‘Hızır Paşa Operasyonu’nda son aşama
Fotoğraf: Envato
Alevileri bölmek, hiç olmazsa bir bölümünü Diyanet İşleri Başkanlığının himayesine almak AKP’nin sekiz yıllık hayaliydi. Nitekim bu amacına varmak için “Alevi çalıştayları” örgütleyerek, sanki Alevileri dinliyor, onların taleplerini ciddiye alıyor görünerek, çalışmalar yapan AKP Hükümeti, nihayet “ilk amacını” “Çalıştayların ulaştığı sonuç” olarak ilan etmiş bulunuyor.
Bugün sayfalarımızda yer alan haberde ayrıntıları belirtildiği gibi, konuyla ilgili oluşturulan komisyon, cemevlerinin “İnanç ve Erkan Merkezi”, Alevi dedelerinin de “İnanç Önderi” olarak tanımlanması kararı almış. Ayrıca hizmetler için de bir “Alevi vakfı” kurulmasını kararlaştıran komisyon, cemevlerinin, yasal düzenlemeyle Başbakanlığa bağlı bir “genel müdürlük” veya Diyanetişleri Başkanlığına bağlı yeni bir “daire” statüsüne kavuşmasını istiyormuş! Ülke genelindeki cemevlerinin yakıt, kira, elektrik ve su gibi giderleri, bu vakıf tarafından karşılanacakmış! Ayrıca, Çorum Hitit Üniversitesi ve Hacı Bektaşi Veli Araştırma Merkezi tarafından düzenlenecek altı aylık eğitim seminerlerine katılıp “İnanç Önderi Sertifikası” alan dedelere de maaş bağlanacakmış!
Açıkça görüldüğü gibi, AKP’nin, yıllardır bazen açıkça bazen üstü örtülü biçimde sürdürdüğü Alevileri rüşvetle ve bölerek yedekleme girişimi olan “Hızır Paşa operasyonu”nun son aşamasına geldiği görülmektedir.
Bu girişim hamlesinin son aşamasının böyle 12 Haziran seçiminin öncesine getirilmesi de ayrıca AKP’nin amacına ne kadar pervasızca yürüdüğünü de göstermektedir.
Bugün sayfalarımızda yer alan konuyla ilgili haberde de görüldüğü gibi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Fevzi Gümüş ve Alevi Enstitüsü Başkanı Cengiz Güleç, Alevilerin böyle “ahlaksız teklifler”le satın alınma, yedeklenme, “Aleviliğin bozuşturulması”, “Aleviliğin yok edilmesi” diye gördükleri bu girimlere çok sert biçimde karşı çıkıyorlar. Yine biliyoruz ki, son yıllarda hayli genişleyen uyanış içindeki Alevi çevreleri de Aleviliğin devlet himayesine alınmasına karşıdırlar ve bunu her vesileyle ifade ediyorlar.
Sorunun bu “dinsel-inançsal” boyutu elbette herkesten önce Alevileri, bu inancın sahiplerini ilgilendiriyor. Ancak, bu ülkenin demokratlarını, ilericilerini, Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren boyutu da hükümetin laisizme karşı giriştiği saldırıyı Aleviler üstünden yenilemeye girişmesidir. Çünkü; AKP Hükümeti, bu girişimiyle zaten imam hatiplerle, camilere imam atamakla, Diyanet İşleri Başkanlığının bir din kurumu olarak örgütlenmiş olmasıyla laisizmi mezara gömen düzeni daha da içinden çıkılmaz hale getirmek için Aleviliği de Diyanetin himayesine alarak, laisizm talep eden Alevilerin ileri kesimlerini de yedeklemeyi, bölmeyi amaçlamaktadır. Nitekim, Alevilerin bu önemli kesimi yıllardır; “Hayır biz Diyanetin çatısı atına girmek istemiyoruz; Diyanet kapatılsın, onun yaptığı hizmetler devlet hizmeti olmaktan çıkarılsın, devlet, Aleviliğe ve Sünniliğe karşı da aynı uzaklıkta dursun!” demektedirler. Ancak hükümet, Aleviler içinde dini, inancı ticari ve siyasi bir meta haline getiren kimi Alevi çevreleriyle (Hızır Paşalarla) işbirliği içinde Aleviliği de Diyanetin himayesine alarak, laisizm mücadelesine darbe vurmaya çalışmaktadır.
Bir kez daha hatırlatalım ki; laisizm devletin tüm din ve inançları kontrolü altına alıp dini faaliyeti devletin bir faaliyeti olarak örgütlemesi, dinlerle devletin eşit biçimde iç içeliği değildir. Tersine laisizm, devletin din işlerinden tümüyle çekilmesi, din ve mezheplerin devletin içine ellerini sokmalarının önlenmesidir.
AKP Hükümeti bir yandan dinin toplum içindeki etkisini artırmak için devleti daha çok din işlerinin içine sokarken şimdi Aleviliği de devletin himayesine alıp onunla da oynamayı amaçlamaktadır.
Böylece AKP Hükümeti, devletin din ve inanç alanındaki etkinliğini ve görevlerini artırarak, bir yandan Alevileri bölüp yedeklerken öte yandan da laisizm sorununu daha da içinden çıkılmaz hale getirmeyi hesaplamaktadır.
Seçim sathı mailine girildiği bir süreçte, din bezirganlığı, dini, inancı siyasete alet etmek bu değilse nedir?
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00