Meydan Okuyorum

Fotoğraf: Can Erok/DHA

İçinde yaşadığım güney kentini bile soğutan bir ocak ayı sonu. Penceremden Bey Dağları’nın tepesindeki karları seyrediyorum. İnsanın sıcak odasından karları seyrediyor olması güzel bir şey de. Bunu bir de soğuk kış günlerinde yollarda koşuşturan emekçilere sormalı. Nâzım Hikmet de kışı pek sevmezmiş. Ben de öyle. Oldum olası kış aylarından pek keyif almam. Bunda herhalde Sivas’ta geçirdiğim iki kış mevsiminin de etkisi olsa gerek. Diyeceğim, şimdilerde iklim değişikliği nedeniyle kışın ne zaman başlayıp ne zaman biteceğini bilebilmek de pek mümkün değil. O eski kışların da yerinde yeller esiyor. Günümüzde artık mevsimlerin ne getireceğini de bilmek giderek zorlaşıyor.

Kış günlerinin en güzel tarafı eğer sığınacağınız sıcak bir odanız ve kitaplarınız varsa, sıcak bir şeyler içip, okuyarak, yazarak, müzik dinleyerek zamanınızı zenginleştirmek. Ben de öyle yapıyorum.

Ne var ki internetten haber izlemeye kalktığım zaman ülkemde yaşanan garabetin her gün biraz daha arttığını görmek doğrusu insanın tadını kaçırıyor. Dünyanın çeşitli bölgelerinde çatışmalar devam ederken insanlar kendi topraklarından sürgün edilip, göçe zorlanırken, insanın insana yaptığı kıyımlar aralıksız sürerken ne yazık ki toplumda tuzu kuru olanların bütün acımasız gelişmelere gözleri kapalı. Örneğin kendi ülkemde de gazeteciliği magazin dedikodularıyla karıştırıp okura sunan, gazeteciliğin oluşması da bir hayli üzücü. Kendisine gazeteci kimliğini yakıştıran birilerinin, bilgilenmesi gereken halkı uyutmaya çalışması, aldatması doğrusu gücüme gidiyor. Susan Sontag’ın “Başkalarının Acısına Bakmak” tam da bugünleri anımsatır bana. Ülkem insanlarının pek çoğu da başkalarının acısını görmezden gelmekte, başkalarının acısını dile getirmekte son derece duyarsız. Filistin’de bir katliam yaşanıyor. ABD İsrail’i almış yedeğine. Ortadoğu’yu “kim bilir kaçıncı kez” yeniden, yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Filistin’e her gün ölüm yağdırıyor İsrail güçleri. Ve kimsenin umurunda değil bu coğrafyada olan bitenler. Bizde ise zaten gazetecilik yapılmadığı için sosyal medyada mahalle dedikodularına edebiyatı da karıştırmaktan geri durmuyoruz. Diyebilirsiniz ki “İyi ama halkımız da bunu istiyor.” “Bu tür haberlerin reytingi çok”. Ben de size diyebilirim ki evrensel gazetecilik ilkelerinin en önemli ilkesi, gazetecinin sorumluluğudur. Gazetecilik halkları doğru haberlerle bilgilendirmek, halkın haber alma hakkına saygı göstermektir. Belediye seçimleri yaklaştıkça yalan dolan üzerine haberlerden gına geldi insanlara. Her zamanki tutarsız vaatler havalarda uçuşuyor.

Öte yandan emek insanlarının ücretleriyle uğraşan ne iktidardan ne de muhalefetten olumlu bir davranış sergilenmiyor. Günümüz iktidarı da muhalefeti de sadece sermayenin daha çok nasıl palazlanacağına yönelik projeler üretmekle meşguller. Öyle ya seçimlerde de en büyük dayanakları hep sermaye olmadı mı?

Mahmut Derviş, Filistin’in uluslararası alanda da tanınan ünlü bir şairi. Şiirlerinin çoğunda Filistin’in onulmaz yaralarından söz açar. Bu yazıyı da Mahmut Derviş’in bir şiiriyle sonlayalım. “Meydan Okuyorum”

Bağlayın beni kıskıvrak.
Yasak edin bana kitap okumayı.
Cigara içmeyi yasak edin.
Tıkayın ağzımı kumla.

Şiir kandır,
şiir gözyaşı,
yazılır tırnaklarla,
yazılır gözlerle,
yazılır bıçaklarla.
Ben şiiri haykıracağım
zindanlarda,
ben şiiri
kamçı altında,
zincir altında
kan ter içinde,
ben şiiri.

Savaş türküleri şakır
bir milyon kuş
gönlümün dallarında.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Diplomaya da kayyım!

Diplomaya da kayyım!

Bir süredir operasyonlar, tutuklamalar, kayyım atamalarıyla siyaset alanını zorla daraltan iktidarın, bir ‘hayali’ daha gerçekleşti. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması beklenen Ekrem İmamoğlu’nun diploması, iktidara yakın gazetecilerin günlerdir anons ettiği gibi, üniversite yönetimi marifetiyle iptal edildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
19 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et