24 Aralık 2023 04:02

Yeşilçam’ın Çınarları (2): Mümtaz Ener, Cahit Irgat

Fotoğraf: Wikimedia Commons

PAZAR
Paylaş

Yan rollerde oynayanlar, “karakter oyuncuları” bize film artisti gibi değil de mahalle komşumuz gibi gelirdi. Birçok oyuncuyu sanki kapı komşumuz gibi hissederdik can verdikleri suretlerde. Keşke annemiz, babamız, dedemiz olsalar dedirtecek kadar sahici ve bizdendiler, bize yakındılar.

Mümtaz Ener de oynadığı birçok filmde mahalle komşumuz gibi algıladığımız güçlü oyunculardan, emeğinin karşılığını alamayan Yeşilçam’ın çınarlarındandı.

MÜMTAZ ENER

Mümtaz Ener sadece filmlerde gördüğümüz bir oyuncu değildi; onlarca filmde sesiyle oyunculara değer katmış, senaryolar yazıp yönetmenlik yapmış önemli bir sinemacıydı. Birçok önemli oyuncu Mümtaz Ener’in sesiyle daha da sevilmişti beyaz perdede…

Mümtaz Ener’in de unutulmaz, belleklerde silinmez izler bırakan filmleri, rolleri vardır. Bunlardan en önemlisi sinemamızın ilk göç filmi, Cüneyt Arkın’ın da ilk filmi olan Halit Refiğ’in yönettiği 1964 yapımı “Gurbet Kuşları” ve orada canlandırdığı Tahir Bakırcıoğlu rolüdür. Yine 1968 yapımı Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Köroğlu” filminde oynadığı Köroğlu Ruşen Ali’nin babası, Bolu Beyi’ne kafa tutan Koca Yusuf rolü ve Anadolu insanının ve bir kadının kuraklığın getirdiği zorluklarla, açlıkla mücadelesinin, çilesinin anlatıldığı, Bilge Olgaç’ın yönettiği “Açlık” (1974) filmindeki Abdo rolü sanatçının iz bırakan rollerindendir.

Mümtaz Ener’in yaşam öyküsü 1907 yılında Muğla’da başlar. O yaşlarda tiyatro yapmayı amaçladığından eğitimine İstanbul’da devam etmek ister. Liseyi İstanbul Kadıköy’de bitirdikten sonra Darülbedayi’ye girer. 1923’de İstanbul Opereti’nde “Bülbül” müzikaliyle sahneye çıkar. Raşit Rıza, Sadi Tek ve Muhlis Sabahattin topluluklarıyla çalışır. 15 yıl boyunca Anadolu’da gezginci tiyatrolarda oynar. 1940 yılında İstanbul a döndüğünde sinema yolculuğu da başlar.

Suavi Tedü ve Nevzat Okçugil’in başrolünde olduğu “Yılmaz Ali” (1940) filmiyle sinema oyunculuğuna başlayan Mümtaz Ener, sonrasında sinemaya daha fazla ağırlık verir.

1949 yılında yönetmenliğe başlayan Mümtaz Ener ilk havacılık filmi olan “Kanatlardan Türbe” yi çeker, senaryolar yazar. Beyaz perdede daha çok ailesine kol kanat germeye, çalışan vefalı Anadolu insanını baba amca ağabey, dede rolleriyle başarıyla canlandıran Mümtaz Ener ne yazık ki emeğinin karşılığını alamaz, değeri bilinmez

’70’lerin ikinci yarısından itibaren hem yaş alması hem de sektörde yaşanan değişimler Mümtaz Ener’in sinema yolculuğunu da olumsuz etkiler. Oynadığı önemli büyük roller gittikçe küçük rollere dönüşür. Oynadığı filmlerde bazı yapımcılardan parasını alamayan Mümtaz Ener için zor günler başlar. Ağır hastalık yaşayan eşinin ölümü sonrası Ataköy’de oturdukları evde tek başına yaşayamaz, önce bir otele yerleşir. Otelin parasını ödeyemez hale gelince çaresiz huzurevine yerleşir.

Bir röportajında “Gençler bana bakıp örnek alsınlar. Zor duruma düşme sebebim bazı kan emici yapımcılardır” der. Parasını alamadığı bazı yapımcıları ve kendisini kimsesizliğe mahkum eden rol arkadaşlarını “Yeşilçam’da insanlık yoktur” diye eleştirir, kırgınlığını dile getirir.

Ne yazık ki birçok tiyatro oyununda, 350’nin üstünde filmde oynayan sanatçı yaşamının son yıllarını kimsesiz, parasız acı ve kırgınlık içinde geçirir; 11 Temmuz 1989 yılında huzurevinde yapayalnız veda eder bu vefasız hayata.

