İş yerleri kaynıyor; mevsim kış ama havada ‘işçi baharı’ kokusu var!

Fotoğraf: Onur Yurtsever

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayarak tek adam yönetimin her makamdan sözcüleri ve yandaş medya koro halinde, güftesi Erdoğan’a ait olan “İşçimizi, enflasyona ezdirmedik” şarkısı söyleseler de bu artık işçileri kandırmaya yetmiyor.

Sermaye siyaset erbabı medyası işçilerin yaşadığı hayat pahalılığının yarısını bile karşılamayan ücret ve maaş zamlarını TÜİK enflasyonunu ölçüt olarak gösterip bunun 3-5 puan üstündeki zamları “görülmemiş zamlar” olarak propaganda ediyorlar. Ama artık işçiler bu yalanı yemiyor! Tersine bu “görülmemiş zamlar”ın bir iki ay bile geçmeden yağmur gibi yağan zamlar, artırılan vergiler, harçlar, cezalar tarafından geri alınıyor. Kurulan tezgah, “İktidar kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alıyor” ifadesi bir teşbih olmanın ötesinde yaşanan gerçeğin tam ifadesi olarak işliyor!

Burada önemli olan artık işçilerin, emekçilerin sermaye ve iktidarına artık inanmıyor olmasıdır. Ki; bundan da önemlisi bu “inanmama”nın bir eyleme dönüşmenin işaretlerinin vermeye başlamış olmasıdır.

GENİŞ İŞÇİ YIĞINLARI ‘İŞİN BAŞA DÜŞTÜĞÜNÜ’ FARK EDİYOR

Son aylarda barınma, gıda, eğitim, ulaşım başta olmak üzere bütün başlıca ihtiyaç mallarında fiyatların görülmemiş bir hızla artması TİS’lerde hazırlanan tekliflerin daha TİS imzalanmadan “eskimiş” olması, geçen yılın başında imzalanan kamu işçilerini kapsayan TİS’in “Anlamını yitirmesi” ve “ek zam” taleplerinin gündeme getirilmesi göstermektedir ki işçiler durumu değiştirmek için “İşin başa düştüğünü” fark etmeye başlamışlardır.

Şöyle ki;

  1. Metal TİS’lerinde uyuşmazlık sürmektedir: Metal iş kolunda 150 bin dolayında işçiyi kapsayan patron sendikası MESS’le Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Öz Çelik-İş Sendikaları arasında dört aydır süren görüşmeler “uyuşmazlık”la sonuçlanarak “ara bulucu” safhasına girmiştir. Uzunca bir zamandan beri iş yerlerinde yemekhanede çatal kaşıkla sesli protestolar yapan fabrikaya giriş çıkışta çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalışan işçiler, sendikaları üretimi durdurmaya varacak etkili eylemler yapmaya çağırmaktadırlar.
  2. Kamu işçileri “ek zam” talebiyle harekete geçiyor: Son aylarda arkası kesilmeyen zamlar kamu iş yerlerinde ek zam hareketliliği başlattı. Sivas’taki Türasaş vagon fabrikasında çalışan Demiryol-İş üyesi işçiler, hızla artan enflasyon karışışında “Kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolünün hükmünü yitirdiğini”ne dikkat çekerek “ek zam” talebiyle yemekhanede çatal ve kaşıkları masaya vurarak eylem yaptı. Kara yollarında farklı iş yerlerinde. Devlet Su İşleri’nde çeşitli enerji tesislerinde “ek zam” çağrıları yükselmeye başladı. Türk-İş üyesi Tes-İş ve Sağlık-İş Sendikaları ise Türk-İş ve Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasına (TÜHİS) gönderdikleri dilekçelerle taleplerinin yerine getirilmesini istedi. Türk Harb-İş Genel Başkanı Alaattin Soydan da yaptığı açıklamada, bir eylem programı(*) açıkladı.
  3. Sendikalı-sendikasız, her iş kolundan iş yerlerinde işçiler de ‘zam’ ve ‘ek zam’ talepleri için harekete geçecek: Çeşitli sektörlerden pek çok işletmede sendikalı-sendikasız işçiler de, her yeni yılın başlarında olduğu gibi ocak, şubat aylarında ücretlerinin yeniden belirlenmesi için harekete geçecek. Bunu, son yıllarda pek çok iş yerinde işçilerin şalter indirerek taleplerini gerçekleştirmesinden biliyoruz. Üstelik bu yıl ücretlerin artırılması talebinin çok daha yakıcı olduğu, bu nedenle ücret artışı taleplerinin çok daha yüksek ve çok daha fazla işletmede gerçekleşeceğini söylemek yanlış olmaz.
  4. Halen süren grev ve direnişler var: Kölece çalışma koşullarına karşı üyesi oldukları Öz İplik-İş’ten istifa ederek BİRTEK-SEN’de örgütlenen Urfa’daki Özak Tekstil işçilerinin 40 günü geride bırakan görkemli direnişleri sürüyor. Düzce’deki Pekintaş, Sakarya-Hendek’te Burda Bebek, İzmir’de Agrobay Seracılık,  İstanbul Esenyurt’ta Kromevye fabrikasında da direnişler devam ederken  Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile Sputnik Türkiye Bürosu çalışanlarının 5 aya yaklaşan grevi de sürüyor.   

