üstelik de… ‘Yerli-milli’ söyleminin örtemeyeceği kadar da fazla!
***
Bu arada…
Altılı masa muhalefetinin ‘faiz faiz’ diye bağırmasına hiç gerek yok!
Dünya kadar faiz ödenecek zaten.
Ödeniyor da…
Bu yılın ilk on ayında faiz için 537 milyar 700 milyon TL ödendi.
Seneye ikiye katlanacak.
Vatandaşı vergi ile soy faize ver, bu mu çözüm?
HEP AYNI NAKARAT
Yüksek faize rağmen gelmeyince yabancı sermaye, mazeret de hazır.
“Vay efendim, Şimşek programına iktidar halel getiriyor; Hukuk krizi yabancı sermayeyi ürkütüyor”.
Yok efendim… “Yabancılar şeffaflık arar, hukuk işliyor mu?’ diye bakar”mış.
Net bir şekilde vurgulayalım: Hemen ‘siyasi’ diye damgaladığınız gelişmelerin çoğu -BP’nin gidişi dahil- ekonomik!
***
Bu arada faizler yükseldikçe, piyasanın kredi talebi düşüyor. Ekonominin yavaşlayacağının habercisi…
Yavaşlama geniş halk kesimlerini vuracak.
İşsizliğin arttığı, enflasyonun da düşürülemediği feci bir girdaba girilecek.
Çözüm diye dayatılan iki model de emekçi kesimleri vuruyor.
İlki sermaye girişlerine dayalı model. Türkiye’nin ekonomisini üretim ve finans açısından bağımlı hale getiren model: Ülkenin artı değerine el koyup duruyor, finali de döviz krizi ile bitiyor.
İkincisi ise… Faiz indirimleriyle bağımlılık ilişkisinin tersine döneceğine inanan model.
2021-2023 arasında uygulanan bu modelin de sonuçları ortada.
***
Kalkındık, uçtuk, fevkalade sanayileştik… Hikaye!
Bağımlılığı ortadan kaldıracak…
Bu iki modelin ötesine geçecek…
Alternatifleri ele almanın vakti geldi de geçiyor.
Kandırma bizi be Bakan; payanda olma be burjuva muhalefet. Emekçiler çok ağır bedeller ödüyor zira!
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55
- Bir programın keskin bıçağı, ‘az çalışacağız’ diye pazarlanıyor 20 Ağustos 2024 05:00
- Sadece şıh değil müritler de uçmuş! 21 Temmuz 2024 04:20
- TFF seçimlerinde kasa kazandı 20 Temmuz 2024 05:30
- Fitch’e bak; dümdüz söyledi! 07 Temmuz 2024 04:23
- Gri listeden çıkış hikayesi 29 Haziran 2024 06:02
- Enflasyonun suçlusu ücretin değil kardeşim 28 Haziran 2024 04:57
- Şimşekli 1 yıl: Yüksek enflasyon, düşük ücret, bol faiz, borç, iflas! 05 Haziran 2024 04:58