Funda Bakış: Kadınların, emekçilerin gücü olacağız
Fotoğraf: Evrensel
Nasıl bir ortamda seçime gidiyoruz?
İktidar muhalefeti itibarsızlaştırmaya çalışmanın yanında, imza attığı imar aflarıyla depremin yol açtığı yıkımın devasa boyutlara ulaştığı, izin verdiği maden şirketlerinin insan ve doğa açısından bir ölüm tablosuna neden olduğu, yoksulluğun derinleştiği gerçeğini örtmeye yönelik gürültülü bir propaganda yürütüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya mitinginde konuşuyor: “KAAN savaş uçağına, Anadolu gemisine, Akıncı’ya, Kızılelma’ya, ANKA’ya, Atak’a, Fırtına obüslerine, Altay tankına -burada Sakarya’da- çeşit çeşit füze sistemlerine sahip olmak bizim için bir beka meselesidir.”
31 Mart’a kadar, benzerlerini de duymaya devam edeceğiz.
Etrafı savaşlarla çevrili bir coğrafyada böyle bir propagandanın hiç etki göstermeyeceği düşünülemez. Ama diğer yandan iktidara oy verenler açısından, yoksulluğun, geleceksizlik duygusunun yol açtığı güven yitimi de söz konusu. AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’a, Güngören’de başörtülü bir emeklinin söylediği şu sözler buna bir örnek: “Ben emekliyim, ihtiyacım var, gidip çalışıyorum. Ama yetseydi çalışmayacaktım. Bunu sayın cumhurbaşkanıma iletirseniz teşekkür ederim. 20 senedir sizi savundum, artık savunacak yüzüm yok, utanıyorum insanlardan.”
Yine bir sokak röportajında, yanında oğlu olan başörtülü bir kadın, kendisine mikrofon uzatan muhabire şunları söylüyor: “Gençler diyor ki, açız. Neden açız biliyor musunuz, bizim gençlerimiz şükretmek nedir bilmiyor. Biz lüks yaşıyoruz. Çok güzel de yiyorlar, çok güzel de lüks yaşıyorlar. Bizim vatandaşımız lüks yaşıyor, ben lüks yaşıyorum.”
Muhabir ayda eline ne kadar para geçtiğini sorunca yanıt vermekte zorlanıyor. O arada oğlu araya giriyor: “Ben bu şartlardan hiç memnun değilim. Malum parti, ben şimdi adını vermek istemiyorum, çünkü Silivri soğuk, benim yaşım 18 olmuş, aynı adamı görüyorum. Benim gençliğimi bitirdiler. Okuyorum, çalışıyorum, hayattan hiçbir ümidim kalmadı artık. İlk fırsatta kaçasım var abi.”
Annesi çocuğunu, “Anneciğim şu anda kendini yaktın” diyerek çekip uzaklaştırıyor.
Sözleri Yusuf Hayaloğlu’na, müziği Ahmet Kaya’ya ait, bir dönemin popüler şarkısındaki gibi: “Hani benim gençliğim… Bu ne yaman çelişki anne.”
Eğer, o anne kendisini kuşatan duvarların dışına çıkabilmesine yardımcı olabilecek bir dönüşüm süreciyle karşılaşma fırsatı bulabilseydi, muhtemelen, oğlunu korkuyla susturmak istemeyecekti.
Emek Partisi Urfa’nın Haliliye ilçesinden belediye başkan adayı, Özak Tekstil İşçisi Funda Bakış, 80 günlük çetin bir direnişle bu dönüşümü yaşamış somut bir örnek. Muhafazakar bir aileden geliyor ve 18 yaşından bu yana işçi. Patronun dayattığı sendikaya karşı kendi çıkarlarını temsil ettiğine inandığı BİRTEK-SEN’de örgütlenme mücadelesinde işçi arkadaşlarının temsilcisi olmuş. Şu anda da “bir umut ışığı” olarak karşımızda.
Funda Bakış’ı arayıp konuştuk. Adaylığa karar verme sürecini anlatırken şunları söyledi: “Biliyorsunuz bir direniş gördük. Bu direnişle birlikte siyasi görüşlerimiz değişti. Fabrikada çalışanların yüzde 80’inden fazlası AKP’ye oy vermiş arkadaşlar. Ama bu direnişle birlikte iktidarı karşılarında gördüler. Kime ulaşmaya çalıştılarsa, yüzlerine kapılar kapandı. Gözlerimizin açılması için iyi oldu. İnsanların siyasi fikirleri değişti. Benim oy verdiğim insanlar yanımda değilse, bugünden sonra da olmasın. Bizi bizden iyi anlayacak kimse olmazdı. Biz de işçi olarak adaylığımızı gösterdik ve mutluyuz.”
Funda Bakış, maddi nedenlerde ötürü, Harran Üniversitesi Gıda Teknolojisi Bölümünü ikinci sınıfta bırakmak zorundu kaldığını belirtirken, yakın çevresinin Emek Partisinden aday olmasını nasıl karşıladığını da şöyle anlattı: “Şaşıran arkadaşlarımız oldu. Çok mutlular ve sevinçliler bu duruma. Urfa’da bir ilk diyebilirim. Emek Partisi çok tanınan bir parti değil Urfa’da. Biz bu süreçte Emek Partisinin bizim sınıfın partisi olduğunu vurgulamak için elimizden geleni yapacağız. Para yığınlarına karşı insan gücü olması bizim çok hoşumuza giden bir durum oldu. Onların boy boy pankartları olurken biz işçi kardeşlerimizin yanında olmak, onların acılarını, mutluluklarını paylaşmak için adayız. Çünkü aynı sınıfın insanlarıyız.”
Bakış, sözlerini şöyle bağlıyor: “Kadınlar açısından çok önemli bir bölge. Feodal yapıya sahip bir bölge. Biz bu bölgeyi değiştirmek için elimizden geleni yapacağız. Kadınların gücü olacağız, emekçilerin gücü olacağız, çocukların sesi, üniversitelerin sesi olacağız.”
Yolu açık olsun...
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00