33 YIL ÖNCESİNİN DERSLERİNİN AKLA GETİRDİĞİ

Yukarda özetlemeye çalıştığımız tablo, aradan geçen 30 yıldan fazla zaman ve o gün ve bugünün özgün koşullarının hayli farklı olduğu dikkate alınsa bile şunu söyleyebiliriz ki AKP’nin 22 yıllık iktidarının sonunda sendikal harekette oluşan bu tablo, “Kış ortasında havada bahar (Bahar Eylemleri) kokusu var”, “Bu kış bir ‘İşçi Baharı’na da bağlanacak” demeyi hak etmektedir.

Bugün oluşmaya başlayan koşullar ister istemez akla;

  • 12 Eylül darbesi ve sonrasında da devam eden ağır baskı döneminin yarattığı koşullarda işçilerin yaşama, çalışma koşullarının olağanüstü ağırlaşması ve işçilerin, sendikal hareketin sorunlarının çok ağırlaştığı koşullarda,
  • Kamu işçilerin TİS görümleriyle özel sektördeki TİS görüşmelerinin dönemdaş hale gelmesi ve uyuşmazlıkla sonuçlandığı,
  • ANAP iktidarının ’89’da yüzde 40’lık ücret talebini “Bu talebi kabul edersek batarız” dedikten sonra ’91’de yüzde 240’a varan zamma imza atmak zorunda kalmasını akla getirmektedir.

İşçi sınıfını tarihine “Bahar Eylemleri” dönemi olarak geçen bu iki yıl (1989-1991), Türkiye’de işçi sınıfı ile sermaye ve hükümetinin karşı karşıya gelerek işçilerin bir yanıyla sendika bürokrasisine geri adım attırdığı ve mücadeleci sendikacıların mevzilerinin güçlendiği bir dönem olmuştu!   

"İŞÇİLER NE YAPMALI" SORUSUNU BİR KAMU İŞÇİSİ YANITLIYOR!

Ankara’dan gazetemize kamu işçilerinin talepleri ve tepkilerini değerlendirdiği mektupta, “Kamu işçileri ne yapmalı?​” sorusunu sorarak şunları yazıyor: “Harb-İş Sendikasının ve üyelerinin kararlı tutumu ve eylemi tüm kamu işçileri için örnek teşkil etmeye başlamıştır…Şimdi ayrışmanın değil birleşmenin vaktidir. Harb-İş Sendikasının almış olduğu eylem takviminin iş kolu fark etmeksizin uygulanması için sendikalarımızı eylem kararı almaya zorlamalıyız. İş durdurma, iş bırakma, kent meydanlarında kitlesel basın açıklamaları ve Ankara’da tüm sendikaların bir arada kitlesel miting yapmaktan başka çaremiz yoktur…Biz kamu işçileri, şimdi tam zamanı olan genel grev genel direniş çağrısını haykırmalıyız!”

Elbette ki Harb-İş’in aldığı kararlar sadece Harb-İş üyeleri için değil diğer sektörlerdeki işçilere de bir çağrıyı içiriyor olması bakımından önemlidir. Ama şu da bir gerçek ki böyle geniş yığınları ilgilendiren bir mücadeleden söz ediyorsak; yemekhanede çatal kaşık protestolarından mitinglere, iş yavaşlatmalardan genel grevlere hiçbir eylemi küçümsemeden ya da dışlamadan geniş yığınların mücadeleye çekilmesinin örgütlenmesidir. Bu konuda “Bahar Eylemleri” ve “1998 ve 2015 Metal direnişleri” son derece öğretici dersler sunmuştur. Özellikle de Bahar Eylemleri, bıyık kesmeden meydanları dolduran mitinglere, iş yavaşlatmalardan genel greve kadar sınıfı birleştiren bir eylem çeşitliği sunmuştur.

Şimdi tam da bu eylem çeşitliğini önemini fark ederek, sınıf partisinden ileri işçilere, mücadeleci sendikacılardan merkezi ve yerel emek güçlerine düşen sorumluluk  ve inisiyatif alan bir tutumla mücadeleyi örgütlemek için seferber olma zamanıdır!

(*) Harb-İş’in eylem programı; 8 Ocak’ta şube yöneticileri Ankara’ya yürüyecek. 15 Ocak’ta iş yerini geç terk etme, 17 ocakta yemek yememe eylemi yapılacak. 18 Ocak’ta kent meydanlarında yapılacak açıklamalardan sonra 24 Ocak’ta ‘Büyük Ankara Mitingi’ düzenlenecek” biçiminde gerçekleştirilecek.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et