CAHİT IRGAT

Oyuncu, şair, romancı; aynı zamanda sol muhalif bir kimlik. Mümtaz Ener’le aynı günlerde aynı filmlerle sinema oyunculuğuna başlayan sanatçının tam adı Cahit Saffet Irgat’tır. ‘Mutlu’ olan soyadını, “Kişi yalan söylememeli, soyadıyla bile” gerekçesiyle Irgat olarak değiştirmiştir.

21 Mart 1916 yılında Lüleburgaz’da doğar. İlkokulu Lüleburgaz’da bitirir. İstanbul Vefa Lisesinden mezun olunca 1929’da İstanbul Muallim Mektebinde kısa bir süre okuyup Edirne Öğretmen Okuluna devam eder fakat son sınıftayken okulu bırakır. O yıllarda da edebiyata ve tiyatroya ilgi duyan Cahit Irgat, okula müfettiş olarak gelen Reşat Nuri Güntekin ve Öğretmeni Heykeltıraş Ratip Âşir’in teşvikleriyle 1935’te Raşit Rıza Tiyatrosunda oyunculuğa başlar. 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuvarına kaydolsa da burada üç yıl okuyup ayrılır ve İstanbul Şehir Tiyatrosuna girer.

Fransız hükümetinden aldığı bursla 1948’de Paris’e gider ve oyunculuğunu geliştirecek çalışmalar yapar. Kendisini şair ve tiyatrocu olarak gören Irgat’ın 1940’tan itibaren sinema oyunculuğu ve dublaj çalışmaları da eklenir sanat çalışmalarına.

Yıllar içinde ödenekli ve özel tiyatrolarda çalışan Cahit Irgat, bir dönem hayat arkadaşlığı yaptığı Cahide Sonku ile “Cahitler Tiyatrosu”nu kurarlar. Cahit Irgat 1945 yılında tanıştığı, 1949’da evlendiği Fecriati Şairi Tahsin Nahit’in kızından sonra ikinci evliliğini İngiliz Edebiyatı Profesörü, Yazar, Çevirmen Fatma Mîna Urgan’la yapar. Bu evlilikten oğulları Mustafa ile kızları Zeynep dünyaya gelir. Çift 1958 yılında boşanır. Cahide Sonku ile evlenen Cahit Irgat’ın bu birlikteliği de ayrılıkla sonuçlanır.

Cahide Sonku’dan ayrılan ve depresyondan kurtulmak için arayış içinde olan Cahit Irgat’a Ömer Lütfi Akad’ın kız kardeşi Neriman Akad merhem olur. 1964 yılında evlenen, çift, ölüm ayırana kadar birbirinden ayrılmaz.

EDEBİYAT ve SİNEMA YOLCULUĞU

Şair olarak adı ilk “Bu Akşam da” şiiriyle 1 Nisan 1935 tarihli Varlık dergisinde Cahid Saffet imzasıyla yer alır.

Varlık dışında edebi çalışmaları ve yazıları birçok yayın organında yer alır. İlk şiirleri arasından yaptığı seçki, “Bu Şehrin Çocukları” başlığıyla 1945’te kitaplaştırılır.

Bunu “Rüzgârlarım Konuşuyor” (1947) ve “Ortalık” (1952) adlı şiir kitapları izler. Bütün şiirlerini, yeni şiirlerle birlikte “Irgatın Türküsü” (1969) adını verdiği kitabında toplar.

Cahit Irgat’ın “Geri Dönemezsin” (1948) adlı bir de romanı da vardır. Anılarını ise Akşam gazetesinde yayımlamış ve bu anılar, ölümünden sonra “Çok Yaşasın Ölüler” (2011) adıyla kitaplaştırılmıştır.

Bu arada içkiyle olan ilişkisini, bağımlılığını da buraya not düşelim. Belki de yaşadığı sıkıntıları, dertleri unutmak için içkiye sığınan Cahit Irgat’ın hayatındaki düzensizlikler ruh dünyasında onarılması zor yaralar açar. Alkol tedavileri görür, Neyzen Tevfik’le de tanıştığı akıl hastanesinde tedavi görür. 1940-1969 yılları arasında 142 filmde oynayan Cahit Irgat uzun süren rahatsızlığı sonucu 5 Haziran 1971’de henüz 55 yaşında aramızdan ayrılır.

Can Yücel’in Cahit Irgat için yazdığı şiirin son iki dizesi şöyledir:

“Cahit zaten azalarak yaşayanlardan değil

Çoğalarak ölenlerdendi”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa