29 Şubat 2024 05:06

Patronlara kaynak aktarma sistemi: MESEM

MESEM projesi iptal edilsin dövizleri

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Paylaş

Türkiye’de son yıllarda patronların kâr oranlarını daha yukarı çekebilmeleri için iş gücü maliyetlerini azaltmayı, dolayısıyla emeği ucuzlatmayı hedefleyen sayısız adımlar atıldı. Bu adımlar sonucunda işçilerin reel ücretleri ve satın alım güçleri daha önce hiç olmadığı kadar hızlı şekilde azalmaya başladı.

2016 ve 2021 yıllarında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle mesleki eğitim merkezleri (MESEM) kuruldu ve meslek lisesi öğrencilerinin işletmelerde ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasının önü tamamen açıldı. MESEM’ler kısa süre içinde 81 ildeki organize sanayi bölgelerinde (OSB) kurularak fabrika ve işletmelerin ucuz iş gücüne ulaşması kolaylaştırıldı.

“Gelecek mesleki eğitimde” sloganıyla duyurulan MESEM’in amacı “Erken yaşta mesleki eğitimi geliştirmek, gençlerin istihdamını sağlamak, öğrenciyken para kazanmak” şeklinde sunuldu. Oysa iktidarın MESEM ile amacı patronlara yeni teşvikler vermek, neredeyse sıfır maliyetle çalıştırılacak, iliğine kadar sömürecek çocuklar ve gençler bulmaktı. Nitekim MESEM’e kayıtlı çırak ve kalfa sayısı kısa süre içinde 159 binden 1.5 milyona ulaşarak iktidarın beklentilerinin de üzerine çıktı.

MESEM bünyesindeki çırakların çalıştıkları işletmeler 20 kişiden azsa asgari ücretin yüzde 15’i (2 bin 550 TL), 20 kişiden fazla ise yüzde 30’u (5 bin 100 TL) kadar ücret alıyorlar. Kalfalara ise asgari ücretin yüzde 50’si (8 bin 500 TL) ödeniyor ve bu ücretler ve sigorta primleri İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanıyor. MESEM bünyesinde çalışan işçilerin ücreti yine işçilerden kesilen primlerle ödenirken, patronlar bu fırsatı kaçırmamak için MESEM’ler önünde kuyruğa giriyorlar. Çok sayıda işletme sıfırdan öğrenci kaydı yaptırmak yerine, yaş sınırı olmadığı için, işletmesinde çalışan bütün işçileri sisteme kaydedip usulsüz şekilde milyarlarca liralık teşvikten yararlanabiliyor.

Türkiye’de meslek liselerinin büyük bölümü birer eğitim kurumu olmaktan çok fabrika gibi işlerken, çocuk ve gençler ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanıyor. MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, 1.5 milyonun üzerinde insanın emeğini patronların hizmetine sunulurken, yüz binlerce çocuk ve gencin MESEM’in çarkları arasında acımasızca öğütüldüğüne şahit oluyoruz.

Türkiye’de iktidar eliyle derinleştirilen ağır ekonomik ve toplumsal sorunlar MESEM’leri bir tercih olmaktan çok, çok sayıda çocuk ve genç için adeta bir zorunluluk haline getirmiş durumda. Ekonomik sorunlarla ve ağır borç yüküyle boğuşan yoksul emekçi ailelerinin çocukları MESEM gibi uygulamalar aracılığıyla çocuk yaşta çalışmak zorunda bırakılıyor. En düşük emekli aylığının 10 bin lira olduğu koşullarda MESEM’ler yoksul öğrenciler ve aileleri için zorunlu olarak tercih ediliyor.

Yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çocukların çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam ediyorlar. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan bu uygulama nedeniyle sadece son bir yıl içinde en az 8 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.

İktidarın benimsediği sermaye merkezli ekonomi politikalarının kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan işsizliğin, yoksulluğun ve sömürünün yaş ayrımı olmadığı gibi, bu politikalardan en çok etkilenenler çocuklar ve genç işçiler oluyor.

MESEM öğrencilere mesleki eğitim verilen ya da iddia edildiği gibi staj üzerinden beceri kazandıran bir uygulama değil, patronlara kaynak aktarmak amacıyla oluşturulmuş bir teşvik sistemidir. Bu nedenle 12 yıllık zorunlu eğitim süresini fiilen 8 yıla indiren ve devlet eliyle ucuz işçiliği özendiren MESEM uygulaması daha fazla can almadan durdurulmalı, sadece patronları değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa