Milliyetçilik ve din ile yönetmek

Yandaş medya ve sosyal medyalarında ordu ve askere hakaret etti gerekçesi ile yere yatırılmış, arkadan kelepçelenmiş insanların fotoğrafları yayımlandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel önceli Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir cenaze töreninde linç edilmek istendi, cenazeye gönderdiği çelenk parçalandı.

Her seçim öncesi benzeri görüntüleri, haberleri görüyoruz.

İktidar ve yandaşları kendileri dışındakileri bu yöntemlerle vatan haini, terörist ilan ediyor ve 7 bin 500 TL ile yaşamaya çalışan, ev kirasını ödeyemeyen ve bu nedenle iktidara kızan milyonları arkasında topluyor.

Din propagandası ve milliyetçi söylemlerle iktidar olma yöntemi 40 yıldır kullanılıyor. Garantili bir yöntem. Biraz yetmişlerin ortasında kırılabildi.

Kılıçdaroğlu da bu kurnazlığa karşı kendisinin de en az rakipleri kadar dindar ve milliyetçi olduğunu kanıtlamaya çalıştı ama başarılı olamadı. Çünkü, bu propagandanın sınırı yok. Sen ben de milliyetçiyim ve dindarım dersen, karşı taraf ben daha milliyetçi ve dindarım diyor. Bu konuda yıllarca iktidar partisinin içinde çalışmış daha sonra ayrılıp farklı parti kurmuş olanlar bile iktidar ile yarışamıyor.

Milliyetçilik ve dindarlık propagandası ile halkı aldatanların ikiyüzlülüğünü, yalanlarını açığa çıkarmak kolay ama bu kez devreye yargı, RTÜK vb. giriyor. Onun için onların gerçek yüzünü ifşa etmek için tek tek çabalar yeterli olmuyor. Bunun topyekün, geniş bir cephe ile yapılması lazım. Ve onların en avantajlı olduğu durumda, onların galip geleceği belli olan bir tartışmaya girmemek lazım. İktidarın propaganda makinesi çok profesyonel çalışıyor. Binlerce kişinin çalıştığı ve maaşlarının devlet tarafından ödendiği bir yalan makinesi kurmuşlar. Yandaş medya ve sosyal medyayı da buradan yönetiyorlar. Bu propaganda makinesine bütün örgütleri bağlı. Propaganda çalışmasının zirvesinde halkın tepkisi diye bindirilmiş kıtalarını cenaze törenlerine, sokaklara gönderiyorlar ve olay çıkarttırıyorlar. Linç girişimlerinde bulunuyorlar.

Açığa çıkan en büyük yolsuzlukları, skandalları, suçları dahi bu yöntemlerle kısa süre içinde gündemden düşürüyorlar. Bir televizyon dizisinde kendilerini rahatsız edecek en küçük bir şey olduğunda ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Bu nedenle, uzun vadeli, geniş bir sürece yayılmış, planlı, birleşik ve kitlesel bir şekilde faşist propagandayı boşa çıkaracak, halka gerçekleri gösterebilecek bir çalışma yapmamız lazım.

Yüz yüze halka gerçekleri anlatmak tabii çok önemli.

Askeri harekatları, savaş politikalarını daha cenazeler gelmeden halka anlatmak lazım. Tarikatların yaptıklarını bir çocuğun istismarından önce, çocuklar yanmadan her gün, her yerde anlatmak lazım.

Milliyetçilik şampiyonlarının asıl dertlerinin ceplerini doldurmak, paralarını yurt dışındaki bankalarda saklamak olduğunu göstermek lazım. Milliyetçilerin en büyük liderinin Londra bankalarında çıkan paraları ve çocuklarının bu parayı bölüşme kavgaları çabuk unutuldu. Dini duyguları istismar eden partilerin ilk büyük liderinin ölümünden sonra yaşanan miras kavgası da. İsrail’e en ağır sözleri söylüyormuş gibi yaparken ticaret gemilerinin vızır vızır işlediği, en büyük tedarikçisinin onlar olduğu da yeterince onlara anlatılamadı.

Siyasetin en önemli unsurlarından biri de bir söze, bir politikaya insanları inandırmak değil mi? Tabii doğrusu, gerçeklerin halka anlatılması ve gerçek çözümlerin halkla tartışılması. Bunu bıkmadan, usanmadan yapmalıyız. Yoksa, faşistler bizi onlarca yıl daha yönetmeye devam eder.