Divan mı mahkeme mi?

Fotoğraf: Khalil Alkahlut/AA
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine yaptığı başvuru pek çok insanın kafasını karıştırdı. Kafaları karıştıran da maalesef gazeteciler. Haberlerde bazı gazeteciler Lahey Adalet Divanı, bazı gazeteciler Uluslararası Adalet Divanı, bazıları ise Uluslararası Ceza Mahkemesi diye tanımlıyor başvurulan mahkemeyi. Oysa Uluslararası Adalet Divanı ile Uluslararası Ceza mahkemesi farklı mahkemeler. Evet ikisi de Lahey’de bulunuyor ama Lahey’de bulunan her mahkemenin ismi aynı değil.
Uluslararası Adalet Divanı devletler arasındaki çelişki ve çatışmaları çözüyor. Buraya sadece devletler başvuru yapabiliyor. Soykırım ve savaş suçları konusunda da karar verebiliyor. İsrail bu mahkemeyi tanıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi ise bireylerin de başvurabildiği bir uluslararası mahkeme. İç hukukta sonuç alamayan kişiler bu mahkemeye başvurabiliyor, davayı savcı açıyor. Yine soykırım, savaş suçları, işkence vb. suçlar hakkında karar verebiliyor. ABD, Rusya ve İsrail gibi bazı devletler bu mahkemenin yetkisini tanımıyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti Uluslararası Adalet Divanına başvuru yaptı. Bu başvuruyu çok sayıda Filistinlinin kendilerine başvurusu üzerine bir çeşit vekaleten yaptığını açıkladı. Öncelikli talebi ise İsrail’in saldırılarını durdurması yönünde bir karar verilmesi. Yani, bir iç hukukta tedbir talebi ya da yürütmenin durdurulması talebi gibi bir şey. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Güvenlik Konseyine benzer bir taleple başvurmuş ama ABD ve müttefiklerinin vetosu ile buradan bir karar çıkmamıştı.
Uluslararası Adalet Divanında duruşma 10 Ocak günü başlayacak. Tabii, önce usul tartışmaları yapılacak. İsrail avukatlarını göndereceğini açıkladı. İsrailli avukatlar ilk önce muhtemelen Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başvuru yetkisi olmadığını, Gazze’de olanların savaş değil terörizmle mücadele olduğunu, ilk saldırının terör örgütü Hamas’tan geldiğini ve İsrail’in kendini savunduğunu söyleyecekler; soykırım yapmadıklarını İsrail’in egemenlik alanlarında Filistinlilerin yaşadığını, bunların günlük hayatlarına devam ettiklerini, Batı Şeria’da da birkaç küçük çatışma dışında bir olay olmadığını ve Filistinlilere saldırmadıklarını anlatarak davanın usulen reddedilmesini isteyecekler. Güney Afrika Cumhuriyeti avukatları ise ölen Filistinlilerin sayısı, silahsız insanların, yaşlı, kadın ve çocukların da öldürüldüğü ve sayılarını belirterek; İsrail’in okul, hastane gibi binaları da bombaladığını, elektrik, gaz, su şebekelerini keserek ve yiyecek tedarikini önleyerek insanları açlığa, hastalığa maruz bıraktıklarını vurgulayarak öncelikle ateşkes, çatışmaların durdurulması konusunda bir karar verilmesini isteyecek.
Adalet Divanı 10-11 Ocak’ ta bir tedbir kararı verir mi? Konunun uzmanı yorumcular bu konuda ümitsiz görünüyor. Bir karar verse de bu kararın yaptırım gücü yok. BM Güvenlik Konseyi böyle bir karar üzerine müdahale eder ve yaptırım kararı almazsa, barış gücü gönderme gibi yollara gitmezse Divan’ın tedbir kararı tek başına İsrail’i durdurmaya yeterli olmaz.
10-11 Ocak tarihlerinde dünyanın her yerinde İsrail aleyhine büyük kitlesel gösterilerin yapılması, Vietnam Savaşı’ndaki gibi Russel Mahkemesi benzeri etkili kişilerin ortak çağrıları olsa, İsrail’e karşı gibi görünen devletler siyasi ve ekonomik ilişkileri üzerinden baskı ya da tehditleri denese, uluslararası bir ambargo konuşulsa durum belki farklılaşır.
Dileriz Divan bizi şaşırtır. En azından uzak bir tarihe duruşma günü vermeden önce İsrail aleyhine birkaç söz eder.
Evrensel'i Takip Et