Türkiye Kuzey Irak'a operasyon yapar mı?
MİT Başkanı İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Bağdat'ta Türkiye-Irak Zirvesine katılacak | Fotoğraf: Arda Küçükkaya/AA
Ankara-Bağdat hattındaki temaslar “Türkiye Kuzey Irak’a yönelik yeni bir operasyona mı hazırlanıyor?” sorularını gündeme getirdi.
Peki iki başkent arasındaki bu hızlı yakınlaşmanın amacı ne? Hangi taraf bu ilişkilerden ne umuyor? Türkiye Irak’ın kuzeyine bir askeri operasyon yapar mı? Yaparsa ne zaman yapar?
Aslında geçtiğimiz hafta bu köşede Ankara-Bağdat-Erbil ve İran destekli Haşd-i Şaabi arasındaki temaslardan uzun uzun bahsetmiştim. Yine o yazıda Ankara’nın PKK’ya karşı Bağdat’ın ve Haşd-i Şaabi’nin desteğini almaya çalıştığını belirtmiştim. Bu çerçevede Bağdat’ın da en büyük talebi Basra Körfezi’ni Bağdat’a, Necef’e ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak ‘kuru kanal’ adı verilen ticaret hattı.
Dönelim öne çıkan sorulara; Türkiye, Kuzey Irak’a bir operasyon yapmaya mı hazırlanıyor?
Mevcut duruma bakılırsa Ankara’nın niyeti gerçekten Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığına karşı büyük bir saldırı gerçekleştirmek. Ancak görünen o ki Ankara bu operasyonu Bağdat’ın desteği ve mümkünse Haşd-i Şaabi’nin katılımı ile yapmak istiyor.
Bağdat’ın PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmediği biliniyordu. Keza Haşd-i Şaabi de PKK’dan çok hazzetmese de zaman zaman dirsek temasında hareket edebiliyor.
Sahadaki durum buyken Ankara’nın son aylarda yürüttüğü diplomasi sonucu Irak Dışişleri Bakanı “PKK Türkiye kadar Irak’ın da sorunudur” mealinde bir açıklama yapacak noktaya geldi. Bu açıklamayı Antalya’daki diplomasi forumunda yapan Iraklı bakan, Irak tarafının ne yapacağına ya da PKK’yı terör örgütü kabul edip etmeyeceğine dair bir şey söylemedi. Ancak Türkiye dışişleri bakanlığı sözcüsünün açıklamasına bakılırsa Iraklı bakanın bu açıklaması Ankara’da iyimser bir hava yaratmış. Nitekim sözcü de, bu gelişmenin “Irak tarafında PKK ile mücadele azminin gelişmeye başladığının bir işareti olarak görüldüğünü” söyledi.
Bugün Bağdat’ta yapılan Türkiye-Irak Güvenlik Zirvesi’nin birinci sırasında elbette PKK meselesi yer alıyor. Hem Ankara’dan yapılan açıklamalara hem de Bağdat merkezli değerlendirmelere bakılırsa bu zirveyi önemli kılan nokta Kuzey Irak’taki duruma ilişkin somut adımların gündeme gelmesi.
Bu çerçevede, Ankara’nın Kuzey Irak’a yönelik geniş çaplı bir harekata hazırlandığı ancak Bağdat’ı ve Haşd-i Şaabi’yi ikna etmeden bu operasyonu gerçekleştirmeyeceği söylenebilir. Bağdat zirvesinin ve nisan ayında Erdoğan’ın Bağdat’a yapması beklenen ziyaretinin bu operasyonu şekillendirecek gibi görünüyor.
Yine Ankara’dan yapılan açıklamalara göre Türkiye, Irak içerisinde 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturmak istiyor. Ancak bu koridora Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin nasıl yaklaştığı, Bağdat’ın ne diyeceği henüz belirsiz. Ayrıca bu koridorun niteliği de belirsizliğini koruyor. Yani Türkiye Irak içinde yeni askeri üsler kurarak daha da yayılacak mı yoksa ekonomiyi de eklemleyerek yeni bir yol mu izleyecek; belirsiz.
