Yeniden Refah Partisinin yükselişi ve sol siyaset
Fotoğraf: @ErbakanFatih/X (eski adıyla Twitter)
Yeniden Refah Partisi hızlı bir yükseliş yaşıyor. Cumhur İttifakı çatısı altında girdiği 2023 seçimlerinde elde ettiği yüzde 2.79 oy oranıyla beş milletvekili çıkaran parti, 2023 yılında kaydettiği 96 bin yeni üye ile ‘En çok üye kaydeden parti’ oldu. Yeniden Refah Partisi 2018 yılında “Milletimiz için biz varız” sloganı ile kurulduğunda, Necmettin Erbakan Vakfı kurucularının siyasi hırsının bu karara yön verdiği ve çok uzun ömürlü olmayacağı iddia ediliyordu.
‘Yeniden Refah’ kuruluşundan itibaren Türkiye siyasetinin kanıksanmış sınır çizgilerini zorluyor. Kongrelerini çok yüksek rakamlı katılımlarla gerçekleştirmeye özel bir önem veriyor. İşçi mahallelerinde örgütleniyor. Israrla Milli Görüş (MG) geleneğine gönül verenlerin en yoksul kesimine hitap etmeyi sürdürüyor. Radikal İslamcılığın popülist rüzgarını somut meseleler üzerinden estiriyor: Feminizmi faşizme denk gördüğünü ilan etti. Pandemi sırasında aşı karşıtı bir tutum benimsedi.
Yeniden Refah Partisi 2024 yerel seçimlerinde ittifak yapmama ve seçimlere kendi adaylarıyla katılma kararı verdikten sonra, AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Âlâ’nın “Yeniden Refah’ın kazanma ihtimali yok. Ama CHP’nin kazanma ihtimali artıyor. Muhalefet belediyelerinin kazanmasına yardımcı oluyor” sözleriyle eleştirildi
***
Milli Görüş Hareketi (MGH), dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yoğun toplumsal ve siyasal dönüşümlerin yaşandığı bir dönemde, 1969 yılında Necmettin Erbakan liderliğinde ortaya çıktı ve Milli Nizam Partisi çatısı altında partileşti. Bu çıkışın arka planında İstanbul sermayesine karşı Anadolu’nun küçük sanayici ve tüccar kesiminin kollanması ve önündeki engellerin kaldırılması fikri vardı.
MGH tarihi boyunca daha çok din merkezli çizgisi ile bilinse de başlangıç yıllarında ağır sanayi hamlesinin ve adil bir düzenin gerekliliğine yaptığı vurgu ile görece statüko dışı bir pozisyon tuttu. Öncelikler listesinin başında ‘fırsat eşitliği’ ve ‘haklara saygı’ yer almaktaydı. Geleneğin ikinci partisi olan Milli Selamet Partisi programında, küçük üreticilerin örgütlendiği, kooperatifi andıran, pay sahipliğinin belli bir büyüklüğü geçmediği çok ortaklı şirketlerin kurulması önerilmekteydi. Bu dönemde en çok tekrar edilen hadis komşu yokluk çekerken tok yatılamayacağına ilişkin olandı.
Necmettin Erbakan tarafından 1991 yılında kaleme alınan “Adil Ekonomik Düzen” broşürüne göre devletin başlıca görevlerinden biri yurttaşlarına haysiyet ve onur içinde yaşayacağı koşulları sunmaktı. Fiyatlar ülkenin her yerinde aynı olacaktı; her vatandaş lonca veya bir ekonomik dayanışma grubunun üyesi olacaktı. Örneğin bir atölyede kaç işçi ve ustanın çalışacağı lonca yönetimi tarafından belirlenecekti. Herkes kişisel katkı payının olmadığı, genel bütçeden finanse edilen bir sosyal güvelik şemsiyesi altında bulunacaktı.
MGH içindeki, toplumsal adaleti bu türden bir bürokratik korporatist yönelimde arayan çizginin izleyen yıllarda İslami sermayenin gölgesinde kaldığını güncel sonuçlardan biliyoruz. 1990’lar boyunca Hak-İş’in MÜSİAD üyelerinin iş yerlerinde yaşadığı örgütlenme güçlüğü, temel sorunun dinsel değil sınıfsal çıkarlarla ilgili olduğunu ortaya koydu.
