‘Siz gazeteci misiniz?’

Geçen sene bu zamanlar, 28 Şubat 2023’te, Yunanistan’ın Larissa kenti yakınlarındaki Tampi’de, bir tren kazası olmuş, 57 kişi yanarak can vermiş, çok sayıda yolcu da yaralanmıştı. Yıl boyunca protestolar devam etti, öfke başta hükümete, özellikle de özelleştirme politikalarınaydı. Devlete ait tren yolları özelleştirilerek 2022’de İtalyanlara satıldı. Şirket sorumluluğu kabul etmiyor. Açılan davada bütün suç Larissa istasyon şefine yıkıldı. Ulaştırma Bakanı Kostas Achilleas Karamanlis kazanın hemen ardından “ölenlere duyduğu saygı” gerekçesiyle istifa etti. Buna bakıp sorumluların hesap verdiğini düşünmeyin. Avrupa Savcılığı (EPPO) geçen ay, ikisi eski bakan olmak üzere 18'i kamu görevlisi toplam 23 şüphelinin sanık sandalyesine oturtulması çağrısı yaptı. Yunanistan Hükümeti bunu reddetti. EPPO savcısı Popi Papandreou, eski Bakan Christos Spirtzis’i görev ihlali, Karamanlis’i ise zimmete para geçirmekle suçluyordu. Karamanlis geçen Haziran’daki genel seçimde Serez’den yeniden seçilerek parlamentoya girdi. Başka coğrafyalarda da oluyor işte…

Masanın üzerinde, kapağında çok sevimli bir çocuğun trene binerken poz verdiği, üzerinde “Hep 9 Yaşında” yazan bir kitap var. Mısra Öz, oğlu Oğuz Arda Sel’i doğumundan 8 Temmuz 2018’de Çorlu’daki tren kazasında kaybedişine geçen günlerini ve ardından verdiği adalet mücadelesini anlatıyor. Bu esnada haber sitelerinde ilk sırada Çorlu tren faciası sırasında TCDD Taşımacılık Genel Müdürü olarak görev yapan Veysi Kurt’un yeniden genel müdür olarak atandığı haberi var. Yunanistan’da hükümeti protesto etmek serbest, özelleştirilen Hellenic Train, hayatını kaybeden 57 yolcunun her birinin ailesine 42 bin avro, yaralı yolculara da beş ila 10 bin avro tazminat ödeneceğini duyurdu. Çorlu’da ölen yedisi çocuk 25 kişinin ailesi ise adalet ararken Anayasa Mahkemesi önünde yerlerde sürüklendi. “Nasıl oluyor da acımızı, insan olduğumuzu, kötü bir niyetimizin olmadığını göremiyorlar. Kimden, nasıl bir emir alıyorlar da bu ülkenin insanına böyle davranabilme cüretini kendilerinde buluyorlar? Anlayamıyorum” yazmış Mısra Öz. Bununla kalmadı, suçlandılar, haklarında dava açıldı. 18 duruşmada TCDD üst yönetiminin yargılanması talebi her seferinde sonuçsuz kaldı, sanık olması gerekenler duruşmalarda yalnızca tanık olarak dinlendiler. 29 Şubat Perşembe günü, görülecek son duruşmadan altı gün önce yargılanması istenen Veysi Kurt ödüllendirildi. Evrensel’e konuşan demiryolu işçileri bu terfinin TCDD’nin özelleştirme planının bir parçası olduğunu söylüyorlar. Demiryolu taşımacılığına dair 16 Şubat’ta çıkan yeni bir yönetmelik özel teşebbüsün demiryolu endüstrisinde yetkilendirilmesinin önünü açıyor.

Yunan demiryolu işçileri, kazanın hemen öncesinde 7 Şubat 2023’te “bir kaza olmasını ve timsah göz yaşlarınızı görmeyi beklemeyeceğiz” diyorlardı. Tren katliamı davaları yalnızca Mısra Öz’ün, Zeliha Bilgin’in, Hüseyin Şahin’in ya da Panos Routsi'nin, Dimitris Bournazis'nin adalet mücadelesi değil, bu gözü dönmüş kapitalist sisteme başka kurban vermemenin mücadelesi. Yunanistan’da medyayı yanına alan hükümet olayı bir “insan hatası”yla kapatma peşinde, Türkiye’de tutuklu tek sanık yok, yargılananlar karar yetkisi sınırlı mühendis bürokratlar. Suç onların üstüne atılacak ve çarklar dönmeye devam edecek. Tıpkı İliç’teki siyanür dağı gibi kapitalizm üzerimize çöküyor. Bu yazıya Halk TV muhabiri Ferit Demir’e geçen hafta sorulan soru ilham oldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki dokuz gün sonra geldiği İliç'te düzenlediği basın toplantısında kendisine neden bu kadar geç geldiğini soran Demir'e "Basın mensubu musunuz?" diye sormuştu. Size de hükümetin politikalarını savunan bir girişle açıklama isteyen Hilal Kaplan'a Trump'ın sorduğu "gazeteci olduğunuzdan emin misiniz?" sorusunu hatırlattı mı? İkisi arasındaki farkı bilip, görüp ilkine sahip çıktıkça, ezilenin, yok sayılanın, yerlerde sürüklenenin yanında bir gazetecilik mümkün olacak. Gazetecilik dünyayı kurtaramaz ama nasıl sarsıldığını kayda alır.