Yargı, BİK'in Evrensel'e sansürüne boyun eğmemeli
Fotoğraf: Evrensel
1961 yılı başında yasalaşan 195 sayılı ‘Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun’un 32. maddesi şöyle diyor: “Resmî ilânlar, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın 34’üncü madde mucibince vasıfları tesbit edilecek olan mevkûtelere Basın İlân Kurumu Genel Kurulunun tespit edeceği esaslar dahilinde dağıtılır.”
Evrensel’in resmi ilan ve reklam yayımlama hakkını, kuruluş gerekçelerini inkar ederek 2019 yılının eylül ayında durduran Basın İlan Kurumu, istihbarat örgütü gibi tek tek bayileri gezip, okurlarımızın bazı bayilerden birden fazla Evrensel almasını gerekçe göstererek geçtiğimiz yıl da ilan hakkımızı hukuksuz bir biçimde iptal etti.
İktidara destek için çıkan gazetelerin gerçek tirajlarıyla BİK’in resmi ilan verdiği tirajları arasındaki devasa uçurum ise hiç denetim konusu yapılmadı. Bağımsız bir kurum denetim yapsın da görelim, hangi gazetenin tirajı gerçek tiraj.
Zamanla unutulabileceğini dikkate alarak hatırlatalım. Bu noktada, Türkiye Gazeteciler Sendikası Avukatı Ülkü Şahin’in, “Basın İlan Kurumu ise ne yazık ki, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişten sonra, verdiği kararlarla adeta iktidarın kendisinden olmayanlara yönelttiği bir sopaya dönüştü” ifadesi önemli. Şahin, gazetemizde geçtiğimiz günlerde yayımlanan görüşünde şöyle devam etti: “Evrensel gazetesi de ne yazık ki bunun en sert örneklerinden birisini yaşıyor. Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz yıl verdiği pilot kararla esasında Basın İlan Kurumunun sınırları belirsiz yetki kullandığını ve bunun sistematik bir sorun oluşturduğunu tespit etmişti.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmeden önce de Evrensel’in BİK ile mutlu mesut bir ilişkisi yoktu. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dair eleştirel manşetler attığımızda yine BİK’in radarına girip, normal mahkemelerde dava konusu olmayan haberlerden ötürü ceza aldığımız olmuştu. Ancak, Şahin’in ifade ettiği gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte BİK’in yapısının AKP hegemonyasına tamamen angaje olacak biçimde değişmesi ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına bağlanmasından sonra durumlar tamamen değişti. Daha önce, denetim dönemlerinde Evrensel’e gelen BİK personeli çay içip sohbet ederek denetimlerini tamamladıktan sonra giderlerken, Fahrettin Altun’un başında bulunduğu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına bağlanma süreciyle birlikte gazetemiz idaresinden arkadaşlarımız Basın İlan Kurumuna gittiklerinde görüşecek yetkili bulmakta zorlanır hale geldiler.
Somut bir örnekle devam edelim.
Evrensel’de 1 Mayıs 2020’de “Cumhuriyet kaçak villa haberi nedeniyle ifadeye çağrıldı” başlığıyla yayımlanan haber, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Avukatı Sezgin Tunç’un şikayeti üzerine 3 günlük ilan kesme cezasına gerekçe yapıldı. Yani böyle bir cezadan kurtulmanın koşulu, Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının ifadeye gitmesini görmezden gelmekti. Peki, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin ‘Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin, ‘Gazetecinin sorumluluğu’ başlık bölümünde ne deniliyor, bir de ona bakalım: “Gazeteci, basın özgürlüğünü, halkın haber alma ve bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve otosansürle mücadele eder. Gazeteci önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur. Bu sorumluluk, kamu otoriteleri ve işverenine olan sorumluluklarından önce gelir.”
Biz bu sorumluluğu muhatap alıyoruz. Ayrıca Altun’un konutuyla ilgili bu habere dair normal bir mahkeme bize dava açmazken, kendisine bağlı kurum olan Basın İlan Kurumu mahkeme gibi davranıp ceza veriyorsa burada hukuksuzluk bas bas bağırıyor demektir.
Yarın bu örnekler, ülkenin basın tarihinde ibret belgeleri olarak duracak. Arkasında AKP iktidarı kalkanı olmadığında Fahrettin Altun’a bu gerçeği yeniden hatırlatacağız. Gerçeklerden kurtuluş yok!
Buna, Evrensel çalışanlarının basın kartlarının yıllardır hukuksuz bir biçimde yenilenmemesini de ekleyin.
Evrensel’in yarın BİK ile davasının ilk duruşması var. Aslında BİK ve iktidar, Evrensel’i mali kuşatmayla boğma savaşını kaybettiler. Okurları Evrensel’i yaşatmak konusundaki kararlılıklarını aradan geçen dört yıl içinde gösterdiler.
Ama buna rağmen yarın başlayacak dava, bir emsal davası olarak, bu ülkenin yargısının bu hukuksuzluğa boyun eğip eğmeyeceğinin davasıdır.
Bizi yalnız bırakmayın.
Yer: Mahmutbey, 2459. Sk No:6 Bağcılar/İstanbul, Türkiye
Açıklama saati: 09.00
Dava saati: 10.05
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00