Korku ikliminin öteki yüzü
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası YouTube kanalında yayımlanan "Enflasyon Raporu 2023-IV Bilgilendirme Toplantısı" başlıklı canlı yayından ekran görüntüsü alınmıştır
Merkez Bankası (MB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, 7 ay 23 gün sonra görevden ayrıldı. Erkan yaptığı açıklamada; ‘itibar suikastı’na uğradığını belirtip, “Bu süreçten ailem ve dahası henüz bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladımın daha fazla etkilenmemesi için, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum” dedi. Çok kısa bir süre önce “Akla ziyan dedikodularla ekonomimizde binbir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar başlatıyorlar” sözleriyle Erkan’a sahip çıkan Erdoğan, hızla MB’nin yeni başkanını atadı.
İstifanın ardından Erkan’ın, geçtiğimiz aralık ayında kendisiyle yapılan bir röportajda söylediği sözler hatırlatıldı. Sonrasında tepki ile karşılanan bu röportajda Erkan kiraların yüksekliğinden şikayet ederken, TÜİK tarafından açıklanan verilerin güvenilir olmayabileceğini ima etmişti. Hatırlatılan bir başka husus ise Erkan’ın kurum içerisinde aile üyelerine ayrıcalıklı konumlar sağladığı yolundaki iddialardı. İstifa sonrası yapılan yorumların tamamında Hafize Gaye Erkan’ın, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le yıldızının başından bu yana barışık olmadığı iddia edildi.
Oysa bu azil ve izleyen atama kamu bürokrasisi içinde yaratılan güvensiz ortam ve korku iklimini görünür kılması açısından da önemliydi. Buz dağının tepesinde durduğu için bilgisine vakıf olduğumuz bu yönetici değişikliği kararı, detaylarını bilmediğimiz yüzlerce ve hatta binlerce benzeriyle kamu yönetimi sisteminin nasıl hizada tutulduğunu, mutlak itaatin nasıl sağlandığını da gösteriyor.
***
Silvana Neshkovska, 2019 yılında Thesis dergisinde yayımlanan makalesinde, görevlerinden istifa ederek ayrılmış olan üç İngiliz Başbakanının; Gordon Brown, David Cameron ve Theresa May’in istifa kararlarını kamuoyuna duyurdukları konuşmalarını dil bilimsel açıdan karşılaştırıyor.
Neshkovska, makalesinin başlangıcında siyasetçilerce yapılmış istifa duyurularının asla sıradan konuşmalar olmadığını ve sadece içeriğine değil, biçimine de bakılarak üzerinde düşünülmesi gerektiğini hatırlatıyor. Bu üç politikacının veda konuşmalarındaki kelime tercihlerinden, söz dizimsel sürprizlerden, zamir kullanım sıklığından, yapılan benzetmelerden, cümlelerinin karmaşık ya da basit olmasından çıkan anlamı araştırıyor. Görevden ayrılışlarını nasıl açıkladıklarına, duygulara seslenerek kararlarının doğruluğu hakkında halkı nasıl ikna etmeye çalıştıklarına ışık tutuyor. Aktif-pasif cümle kullanım tercihlerinden, “ben” yerine “biz” demeyi tercih ettikleri noktalar üzerinden, istifalarına neden olan konularda sorumlu olup olmadıkları hakkındaki düşüncelerini, biçimin arkasına saklanmış anlamı tartışıyor.
Erdoğan rejimi döneminde benzeri karşılaştırmalar yapabileceğimiz konuşmalar ve serbestçe anlatılmış istifa öyküleri ne yazık ki mevcut değil. Yine de “Affını istedi”, “Görevden alındı” yüzeyselliğinin ötesine geçen anlam arayışları için eldeki veri çok da yetersiz sayılmaz.
Gaye Erkan’ın sosyal medya hesabından yaptığı istifa açıklamasının başlangıç cümleleri yeterince yerli-milli olduğuna ve fedakarlıktan kaçınmadığına ilişkin:
“Her bir karış toprağı için bedel ödenmiş bu topraklarda doğmuş, büyümüş, eğitim görmüş bir vatan evladı olarak, bu kutsal görev şahsıma tevdi edildiğinde kişisel koşullarımı hiç önemsemeden ülkeme geldim ve görevimin başına geçtim.”
Açıklamanın devamında göreve başladığı dönemde “Daha yaşını doldurmamış bir evladın annesi olarak böyle yoğun bir görevi sürdürmenin zorluklarının” farkında oluşuna yaptığı vurgu, “Devletimize ve milletimize hizmet edebilmek adına bugüne kadar yorulmadan gece gündüz görevimin başında yer aldım” hatırlatması ve MB Başkanlığı deneyiminin evladına bırakacağı en büyük miras olacağını ifade ederken altını çiziverdiği; “Amerika’da özel sektörde geçen 22 yıllık yöneticilik ve bankacılık tecrübesi”, açıklamanın sonunda Erdoğan ve Şimşek’e ettiği teşekkürden daha farklı bir ruh halini bizlere gösteriyor. ABD’deyken kullanmadığı ilk ismi Hafize’yi imzasına ekleyerek şirinlik düzeyini artırmaya çalışan Erkan, sanki “Küçük çocuğumla, işimi gücümü bırakıp geldim yine de yaranamadım” der gibi.
Ancak belki de bunların hepsinden daha da önemlisi, Gaye Erkan’ın görevden ayrılış detaylarının içinde yaşadığımız korku ikliminin sadece Erdoğan rejimine karşı çıkan muhalif kesim için değil, sistemin çeşitli düzeylerinde görev yapanlar için de geçerli olduğunu bir kez daha tescil edişi.
Başlangıcından bugüne Erdoğan rejiminde azledilen bakanlar, gece yarısı kararnameleriyle görevden alınan üst düzey bürokratlar, istifaya zorlanan belediye başkanları, partinin kurucular kurulundan bugüne kalabilenler, yolunu ayırmak zorunda kalanlar, Erdoğan rejiminin otoriter dönüşümünü olduğu kadar, korku ikliminin hangi mekanizmalarla yeniden üretildiğini de gösteriyor.
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32
- Fethullah Gülen'den sonra... 27 Ekim 2024 04:02
- ‘Çözüm’ü küçük çıkarlar için heder etmek 20 Ekim 2024 04:47
- ‘İç cephe’ çağrılarını 10 Ekim 2015’te yitirdiklerimizin fotoğraflarına bakarak düşünmek 13 Ekim 2024 04:47
- İsrail devleti terörü neleri örtüyor? 06 Ekim 2024 04:32
- Sağda birlik arayışları ve Kürtler 29 Eylül 2024 04:45
- Günay Kubilay'dan "Bir Kumpas Davasının Anatomisi" 22 Eylül 2024 04:00
- Narin… 15 Eylül 2024 04:51
- Reşit Kibar "Ne" için öldürüldü? 08 Eylül 2024 04:04
- ‘Barış’ emekçinin hayatına nasıl dokunur? 01 Eylül 2024 04:10
- ‘Kolektif Şiddet Siyaseti’ 25 Ağustos 2024 05:07
- Filistin kimin ‘dava’sı? Filistin kimin ‘dava’sı olmalı? 18 Ağustos 2024 04:50