Yerel seçimlere giderken muhalefet ve arayışlar
Fotoğraf: DHA
Son genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında, muhalefetin önemli bir kesimini etkileyen moralsizlik ve iç muhasebe süreçlerinin ardından, yaklaşan yerel seçimlerle birlikte göreli bir toparlanmadan söz edebiliriz.
Cumhur İttifakı karşısında Millet İttifakı etrafında kurulan stratejinin sermaye muhalefeti sınırlarını, sağcılığın sağcılıkla dengelenmeye çalışıldığı, hatta sağcılıkta yarışıldığı bir hatta hapsederek geriye ciddi tahribat bıraktığı bir sürecin ardından yerel seçimlere gidiyoruz.
31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesi, muhalefet cephesinde düzen güçleri dışında, bağımsız, demokratik ve halkçı bir belediyecilik anlayışının güç kazanması için çeşitli temaslar yapılıyor.
Son genel seçimlerde çaba gösterilmesine rağmen ortak bir güç birliği inşa edemeyen Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği, hatta daha geniş bir siyasi çerçeveye sahip politik güçler şu ana kadar yerel seçimlere yönelik iki toplantı gerçekleştirdiler. İlk toplantıya 24, ikinci toplantıya ise 14 parti ve siyasi çevre katıldı.
Bu toplantılardaki temel arayış, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, yerel seçim sürecinde, mevcut düzen güçleri dışında, bağımsız, demokratik ve halkçı bir seçenek oluşturmak. Bu toplantılar sonrasında ortak bir çerçeve metin oluşturarak kamuoyu ile paylaşılması da amaçlanıyor.
Hatay Defne’de Halkevleri, TİP, TÖP, Kaldıraç, HEDEP, SMF, EMEP ve SOL Partinin “Defne Biziz, Biz Defne’yiz” sloganıyla düzenlediği yerel yönetim çalıştayı, hazırlıkları öncesinden başlayan ama bu sürecin de parçası olan bir çalışma. Önceki gün başlayan ve dün devam eden çalıştay, rantçı belediyecilik anlayışına karşı sosyalistlerin içinde yer aldığı belediyecilik örnekleri sergilemeyi amaçlıyor. Kent konseylerine göre halkın doğrudan katılımına imkan veren mekanizmalar geliştirmek de bu tartışmanın önemli başlıkları arasında.
Emek ve Özgürlük İttifakı, Sosyalist Güç Birliği ve bunun dışındaki bazı güçlerle birlikte yürüyen toplantıların ardından ortaya konulacak olan iradenin, yerel yönetim çalıştaylarıyla halk içinde örgütlenmesi amaçlanıyor.
Bilindiği gibi HEDEP, Türkiye’nin her yerinde yerel seçimlere kendi adaylarıyla girme eğilimde olduğunu ve bu eğilimin Parti Meclisinde değerlendirileceğini açıkladı. Ancak, HEDEP de yukarıda ifade ettiğimiz toplantılar sürecinin bir parçası olduğu için önümüzdeki süreçte tek tek il ve ilçelere kadar uzanan seçeneklerin konuşulduğu haberler duymamız muhtemeldir.
Önceki seçimlerde, iktidardan alınan büyük kent belediyelerinin korunması ve üzerine yenilerinin ekleneceği formüller geliştirilmesi kuşkusuz önem taşıyor. Ama daha da önemlisi, bu ülkenin halklarını, emekçilerini, şirketleşmiş sermaye belediyeciliğine mahkum etmemek. Son depremde de en hayati ihtiyaçlara ulaşmanın bile bir anda nasıl imkansız hale gelebildiği çok acı biçimde tecrübe edildi.
Ülkede iktidarın uyguladığı ekonomik politikaların bir sonucu olarak derinleşen yoksulluğun fazlasıyla hissedildiği sanayi bölgelerinin, aynı zamanda iktidarın birkaç seçimdir oy kaybettiği yerler olduğu biliniyor. Bu açıdan sadece büyük kentlere ve eldeki belediyelerin korunmasına odaklanmakla yetinmeyen bir strateji geliştirmek önemli. Çiğli, Aliağa, Çorlu, Çerkezköy, Tuzla, Sincan, Gebze gibi önemli sanayi merkezlerinde AKP ve Cumhur İttifakını zayıflatacak stratejiler geliştirmeyi başarabilmek bu açıdan önemlidir.
Yerel seçimlerin yapısı, muhtarlıklardan, belediye meclis üyeliklerine ve belediye başkanlıklarına uzanan zincir içinde muhalefetin birbirini destekleyen ve gözeten bir strateji geliştirmesine imkan veriyor. Rantçı sermaye belediyeciliğine karşı, bağımsız, demokratik ve halkçı bir belediyecilik seçeneğinin güç kazanması için her bölgede halkın doğrudan katılımı ile belirlenecek seçeneklerle güçlü bir alternatif oluşturulabilir. Bu yöndeki enerjik bir çaba ‘tek adam’ yönetiminin, halkın yönetime, siyasete yerellerden başlayarak doğrudan katılımıyla zayıflatılmasının da önünü açabilir.
İsteyince yapıldığını, başarıldığını gösteren örnekler var. Yeter ki, kendini dayatma tutumu yerine halkların, ezilenlerin, emekçilerin talep ve iradeleri esas alınsın.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00