Her ne kadar Ankara’nın Bağdat ile ilişkilerinde en önemli gündemi PKK olsa da bu temaslar geniş kapsamlı bir askeri operasyonu da içeren daha büyük bir hedefin olduğunu gösteriyor.
Kazan-kazan ilkesine göre hareket edilen Ankara-Bağdat ilişkilerinde yukarıda belirttiğim gibi Bağdat’ın hedeflerinin başında Basra Körfezi’ni Avrupa’ya bağlaması öngörülen ticaret hattı geliyor.
Türkiye’yi de ekonomik açıdan olumlu etkilemesi beklenen bu hattın yanı sıra masadaki bir diğer konu enerji meselesi.
Türkiye’den yapılan açıklamalara göre Ankara, Irak doğal gaz kaynaklarının geliştirilmesi ve bu gazın uluslararası pazarlara taşınması konusunda da hevesli.
Bu çerçevede iki başkent arasındaki en önemli müzakere konularından biri de Kerkük-Ceyhan boru hattı sebebiyle yaşanan kriz. Hâlâ kapalı olan boru hattı üzerinden petrol sevkiyatı yapılmasından rahatsız olan Bağdat Türkiye’nin petrol anlaşmasını Bağdat yerine IKBY ile yaptığını ve bunun da Irak anayasasına aykırı olduğunu savunarak Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne gitmişti. Bağdat’ı haklı bulan mahkeme Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etmişti. Ancak Ankara-Bağdat ilişkilerinin bu davanın açıldığı döneme göre oldukça yumuşadığı bir gerçek. Ayrıca Ankara, boru hattı üzerinden sevkiyatın başlayabileceğini Bağdat’a bildirirken Bağdat’ta da ‘hattın kapalı kalması ekonomimize olumsuz yansıyor” tartışmaları başlamıştı.
Velhasıl Ankara-Bağdat ilişkilerini yakından izlemek gerekiyor. Eğer resmi temaslarda konuşulan kuru kanal, Irak’ın doğalgaz kapasitesinin geliştirilmesi, Irak gazının Avrupa’ya taşınması gibi projeler hayata geçirilebilirse iki başkent arasındaki ilişkiler bölgede de yakından izlenen bir sürece dönüşebilir.
Şimdilik Ankara PKK’ya karşı bir operasyona her an hazır imajı çizerken Bağdat PKK meselesini gündemdeki ticaret ve enerji hatlarının güvenliği kapsamında değerlendiriyor. Yani mevcut duruma bakılırsa Bağdat’ı PKK konusunda ikna edecek tek faktör konuşulan projelerin hayata geçirilmesine bağlı.
- Trump başkan ama gözler Putin'de 21 Kasım 2024 05:00
- Enkaz altında Ali'nin yarım bacağı! 15 Kasım 2024 04:44
- Trump'ı değil Lazzarini'yi dinleyin! 08 Kasım 2024 12:17
- Lübnan Şiileri ve Türkiye’nin Kürt açılımı! 24 Ekim 2024 04:42
- 7 Ekim ve bölgenin yeniden dizaynı! 17 Ekim 2024 05:45
- Lübnan için kıyamet vakti! 10 Ekim 2024 04:59
- Bölge kaynıyor: Savaş içinde savaş! 03 Ekim 2024 04:55
- Lübnan savaşın eşiğinde! 26 Eylül 2024 04:27
- Barış ümitleri de patladı 19 Eylül 2024 04:39
- Her şey Gazze'ye bağlı! 12 Eylül 2024 05:56
- İsrail neden Batı Şeria'ya saldırıyor? 05 Eylül 2024 05:27
- Ne gidebiliyorlar ne de kalmalarına izin var! 02 Eylül 2024 06:40