29 Kasım 2023 04:50

Bir mülksüzün konut krizi hatıratı

İstanbul, konut, emlak, bina, kira, ev

Fotoğraf: Konevi/Pixabay

Paylaş

Konut krizi günümüzde sadece Türkiye’de yaşanan bir kriz değil, pek çok ülkede yakıcı bir sorun haline geldi. Ancak her toplumsal, ekonomik, politik krizde ve sorunda olduğu gibi Türkiye’de kriz daha derin ve farklı boyutlarda yaşanıyor. Politikasızlık, plansızlık, kurumların içinin boşalmış olması, kuralsızlık, hukuksuzluk ve keyfilik bu durumun nedenlerinin başında geliyor. Barınma ve konut krizi için de durum fazlasıyla bu.

Altı yedi yıl öncesine kadar mülk sahibi olabileceğime dair inancım olmadığı gibi, isteğim de yoktu. Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu halden ötürü inancım hâlâ olmasa da hem yaşım hem de son yıllarda yaşadıklarımdan sonra konut sahibi olma arzum hiç olmadığı kadar arttı. Yalan değil, kiranı ödeyebilme kaygısı derin bir kaygı. Ancak bu kaygıya, konut ve barınma krizi ile birlikte “ev sahibi kabusunun” da eklendiğini söylemem lazım.

Benim ev sahibi kabusum bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce başladı. Bir yaz günü telefon çaldı, arayan malum kişiydi. Duymaya aşina olduğunuz cümleleri kurdu o da. Evini satmaya karar vermiş, almak istersem öncelik benimmiş vs. Ancak kiraya zam yapalım ya da evimden çık gibi bir cümle kurmadı. Benim de zaten o aralar derdim başımdan aşkındı, belki evi alan da kiraya vermeye devam eder dedim kendi kendime ve bu konuşmayı düşünmemeye çalıştım. Üç ay boyunca ev sahibimin sesi çıkmadı, ancak sonbaharla birlikte yeniden temasa geçip ne zaman çıkacaksın diye taciz etmeye başladı. “Siz bana çık demediniz, belki alan da kiraya verir” deyince, “İçinde kiracı varken satılmıyor ki” diye çıkıştı. Sonrası ise tam bir kabustu. Annemin kanser tedavisi nedeniyle uzun haftaları hastanede geçirdik. Ev arama şansım olmadığını söylediğimde “Ne yapayım canım annen hastaysa, ben de zor durumdayım, çık evimden” dedi. Hayatımda hiç unutmayacağım bir cümle bu. Yalan yok, hastalığın daha beterini kendisi için diledim o günlerde. Hiçbir mülk sahibi vicdanını bu kadar yitirmemeli diyeceğim ama nelerini gördü bu ülke! Bir yakınımın annesini mülk sahibi sekiz yerinden bıçakladı! Neyse ki kadıncağız hayatta. Köpeği ise aldığı darbelerden dolayı hayata gözlerini yumdu. Dostlarım ben üzülmeyeyim diye bir zaman bana bu vahim olayı duyurmamışlar, sonradan öğrendim. Adaletsizliğin, kuralsızlığın dibi yok bu ülkede!

Benim hikayemde mülk sahibi bana ardı ardına tebligatlar gönderdi, iki dava açtı, üçüncü davayı açmaya hazırlanırken avukatım devreye girdi. Tebligat ve dava dilekçelerinin hiçbirinde evi satacağına dair bir ibare yoktu elbette. Şaşırdık mı, hayır. Ben o dönemde zaten yoğun olarak ev arayışına girişmiştim. Sizinle asıl paylaşmak istediğim de işin bu kısmı zaten. Evlere şenlik bir süreç!

Geçtiğimiz yaz aylarında kiralık konut ilanı bulmak neredeyse olanaksızdı. Her yer satışa çıkmış gibiydi. Var olan nadir kiralık konut ya içinde yaşanılacak gibi değildi ya da ilana çıkmadan el altından kiraya veriliyordu. Oysa, gayrimenkul şirketlerinin söylediğine göre, nisan ayından beri konut satışları da durmuştu, tek konut satmadık diyordu pek çoğu. Ekonomik belirsizlik ve kredi faizlerinin yüksek oluşu nedeniyle ortaya çıkan bu durum karşısında mülk sahipleri, kiraların da yüksek, daha doğrusu fahiş olmasını fırsat bilip yaz sonundan itibaren satılık olan ya da içinden kiracılarını zorla (Yasal ya da yasal olmayan) tahliye ettikleri konutlarını gayrimenkul şirketleri aracılığıyla kiraya vermeye başladılar. İlk başlarda akmasa da damlıyordu, sonra özellikle ekim ayıyla birlikte kiralık konut sayısında ciddi artışlar oldu.

Sayının artması ev kiralayabileceğiniz anlamına gelmiyor tabii. Yaşamayan bilmez. İlla devlet memuru isterim diye tutturanlar, devlet memuru olsanız bile kefilsiz olmaz diyenler, maaşınızın üçte ikisine göz dikip kuruş inmem diyenler, üç kira depozito isteyenler, enflasyon yüzde yüz ben yüzde yirmi beş artış falan tanımam diyenler… En ilginç(!) olanlardan biri de kirayı dövize endeksleyen mülk sahibi idi! Kur korumalı mevduat hesabı olur da kur korumalı kira olmaz mı?! Olur diyor bu mülk sahibi. Bununla kalsa iyi, iki aylık depozitoya ek olarak bir de o gün için 50 bin TL değerinde çek de istiyordu. Bir de kontrat bir yıllık, her yıl yeni girmiş gibi yenileyeceğiz diye buyurdu “yüce mülk sahibi”. Talepleri hukuken geçerli değil demeyin lütfen, onu ben de biliyorum. Ama bu ülkede hukuk olmadığını da çok iyi biliyorum tabii. “Ben böyle bir mülk sahibinin evini zaten kiralamam” deyip kapattım telefonu. Zira, elimden başka bir şey gelmedi.

Daha neler neler. Kredi notuma bakanlar mı ararsınız, internet üzerinden tarama yapıp araştıranları mı? Araştırdıktan sonra son anda cayanları mı? Her model var. Bir de bir dediği bir dediğini tutmayan emlakçılar var. Aman onlardan fersah fersah uzaklaşın, sağınızı solunuzu da kollayın. Bilin ki konut sorununda yapayalnızsınız, devlet yok, kural yok. İnsanın insanın kurdu olduğu böyle bir ortamda sürekli tetikte olmaktan başka çareniz de yok. Bir biçimde başınızı sokacak bir konutunuz varsa çok şanslı olduğunuzu da bilin.

Bu süreçte “Bu dünya düşmanımı bile mülk sahibinin eline düşürmesin” diye de bir söz geliştirdim. Düzenleyici bir devlet yoksa mecburen iş başa düşüyor, “Dünyanın bütün mülksüzleri birleşelim”, aksi takdirde bu mülk sahipleri bize bu dünyayı dar edecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa