Milei'in birinci ayı
Javier Milei | Fotoğraf: Halil Sağırkaya/AA
Arjantin’de seçimlerin ardından başkanlık koltuğuna oturan aşırı sağcı ve liberteryen Javier Milei görevindeki ilk ayı doldurdu. Göreve gelir gelmez ilan ettiği acil ve gerekli kararname (DNU) ile daha önce görülmemiş bir büyüklükte, 366 farklı maddede ekonomiyi ilgilendiren kanun ve yönetmeliklerde değişiklik ilan eden Milei aynı zamanda daha önceki dönemden kalan fiyat kontrolleri gibi uygulamaları yürürlükten kaldırdı. Bununla birlikte iş kanunu, emeklilik, gösteri ve yürüyüş, yasamanın yetkilerine yürütme tarafından geçici bir süre için el konulması gibi konuları içeren bir torba yasa da kongreye yollanmış bulunuyor. Ancak Milei, yeni ve beklenmedik bir politik figür olduğundan ve partisinin kongrede temsil gücü az bulunduğundan Eski Başkan Mauricio Macri’nin başını çektiği bir sağ koalisyona muhtaç durumda. Dolayısıyla da bu kanun ve kararnamelerin bir kısmının değişmesi veya kongreden geçmeme ihtimali çok yüksek.
Milei her ne kadar faşist, öngörülemez ve deli olarak tanımlansa da ekonomik programı aslında IMF’nin ve uluslararası finansal çevrelerin tam olarak hayalinde yatan bir stratejiye dayanıyor; kamu harcamalarının kısılarak bütçe fazlası verilmesi, merkez bankasının rezervlerinin güçlendirilmesi ve dış ticaret fazlası ile döviz girişinin sağlanması. Ancak kısa vadede bu üç hedefin nasıl gerçekleştirileceği çok açık değil. Bununla birlikte Peronist iktidar döneminden kalan bazı sosyal koruma ve ekonomik önlemlerin kaldırılmasının ise ciddi sonuçları oldu. Milei serbest piyasanın kutsallığına, rekabet ve yatırımcının üstünlüğüne gerçekten inandığı için serbest piyasa koşullarının tam anlamı ile tesis edilmesi yönünde kararlı. Bu bağlamda Milei birden farklı dolar kurunun ortadan kalkması ve resmi kurun piyasa kuruna yaklaşması için işe büyük bir devalüasyon ile başladı. Devalüasyon ilk aşamada resmi kur ile piyasa kuru arasındaki farkı kapatmış gibi gözükse de ilerleyen haftalarda doların hızla değer kazanması ile bu fark yine yüzde 50’nin üzerine çıkmış durumda. Katar ve Suudi Arabistan’dan geleceği söylenen 15 milyar dolar halen gelmemişken IMF’den gelecek olan para ise zaten IMF’ye yapılacak geri ödemelere gidecek. Bu açıdan devalüasyon arzu edilen sonucu vermemiş görünüyor.
Devalüasyon ile birlikte ise özellikle yakıt ve enerji fiyatları çok hızlı bir biçimde artış gösterdi. Diğer bir yandan ise süpermarketlerin ürün fiyatlarını aylık yüzde 5’ten fazla artıramaması ve temel gıda maddeleri üreten şirketlerin bu ürünlerin ihracatına konulan sınırlar da kaldırıldı. Dolayısıyla et, süt ve sebze meyve gibi temel gıda maddelerinin fiyatları aralık ayında çok hızlı bir biçimde artış gösterdi. Bazı ürünlerde yüzde yüz artışlar gerçekleşti. Enerji Kanunu’ndaki serbestleşme ile birlikte kışın başladığı nisana kadar gaz fiyatlarında yüzde 700’e yakın fiyat artışı yaşanabileceği belirtiliyor. 15 yaş altı nüfusun her 10’undan 6’sının yoksulluk sınırında yaşadığı ülkede, kitlelerin temel gıda tüketimi hızlı bir biçimde daralıyor. Bunun en önemli kanıtı ise aralık ayında astronomik olarak artan fiyatlar sebebiyle süpermarketlerdeki satış oranlarının yüzde 20 oranında düşmesi.
Hiç şüphesiz kemer sıkma politikalarının halkın en yoksul kesimlerini, işçi ve ücretlileri daha da yoksullaştırarak başarılı olduğu yeni ortaya çıkmış bir sürpriz değil. Ancak Milei’in ilk aylarında yaşattığı deneyim orta sınıfların ve iç pazara yönelik sermaye gruplarının da bu kemer sıkma politikalarından büyük oranda zarar göreceği izlenimi veriyor. Demokratik koşullarda seçilmiş bir başkanın Davos zirvesindeki konuşması ülkenin lityum kaynaklarına uydu özelleştirmelerine göz dikmiş olan Elon Musk tarafından bile takdir edilmiş olsa da ilk defa göreve gelmesinden bu kadar kısa bir süre sonra bir başkana karşı ülkede genel grev ve eylem hazırlığı yapılıyor. Milei’nin desteğini aldığı, Arjantin’in klasik ordu, kilise ve sermaye gruplarının asıl temsilcisi olan Victoria Villaruel’in ise Milei’ye karşı bir komplo kurduğu çoktan tartışılmaya başlandı. Bazı çevrelere göre Milei, aynı bir önceki Başkan Alberto Fernandez’in depresyona girmesine benzer bir biçimde, psikolojik olarak bu süreci sürdüremeyecek ve bir noktada başkanlığı bırakacak. İşte o zaman Milei’in açıktan söylediği ama yapmaya muktedir olmadığı toplumsal muhalefetin önünün kesilmesi, sendikaların, üniversitelerin, taban örgütlenmelerinin dağıtılması fikri somut bir gerçekliğe dönüşebilir. Bununla birlikte ülkenin ekonomik sıkıntılarına tam ve kontrolsüz serbest piyasa koşullarının sağlanmasının mucizevi bir biçimde çözüm sağlaması efsanesinin de çok kısa bir zamanda dağılacağını tahmin etmek güç değil.
- İkinci Trump dönemi ve Latin Amerika 18 Kasım 2024 04:20
- Bolivya: Morales, Arce’ye karşı 04 Kasım 2024 04:21
- Venezuela’da iktidar içi yeniden yapılanma 21 Ekim 2024 04:08
- Meksika'da feminist dönem 07 Ekim 2024 04:28
- Fujimori’nin mirası 23 Eylül 2024 04:15
- Kolombiya’da oligarşinin müdahalesi 09 Eylül 2024 04:21
- Meksika'da yargı reformu tartışmaları 26 Ağustos 2024 04:11
- Venezuela'da seçim sonrası durum 12 Ağustos 2024 04:30
- Çanlar Maduro için mi çalıyor? 27 Temmuz 2024 04:01
- Trump’a suikast, küresel sağa gaz 22 Temmuz 2024 04:50
- Aşırı sağın Brezilya çıkarması 08 Temmuz 2024 04:13
- Bolivya'da ne oldu? 28 Haziran 2024 04:24