03 Mart 2024 04:21

Biden’ı kendi seçmeninin soykırım karşıtı ‘çekimser’ protestosu yenecek

Beyaz Saray'ın dıştan çekilmiş bir fotoğrafı.

Fotoğraf: ABD Savunma Bakanlığı

Paylaş

2016’da Trump’ın 10 bin oy farkla kazandığı, başkanlık seçimlerinin en kritik eyaletlerinden Michigan’da 101 bin Demokrat Parti seçmeni Biden’a karşı soykırım suç ortaklığına tepki olarak eyalet ön seçimlerinde “çekimser” oy kullandı. Hatta Dearborn gibi önemli bazı secim bölgelerinde “çekimser” seçeneği Biden’dan daha yüksek oy aldı. Biden ekibi ve destekçileri uzundur tabanlarının ateşkes çağrısına kulaklarını tıkamıştı, şimdi de bu sonucu hafife aldıkları bir çizgideler, ancak tabandaki bu “çekimser” protesto Michigan’la sınırlı kalmayacak gibi ve Biden’ın İsrail politikasında radikal bir değişiklik olmazsa Demokrat Partinin genel seçimleri kaybetmesine kadar varabilir. Washington eyaletinin en büyük işçi sendikası Birleşik Gıda ve Ticaret İşçileri, ön seçimlerde “çekimser” seçeneğini destekleyeceğini ilan etti bile.

Arapların ve Müslümanların en yoğun yaşadığı eyaletlerden biri Michigan, ancak çıkan 100 binden fazla çekimser oy bu protestoya her kesimden emekçi, genç ve kendisini parti içerisinde ilerici tanımlayanların da katıldığını gösteriyor. 2016’daki eyalet seçim sonuçlarından hareketle en az 10 bin çekimser oy hedefiyle yola çıkan kampanyanın arkasındaki yerel örgütler bu sonucu zafer olarak ilan etti. Haklılar da. Tüm anketlere göre de halkın büyük çoğunluğu Biden yönetiminin politikalarını değil ateşkesi destekliyor. (1)

İŞÇİ ŞEHİRLERİNİN BELİRLEYİCİLİĞİ

Michigan, ABD’de “Ortabatı” diye anılan, Illinois, Minnesota, Wisconsin gibi tarihsel olarak içlerinde işçi şehirleri barındıran, günlük yaşamın kumaşında hâlâ işçi sınıfının damgasını taşıyan bölgenin önemli bir parçası. Daha geçtiğimiz sene otomobil işçilerinin yaygın grev ve eylemlerine sahne olan bu eyaletlerde her ne kadar sendika yönetimleri Demokrat Partiyi destekleme kararı alsalar da işçilerin oyları çantada keklik değil. Örneğin 2016’da bölgedeki işçi ve emekçilerin taleplerini dinlemeyi geçtik, gidip miting yapmayı bile zül gören Hillary Clinton, genelde Demokrat Partiye oy veren Michigan ve Wisconsin eyaletlerini çok az oy farklarıyla kaybedince genel seçimi de kaybetmişti. Yine her ne kadar örneğin Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası Trump’a karşı Biden’ı destekleme kararı alsa da, Michigan ön seçimlerinde “çekimser oy” protestosunu örgütleyenler arasında “İşçiler Filistin için” adıyla bu sendika içerisinde örgütlenen işçiler de var (Grup diğer sendikalarda da örgütlü).

İki parti arasında çok da bir fark olmadığını (2), taleplerinin iki parti tarafından da duyulmadığını en iyi bilenler, deneyimleyenler emekçiler. Emperyalist işgal ve savaşlar; kapanan fabrikalar; ulusal güvenlik bahanesiyle mahremiyet hakkına saldırılar; bağış adı altında satın alınan politikacılar; eğitim, sağlık, hukuk hizmetlerinin ve ev sahibi olmanın giderek erişilemezliği; enflasyon; asgari ücretin bahşişe, sosyal güvenliğin sivil toplum kuruluşlarına yem edilmesi kimin başkan, hangi partinin başta olduğundan bağımsız olarak devam ediyor. Demokrat ya da Cumhuriyetçi, seçimleri kim kazanırsa kazansın, David Harvey’in deyimiyle, kazanan “Wall Street Partisi” oluyor.

DEMOKRASİ GÖRÜNÜMLÜ PLÜTOKRASİ, YA DA ‘DOLAROKRASİ’

Peki seçimlerde söz konusu eyaletleri bu kadar kritik yapan ne? ABD’nin antidemokratik, gerici, saçma seçim sistemi. Clinton’un 2016’da ülke genelinde Trump’tan daha fazla oy almasına rağmen başkan seçilememesinin de hemen her zaman kim daha çok milyonerden bağış toplayıp daha çok harcarsa onun başkan seçilmesinin de sebebi bu. ABD’de başkanlık için doğrudan halk oyuna dayalı bir genel seçim yok, “seçiciler kurulu” seçimi var. Her eyalet bu seçiciler kurulu üyelerini seçiyor ve başkanı teknik olarak bu kurul belirliyor; toplam 538 kurul üyesi var ve 270 üye sayısını bulan partinin adayı başkan oluyor. Halkın çoğunluğunun bile tercihini yansıtmaktan kaçan ve bağış adı altında milyonerlerin belirlediği bir sistem. Demokrasi görünümlü bu plütokrasiye Robert McChesney “dolarokrasi” diyor. (3) Milyonerlerin diğer milyonerlerin çıkarlarını gözetmek için kontrol ettiği seçimler ve hükümetler silsilesi.

ABD’nin bu sözde demokrasisinin halkın ateşkes talebine ve protestolarına duyarlılığının trajik bir özeti geçtiğimiz pazar günü yaşandı. ABD hava kuvvetlerinde aktif görevli bir asker, Aaron Bushnell, İsrail elçiliği önünde soykırımı protesto için kendini ateşe verdi; Aaron’un yanına ilk varan elçilikte görevli polisin tepkisi ise yerde alevler içinde “Filistin’e özgürlük” diye çığlık atan adama silah çekip yere yat demek oldu.


1- Örneğin daha geçtiğimiz hafta yayımlanan bir ankete göre Demokrat Parti seçmenlerinin yüzde 77’si, Cumhuriyetçi Parti seçmenlerinin yüzde 56’sı ve bağımsızların yüzde 69’u kalıcı ateşkes istiyor. 

2- Bu konuya iki hafta önceki yazımda da değinmiştim: “ABD’de Gazze gölgesinde bir buçuk partili seçim” 

3- Nichols, John ve McChesney, Robert W. Dollarocracy: How the Money and Media Election Complex is Destroying America. 2013

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa