17 Ocak 2024

Bedene, ülkeye, aydınlanmaya biraz daha ışık

Fotoğraf: Pixabay

Özgürlüğünden mahrum bırakılmış olanlar başta olmak üzere, insanı hasta edecek şekilde tasarlanmış her seçeneksiz mekan “cezaevi”dir.

Sonuçları bir hastalığa, acıya evrilebilecek her yönetsel ve mekansal uygulama günümüzde işkence ve kötü muamele olarak kabul görmektedir.

Nesillerdir ilkokul müfredatlarında “Güneş giremeyen eve doktor girer” diye belletilen bir ülkede, insan sağlığı için gerekli minimum güneşe ulaşım engeli taammüden ‘kötücül’ bir uygulamadır. İster adı cezaevi olsun ister kapalı psikiyatri kliniği ya da yaşlı bakımevi…

Güneş ışınları D vitamini üzerinden salt kemik dokunun güçlenmesini sağlayarak kemik kırıklarını engellemez. Aynı zamanda ‘mutluluk hormonu’ olarak bilinen serotonin salınımını artırarak olası depresyonu da önler ya da sınırlar.

Güneşe maruziyetin tasarlanarak engellenmesi, yaratacağı tahribat ve hastalıklar bağlamında, beden ve ruhların işkence ve kötü muamele için araçsallaştırılmasıdır.

Copla, kalasla kırılmış bir kemiğin vereceği ıstırapla, güneşe ulaşım engeli sonrası osteoporoz yani kemik erimesine bağlı orta/uzun vadede kemik kırıklarının vereceği acı arasında kim ağrı hiyerarşisi kurabilir ki! Zamana ötelenmiş bir acı, onun işkence ve kötü muamele olarak tanımlanmasını perdeleyemez.

Hücre cezaları işte bu yüzden işkence ve kötü muamele olarak tanımlanmakta. Bu tespit kişisel bir çıkarım olmayıp Birleşmiş Milletler Mandela Kuralları ile yine BM İstanbul Protokolü’ne (İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele ve Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi için El Kılavuzu) bakılması yeterli.

BM Mandela Kuralları ile belli bir süre üzerinde ya da kesintisiz hücre cezası işkence ve kötü muamele olarak tanımlandıktan sonra ilk uygulayan yerler arasında ABD’de New York eyaleti yer aldı. 2021’de 22 yaş altı ve engellilere hücre cezası yasaklandı.

Bizde durum malumunuz. Oysa Avrupa’da nüfusa oranla en fazla tutuklu ve hükümlü olan ülkeyiz. Daha geçen yıl 340 bini aşmıştı. Halen 81 vilayet arasında yaklaşık yirmi şehirden daha kalabalık bir cezaevi gerçeğimiz var.

Goethe, ölüm döşeğinde “ışık, biraz daha ışık” demişti. Şimdi ülkemiz için, aydınlanma için, demokrasi ve insan hakları için “ışık, biraz daha ışık”…

Sağlıcakla kalın…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et