***
MGH, içindeki farklı sınıfsal eğilimlere rağmen, yönetiminde bulunduğu belediyeler aracılığı ile yoksul kitlelere ulaşma imkanı buldu. Bu fırsat doğru değerlendirilince 1990’lı yıllarda kent yoksullarının oylarıyla Refah Partisi yükselişe geçti. Yeni kentli bir kesimin kimlik arayışına, giderek artan yoksullaşmaya, hissedilen gelecek kaygısına, merkez sol partilerin kontrol ettiği belediyelerdeki yolsuzluklara yanıt ve alternatif olarak ortaya çıkan Refah Partisi, adil ve eşitlikçi bir söylemle kitlelerin desteğini kazanmasını bildi. Sabırlı örgütlenme faaliyetleri yanında sundukları ücretsiz kurslar, yiyecek yardımları, sağlık destek programları önemli bir sıçramayı beraberinde getirdi. Bahsi geçen sosyal yardım pratiği yanında, uluslararası düzlemde Türkiye’ye biçilen ekonomik rol de MG çizgisinin siyasal başarılarında etkili oldu. Dinsel motifler üzerinden siyaset yapsa da bu çizgiyi iktidara taşıyan faktör, sosyoekonomik koşullar ve emperyalist küreselleşmenin kentlere yığdığı sermayesiz, diplomasız ve umutsuz kitlelerle dayanışması ve başarıyla örgütlemesi oldu.
MGH’nin 1970’lerdeki tabanının omurgasını ekonomik varlığını tehdit altında gören ticaret erbabı oluşturmaktayken, 1990’lardaki yükselişinde tüm emekçi kesimleri etkileyen yıkım ve yoksulluğun payı büyüktü. Bu dönemde söylemdeki dinselliğe ve örgütlenmedeki cemaat payına rağmen sınıfsal aidiyet ve önceliklerin öneminin altı çizilmelidir. Refah Partisi bu kesimlere yardımlaşma ve hayırseverlik ahlakı içeren İslami bir söylem ile yaklaştı; ama daha önemlisi taban örgütlenmeleri aracılığıyla kurduğu dayanışma ilişkileri ve yönetiminde oldukları belediyelerin imkanlarıyla yürüttükleri sosyal hizmet kampanyaları aracılığıyla bu kitlelerle somut bağlar kurdu.
***
Toplumsal dinamikler ve uluslararası ekonomik konjonktür hem 1970’lerden hem de 1990’lardan farklı olsa da, Yeniden Refah’ın giderek yoksullaşan geniş kitlelere pratikte ulaşabilme ve AK Parti’nin “ahlaki alternatif”i olarak algılanması olasılığı önümüzde duruyor.
“Milli Görüş’ün belediye başkanı gerektiğinde bir fakirin çuvalını taşımayı şeref bilecektir.”
Bu söz Necmettin Erbakan’a ait ve Milli Selamet Partisinin 1974 yerel seçim beyannamesinde yer alıyordu. Bu cümleyi 2024 seçim beyannamesinin başlangıç sayfasına yerleştiren Yeniden Refah Partisinin diğer muhafazakar partilerden daha farklı bir gözle değerlendirilmesi ve MGH’nin kuruluş dönemi söylemine ve dayanışma kültürüne karşı sahada etkili bir alternatif sunulması, emekçileri örgütlemek için patrondan izin alınmaması gerekiyor.
- Başarısız devletin yıkılışı mı, yeni bir felaketin başlangıcı mı? 15 Aralık 2024 04:03
- Suriye’deki gelişmeler ve çözüm sürecinin akıbeti 08 Aralık 2024 05:14
- Baskıların haritası bize ne söylüyor? 01 Aralık 2024 04:56
- 150. Yazı - Üçüncü Mektup 24 Kasım 2024 03:01
- Biber gazını 40 yaşından sonra tadanların muhalefetini zenginleştirmek 17 Kasım 2024 04:25
- Demokrasi karşıtlığının kitlesel tabanı 10 Kasım 2024 05:26
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32
- Fethullah Gülen'den sonra... 27 Ekim 2024 04:02
- ‘Çözüm’ü küçük çıkarlar için heder etmek 20 Ekim 2024 04:47
- ‘İç cephe’ çağrılarını 10 Ekim 2015’te yitirdiklerimizin fotoğraflarına bakarak düşünmek 13 Ekim 2024 04:47
- İsrail devleti terörü neleri örtüyor? 06 Ekim 2024 04:32
- Sağda birlik arayışları ve Kürtler 29 Eylül 2024 04:45