14 Ocak 2024 04:55

Tüm emek güçleri için ‘haydi mücadeleye’ dönemi!

Fotoğraf: Onur Yurtsever

Paylaş

150 bin işçiyi kapsayan, patron sendikası MESS ile Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Öz Çelik-İş sendikaları arasında süren TİS görüşmeleri 22 Kasım günü uyuşmazlık zaptı tutularak sürecin “Ara buluculuk” aşamasına geçildi. “Ara  buluculuk” sürecinde de bir uzlaşma sağlanamamasının arkasından iş kolunda grev aşamasına gelindi.

Ara buluculuğun “Uzlaşılamadı” raporunun taraflara ulaşılamamasının arkasından 10 Ocak günü Türk Metal Sendikası grev kararı alırken, 11 Ocak günü de Birleşik Metal Sendikası grev kararı aldı.

Türk Metal Sendikası grev kararı aldı ama “Grev şu zaman başlayacak şöyle bir yol izleyeceğiz” diye bir açıklama yapmadı. Ama grev kararının ertesi günü, Türk Metal’in aldığı karar doğrultusunda MESS sözleşmesi kapsamına giren, Ford Otosan, Renault, Arçelik başta olmak üzere bütün fabrikalarda vardiya giriş çıkışlarında protesto eylemleri yapıldı.

Birleşik Metal-İş Sendikası ise ilk olarak 19, 23 ve 24 Ocak günlerinde başlayacak grevlerin ilerleyen günlerde 12 bin işçiyi bulacağını belirtti.

Elite World Otelde gerçekleştirilen basın toplantısında Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, “İktidar ve yanındaki MESS yetkililerini de uyarıyorum. Sakın ola grev yasaklarından medet ummayın. Metal işçileri, her şart ve koşul altında grev hakkına sahip çıkacak ve bunu uygulamadan bir an olsun geri durmayacaktır” diye konuştu.

Türk Metal Sendikası tarafından yapılan açıklamada, bugüne kadar yapılan uyarı eylemlerinden sonuç alınmadığına dikkat çekildikten sonra MESS’in bundan sonra da uyarmaya devam edileceğini ama, “Sonuç alınamaması halinde, üretimden gelen gücümüzü kullanmak da dahil olmak üzere eylemlerimiz devam edecektir” denildi.

GREV KARARI SONRASINDA METAL İŞÇİLERİNDEN ÇOK ÖNEMLİ ÇAĞRI!

Türk Metal bir önceki sözleşme döneminde de uygulama tarihini açıklamadan “grev kararı” aldığını duyurmuş, grev başlamadan sözleşmeye imza atmıştı. İşçiler Türk Metal’in bu tutumunu hatırlatarak aynı oyunu oynanabileceği konusunda endişelerini ifade ediyorlar ama bu sefer oyuna gelmeyeceklerini de söylüyorlar.

Nitekim Muhabirimiz İzel Gözde Meydan, TOFAŞ ve Renault işçileriyle görüşerek hazırladığı ve dün gazetemizde yer alan “Metal işçileri: Grev hazırlıkları acilen başlamalı” haberine göre bir TOFAŞ işçisi, “Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaklanmasına rağmen Bekaert ve Schnieder işçilerinin grevi sürdürdüklerini” hatırlattıktan sonra şunları söylüyor: “Eğer yasaklanırsa Türk Metal’in buna sığınacağını düşünüyoruz. Geçmiş deneyimler bize gösteriyor ki patrona rağmen de devlete rağmen de sendikacılara rağmen de biz birleştiğimizde önümüzde duracak bir şey yok… Acilen grev günü ilan edilmeli ve grev hazırlıkları başlamalı!”

İş kolundaki üç sendikanın örgütlü oluğu bazı iş yerlerinde çalışan bir grup metal işçisi tüm metal işçilerini;

  • “Tüm fabrikalarda grev komiteleri kurulmalı grev hazırlıklarına hızlıca başlanmalı.
  • Yoksulluk sınırının üstünde insanca yaşanacak bir ücret istiyoruz.
  • Toplu sözleşme işçilerin onayı olmadan imzalanmasın.
  • Vergi dilimi yüzde 15’te sabitlensin üzeri işverenlerce ödensin!” talepleriyle mücadeleye çağırdı.  

KAMU İŞ YERLERİNDE DE CİDDİ BİR HAREKETLİLİK VAR

Hareketli olan sadece metal işçileri değil. Kamu iş yerlerinde son haftalarda açıkça bir “ek zam” hareketliliği başladı.

Türk-İş’e bağlı Harb-İş ve Demiryol-İş’in örgütlü olduğu iş yerlerinde işçiler sokağa çıkıp yaptıkları yürüyüşler sonrasında basın açıklamaları yapmaya başladı.

8 Ocak’ta Harb-İş’in tüm şube yöneticileri Ankara’ya yürüdü. 10 Ocak’ta Ankara’daki Harb-İş Genel Merkezi önünde bir açıklama yapıldı. 15 Ocak’ta iş yerini geç terk etme, 17 ocakta yemek yememe eylemi yapılacak. 18 Ocak’ta kent meydanlarında yapılacak açıklamalardan sonra 24 Ocak’ta “Büyük Ankara Mitingi” düzenlenecek!

Demiryol-İş’in örgütlü olduğu Türasaş’ta (Sivas, Eskişehir, Sakarya fabrikaları) işçiler yemekhanelerde masalara çatal kaşık vurma eylemleri yapıyor. İşçiler sosyal medyada paylaştıkları videolarla ek zam talep ediyor.

Kamu çerçeve protokolü sonrası iş yerleriyle yapılan kimi toplu sözleşmelerin aynı işi yapan işçiler arasında derin ücret farklarının doğduğu ve ücret farkı yarattığını bunun düzeltilmesi için Tes-İş, Sağlık-İş ve Demiryol-İş, hem Türk-İş’e hem de Türk Ağır Sanayii  ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasına (TÜHİS) başvurarak taleplerinin yerine getirilmesini istedi.

Öte yandan Türk-İş, 9 Ocak günü, X’te, “Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın” talebiyle bir etkinlik düzenledi.

Etkili olur mu? X’te kalan bir etkinlik olursa sadece “etkinlik” olarak kalır. Ama bu etkinlik işçilerin ve emekçilerin en önemli taleplerinden birisi olarak ele alınırsa (DİSK bu talebi epeyce bir zamandan beri çeşitli etkinliklerle gündeme getiriyor) enflasyona karşı mücadelede her sektörden işçileri ve ücret ve maaşla çalışan bütün emekçileri birleştirecek bir talep olur. Aksi halde bu talep X’te Türk-İş’in hoş bir sedası olarak kalır!

YIĞIN MÜCADELESİNİN ÖĞRETTİKLERİNİ DEĞERLENDİRMEK İÇİN GİRİŞİMLER YAPILMASI

Bir iş yerinde bir ya da birkaç talep etrafında işçilerin birliğini sağlamak elbette nispeten daha kolaydır. Ama süreç bir iş kolundan birçok iş yerinde çalışan işçileri, dahası ayrı konfederasyona üye işçileri, hatta sendikasız işçileri de kapsıyorsa yığınları birleştirmek pek çok güçlükle de mücadele etmeyi gerektirir.

İçinden geçilen süreç, TİS’de uzlaşma sağlanamadığı için grev aşamasına gelen 150 bin dolayında metal işçisi ve ek zam başta olmak üzere bazı talepleriyle harekete geçen farklı sendikalardaki kamu işçilerinin ortak mücadelesini, harekete geçen kamu işçilerini kapsıyor. Belki önümüzdeki haftalarda bazı sendikalı ya da sendikasız işyerindeki içiler de “zam” ve “ek zam” talepleriyle harekete geçecek.

Dolayısıyla bugün farklı sendikalara üye kendi talepleriyle harekete geçecek işçilerin arasında sınıf dayanışmasını örgütlemek, ortak talepler etrafında ortak mücadele örgütlenirken farklı talepler için mücadelelerde sınıf dayanışmasını organize etmek önemli olmaktadır.

Bunun için ise;

  1. Her iş yerinde, her işçi havzasında, taleplerin işçiler arasında tartışılarak mümkün en ileri talepler etrafında birliğin sağlanmasının ilk şartı olarak ortaya çıkmaktadır.
  2. İş yerlerindeki ileri işçiler ve mücadeleci sendikaların inisiyatif alarak mücadelenin önüne düşmesini teşvik etmek, bunun için işyerinde mücadele komitelerinin (grevler için grev komitesi) kurulması,
  3. Sanayi havzalarında, ilçelerde illerde sendikal (ya da emek) platformlarının oluşturulması, var olanların yeni ihtiyaçlara göre yenilenmesi,
  4. Yerel emek güçleriyle mücadele eden işçilerin dayanışasının sağlanması, yerel imkanların mücadelenin ilerletilmesi için kullanılmasının sağlanması için girişimlerin yapılması yığın mücadelesinin önemli dersleri olarak öne çıkmaktadır.

İleri işçiler, mücadeleci sendikacılar, sınıf partisi ve tüm emek güçleri için “Haydi mücadeleye” dönemi!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa