15 Aralık 2023 05:30

Çürüme ve yozlaşma

Fotoğraf: AA

Paylaş

Ülke, ekonomisinin yönetiminden kaynaklanan yaygın bir çürümeyi ve yozlaşmayı birlikte yaşıyor. Yüksek faiz ve enflasyon, dizginlenemeyen döviz kurları, vurgun boyutuna ulaşmış rant ekonomisi, garantili kârlara bağlanmış yatırımlar, bankaların ve şirketlerin olağan sınırları çok aşmış kârları, ülkenin doğasının ve zenginliklerin yağmalanması, döviz gelsin diye mafyalara çıkarılan açık davetiyeler, iktidarın dağıttığı çoklu maaşlar, şirketlere teşvikler, vergi indirimleri ve muafiyetleri vb. bu ekonominin alametifarikaları durumundadır.

Ama bütün bunların toplumsal ve sosyal sonuçları ve ağır bir faturası da var: Büyük ya da küçük neredeyse tüm kentlerin en ücra köşelerine kadar yaygınlaşmış çetecilik, uluslararası uyuşturucu mafyalarının kanlı hesaplaşmalarının görüldüğü bir ülke, vurgunculuk düzeyinde faiz beklentisiyle dolandırılan ünlüler, bazıları kara para aklama mekanizmasının parçası olmuş lüks yaşam sürdüren “fenomenler”, futbol sahalarının ortalarında yumruklanan, tekmelenen hakemler, kadınlara ve çocuklara yönelmiş cinayet, şiddet ve tacizler, çarpıp öldürdüğü emekçiye rağmen ülkeden kaçmasına yardım edilen “dost ülke” yöneticisinin oğlu vb…vb... Kısacası her yanı sarmış olan çürüme ve yozlaşma.

Ama bunlar tablonun sadece bir bölümü. Bu ekonomiyi sürdürmek ancak işçi ve emekçi kitlelerin aşırı sömürüsüyle, bu sömürüyü garanti altına alacak bir şiddet ve baskıyla olanaklı. Ücret artışı için, sendikalaşmak için, sarı sendikadan kurtulup mücadeleci bir sendikaya üye olmak isteyen -son olarak Özak Tekstil- işçilerin önüne dikilen patron, jandarma barikatları, insanca yaşamak için yetecek bir ücret için mücadele eden işçilerin karşısına dikilen patron temsilcisi davranan sendika bürokratları, maaşı açlık sınırının çok altında kalmış emekliler, geleceği çalınmış bir gençlik, her gün bindirilen zamlarla açlığın ve yoksulluğun pençesine itilen geniş halk yığınları üzerindeki baskı ve terör bu tabloyu tamamlayan parçalar olmaktadır.

Gerçek bu iken ülkeyi yönetenlerin hemen her gün yaptıkları açıklamalara bakıldığında çizilen tablo bütünüyle farklıdır: Onlara göre “Ufak tefek sıkıntılar olsa da, ülkenin kanatlanıp uçması an meselesidir, ihracatımız rekorlar kırmaktadır, işsizlik düşmektedir.” Açlığa, yoksulluğa, pahalılığa bir çareleri olmasa da, İHA’lar, SİHA’lar, uçaklar, tanklar, savaş gemileri, tüfek ve toplar vb. gibi “milli ve yerli silahlar” ‘Ülkenin dostlarına gurur, düşmanlarına korku saçmaktadır." Gerçi Ekonomi Bakanı kapı kapı dolaşıp para bulmaya çalışmaktadır, modern silah sistemleri için Almanya’ya, İngiltere’ye, ABD’ye başvurulmaktadır ama bunları hepsi için iktidarın halka anlatacağı ayrı bir hikaye mevcuttur.

Şu günlerde ise asgari ücret tartışılmaktadır. Ülkenin en büyük sendikası Türk-İş yeni asgari ücret için alt sınır olarak açlık sınırını işaret etmekte, bunun altında bir teklif gelirse -14 bin 500 civarında- masadan kalkacaklarını ilan etmektedir! Ülkenin işçi ve emekçileri neredeyse yüzde 75’i asgari ücret düzeyinde bir ücrete mahkum edilmişken, bırakalım yoksulluk sınırına yaklaşmasını, bu asgari ücretin açlık sınırlarında bir düzeyde ilan edilmesine Türk-İş’in bir itirazı olmayacaktır! Bunun anlamı daha işçilerin eline geçmeden asgari ücretin açlık sınırının altına düşeceğidir. Bu örnek de sendika üst yönetimlerindeki çürüme ve yozlaşmayı açıkça göstermektedir.

Ülkenin işçi ve emekçileri, tek adam yönetiminin sanki bir kadermişçesine halka dayattığı bu koşullara mahkum değildir. Ucuz emek cenneti koşullarında yaratılan bu vurgun, soygun düzenini ve onun ürünü olan kokuşmuşluğu, çürümeyi ve yozlaşmayı reddetmek, ekonomiyi işçi ve emekçilerin insanca yaşayabilecekleri koşullarda kökten ve yeniden düzenlemek olanaklıdır. Kendilerine dayatılan koşulları reddeden her işçi ve emekçi eylemi, bu kurtuluş yoluna çıkmak üzere yapılmış bir hazırlıktır. Şimdi bu yolu tutmuş olanların gücü oldukça sınırlıdır. İşçi sınıfı ve emekçi kitleler bilinçlerini ve örgütlülüklerini daha da ilerletebildiklerinde, daha büyük kitleleri harekete geçirebilecekleri koşullar hızla, daha fazla olgunlaşacaktır. Bu yöndeki çabaların yoğunlaşmasına verilecek her destek sömürü ve soygun düzenine vurulmuş bir darbe olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa