20 Şubat 2024 04:48

Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim

Tayyip Erdoğan Ordu'da konuştu

Fotoğraf: Mustafa Kamacı/AA

Paylaş

Anayasa Mahkemesine, Yargıtaya, Danıştaya, Yüksek Seçim Kuruluna, Hakimler Savcılar Kuruluna bütün hakimleri kendisi atasa da olmuyor. Yine de her zaman istedikleri gibi karar vermiyorlar. Hadi Anayasa Mahkemesini kapattı ya da yetkilerini kıstı; ya Danıştayı ne yapacak? Danıştayı da mı kapatacak?

Tek adamın ve ünlü başdanışmanının henüz çözemediği sorun.

Kendi adamları da olsa; istediği gibi karar verebilmek için; kanunları, hukuku eğip bükseler; takla attırsalar bile yapabileceklerinin de bir sınırı var.

Belki de en iyisi en yüksek yargı mercii de cumhurbaşkanıdır diye bir anayasa değişikliği yapmak ve Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay kararlarını onama yetkisini cumhurbaşkanına vermek. Dosyaları da başdanışman okur ve cumhurbaşkanına mütalaa verir. Böylece cumhurbaşkanı da sık sık “o kararı da tanımıyorum, bu kararı da tanımıyorum” diye açıklama yapmak, hakimleri, mahkemeleri muhatap almaktan kurtulur.

Aslında son anayasa değişikliğinde bu durumları öngöremeyen başdanışmanında da kabahat var ama henüz daha iyisini bulamadığı için biraz daha ona tahammül etmesi gerekiyor.

Neden söz ettiğimiz anlaşılmıştır herhalde?

15 Temmuz’ un ertesi günü ‘FETÖ’ üyesi diye meslekten ihraç edilen dört küsur bin hakimin üç yüz küsuru Danıştay tarafından hakimliğe iade edilmiş. Tek adam buna kızıyor. İsmini gizli tutan bir Danıştay hakimi ise kendini şöyle savunuyor. “Dört küsur bin hakim ihraç edildi, bunlardan üç yüz küsuru hariç kimse geri dönmedi. Ama dönmesine karar verdiklerimiz, ceza davalarından beraat etmişti, idari makamlardan da bize iltisaklı olduklarına dair hiçbir bilgi gelmedi. Ne yapsaydık? Üstelik bunların kamuoyuna yansıtıldığı gibi bir seferde toptan işlerine iadesi söz konusu olmadı, uzun bir süre içinde birer birer davaları görüldü ve iade kararı verildi. Üzerimize çok büyük baskı var vs.”

Emekli bir general ise olayı tartışırken, 15 Temmuz sonrası ihraç edilenlerin az bile olduğunu söylüyor. Onun hesabı da şöyle: “12 Eylül referandumu ile Anayasa’da yapılan değişiklikle, HSK seçimleri yapıldı. O seçimlere listelerle girildi ve ‘FETÖ’cülerin listesine altı bin civarında oy verildi. O halde o altı küsur bin hakim ‘FETÖ’cüdür ve bunlardan dört küsur bini ihraç edildi diğer iki bini nerede? O iki bin ‘FETÖ’cü hâlâ görevde” diyor.

Olay tam emekli generalin anlattığı gibi değil tabii. O da, bu arada kendince bazı politik hesaplar yapıyor. O hesapları çok iyi bilirler. 12 Eylül’de de o çok mahir oldukları hesaplama yöntemlerini kullanmışlar; ne kadar devrimci, sosyalist, demokrat varsa zindanlara doldurmuş, memuriyetten, fabrikalardan atmış; yerlerine tarikatçıları doldurmuş, solun önünü tarikatlara yol vererek keseceklerini hesaplamışlardı. Sonunda önü kesilenler kendileri oldu.

12 Eylül referandumu sonrası yapılan HSK seçimlerinde ‘FETÖ’cülerin listesi olarak anılan listeye oy verenler karışıktı. ‘FETÖ’cüler, AKP’liler (O dönem tabii kim AKP’li, kim ‘FETÖ’cü ayırt etmek zordu), liberal solcular, iktidarda olana, güçlü olana destek vererek ikbal bekleyenler, AKP ve ‘FETÖ’cülerin Türkiye’yi demokratikleştireceğine inanan aptallar vb. AKP-MHP koalisyonu 15 Temmuz ertesi zaten listesi ellerinde olan ‘FETÖ’cü ve solcu, Alevi, Kürt diye fişledikleri hakimleri ihraç etti.   

Bir diğer çok bilinen husus da kamuda ya da diğer alanlarda ‘FETÖ’cü iken AKP’ye biat eden ve onları kendilerine hizmet edeceğine inandıranlar ihraç edilmediği gibi ödüllendirildi.

Tek adam ve MHP’nin Danıştay çıkışının arkasında başka bir neden de olabilir. Kuvvetle de muhtemeldir. Şöyle ki: AİHM’si, 15 Temmuz ertesi KHK ile ihraç edilen 427 hakim ve savcının özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine karar verdi, 144 hakim ve savcının tutuklanmasını hukuka aykırı buldu, yüz binlerce avro tazminata hükmetti.

Bu kararlar uygulanacak mı?

Mahkeme kararlarıyla üniversiteye dönen Barış Akademisyenlerini de çalıştırmak istemiyor.

AKP-MHP koalisyonu bir türlü OHAL rejiminden çıkmak istemiyor.   

Her on yılda bir yapılan darbelerle ortalığa çeki düzen vermeyi adet edinmiş odaklar daha on yıl dolmadan yeni bir çeki düzen verme isteği içindeler sanki. Yeni Anayasa ile mi, klasik yollarla mı? Bakalım göreceğiz.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa