06 Ocak 2024 04:22

'Futbol sadece futboldur'

Atan Kazanır filminden bir sahne

Atan Kazanır filminden bir sahne

Paylaş

Her parmağında bir marifet; oyuncu, yönetmen ve aynı zamanda senarist olarak onlarca filmde yer alan Taika Waititi, ‘Gerçek yaşamdan ilhamını alan’ yeni filmi “Atan Kazanır” (Next Goal Wins) ‘Kendini iyi hisset’ evrenine götürüyor seyirciyi.

2007 tarihli ilk uzun metrajı “Kartal Köpek Balığına Karşı”nın (Eagle vs. Shark) ardından 2014’de “Aylak Vampirler” (What We Do in the Shadows) ile karşımıza çıktığında kendine has mizahının temel özellikleri ortaya çıkmıştı Taika Waititi’nin. Komedinin kodlarıyla oynamaktan zevk alan yönetmen “Thor: Ragnarok” gibi yapımlara da imza atarak ana akımda iyi işler çıkarabileceğinin gösterdi.

Senaryo Oscar’ı kazandığı “Tavşan Jojo”, Hitler’in komedi malzemesi olarak kullanıldığı için eleştiriler de almıştı ama “Atan Kazanır” riskli sularda dolaşmıyor. American Samoa futbol takımı 2002 Dünya Kupası elemelerinde Avustralya’ya 31-0 yenilerek bir uluslararası maçta ortaya çıkan en farklı skoru yemişti. İşte bu talihsiz takımın başına 2014 Dünya Kupası elemeleri öncesinde ABD’li (Hollanda asıllı) Teknik Direktör Thomas Rongen geldikten sonra tarihlerinde attıkları ilk gol ve ilk galibiyete giden süreci anlatıyor yapım.

EĞLENCELİ BİR ANLATI

Tabii tipik bir Waititi filmi olarak oldukça eğlenceli ve komik birçok yanı var yapımın. Ancak hemen belirtmekte fayda var. Birebir bir anlatı değil filmdeki. Karakterlerin birçoğu gerçek olmasına rağmen kurmaca unsurlarla da bezeli bir futbol hikayesi “Atan Kazanır”. Filmin, tropik bir adanın kendi halindeki halkının iç dinamiklerini göstermedeki mahareti bir yana; futbolun genel ruhuna da uygun bir dil tutturduğunu söylemek gerek. En nihayetinde Amerikan sinemasının anlatısına uygun bazı klişeleri barındırıyor evet. Thomas Rongen (Michael Fassbender) tabii ki bir travma sahibi, karısından ayrılmış olarak resmediliyor. Çünkü bu başarı aynı zamanda ana karakterin kendisinde bir şeyleri de tamir etmesi anlamına gelmeli. Evet finaldeki maçta dramatik yapıyı güçlendirmek için bazı değişiklikler yapılmış.

Yine filme ruhunu veren şeyin Amerikan Samoa Futbol Federasyonu Başkanı Tavita’nın beklentilerinden besleniyor. “Bir gol” diyor film boyunca Tavita. Büyük başarıları değil, takımın uluslararası arenada ilk golünü atmasını istiyor sadece. Öte yandan oyuncuların futbolu ciddiye almayı bırakıp oyun gibi kavradıkları anda takımın ruhu da değişiyor. Yani bu bahiste aslında ‘futbol büyük oranda futbol’ olarak kalıyor.

Yine de bu değişim Rongen’in kendini tamir etmesinin yolunu da açıyor. Ayrıca FIFA Dünya Kupası elemelerinde sahaya çıkan ilk trans birey olan Jaiyah Saelua filmde, endişeleri, gelgitleri, kaygıları, öfkeleri ve cesaretiyle gerçek bir karaktere dönüşüyor.  

“Atan Kazanır”ın sıkıntısı ise futbolu çok Amerikan bir yerden yakalamaya çalışması. Hollywood’un çok sevdiği ‘takım ruhu’ anlatıları için biçilmiş kaftan olsa da, futbolu delice sevmenin uzağındaki bir kültürden çıkan anlatı da biraz mesafeli oluyor haliyle.

En nihayetinde ana akım bir yönetmenin elinde eğlenceli hale getirilmiş bir hikaye anlatıyor “Atan Kazanır”. Yaşananları gerçek zamanlı takip eden. 2014 tarihli ve aynı adlı (Next Goal Wins) bir belgesel olduğunu da not düşelim. Mike Brett ve Steve Jamison’un birlikte çektikleri belgesel de ilham verici kuşkusuz.

İKİ ÖNERİDE BULUNAYIM

Hazır ilham verici futbol hikayelerinden söz açılmışken yakın dönemin dikkat çeken iki yapımına değinmeden bitirmeyelim bu faslı. İlki “Ted Lasso”. 2020-23 arasında üç sezon yayımlanıp sona eren dizi, öfkeli bir kadının kocasının çok sevdiği futbol takımını batırmak için bir Amerikan futbolu hocasını takımın başına geçirmesiyle açılıyordu. Hem kültürler arası mesafeler, hem futbola bakışın yarattığı farklarla beslenen dizi, bir kasabanın futbol takımı etrafında kenetlendiği ama oyunun modern açmazlarına dair hikayelerin de olduğu güçlü bir yapımdı. Futbolun sadece futbol olmadığını anlatıyordu bir bakıma.

Böyle yapımlarda birisi de Türkiye’de Disney +’da izleyebileceğiniz “Welcome to Wrexham” belgeseli. Amerikalı Televizyon Yıldızı Rob McElhenney ve Hollywood Starı Ryan Reynolds, Galler’de dünyanın en eski kulüplerinden birisi olan Wrexham’ı satın alıyorlar. Bir dönem görkemli günler yaşamış olan takım, bu maden kasabasının ekonomik olarak çöküşüyle birlikte en alt lige düşmüştür. İkilinin takıma yatırım yapmaları, kasabayla kurdukları ilişkiler, futbolun özgün dinamiklerinin ortaya çıkışı ikinci sezonu biten belgeselin ana unsurları. Öte yandan kasaba halkının takım ve futbolla kurdukları ilişkinin işin içine paranın girişiyle dönüştüğü haller de geliyor perdeye. Belgesel, futbolun toplum içindeki yeri ve önemini, takımın kendisini aşan anlamlarını göstermesi açısından da güçlü anlar taşıyor… Vaktiniz varsa, ilginizi çekiyorsa bu mevzular izleyin derim.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa