Bahçeli ve MHP vakası!..

Fotoğraflar: Anadolu Ajansı
Bir 31 Mart Vakası vardı.
Yerel seçim tarihi değildir. Bu 31 Mart 1909’dadır. Eski takvime göre 31 Mart’tır, yeni takvime göre 13 Nisan’a denk düşer.
1908 Temmuz’unda “ulu hakan” 2. Abdülhamid zorlanarak 2. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Akşener’in geçen yıl sahiplenip bu yıl sözünü etmez olduğu “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” şiarıyla bir üst tabaka devrimi olarak gerçekleşen 1908 bir burjuva demokratik devrimdir. 31 Mart Vakası ise sınırlı da olsa monarşiyi hedef alan yenilikler karşısında “Şeriat isteriz” sloganıyla ayaklanan dinci devrim karşıtlarının neden olduğu “olay”dır. Rumeli’den İstanbul’a yürüyen Hareket Ordusu tarafından bastırılmıştır.
Bahçeli’ye sorsanız “Atatürk milliyetçisi”dir! Ancak M. Kemal İstanbul’a yürüyen Hareket Ordusunun kurmay başkanıyken, kendisi de bir “vaka” olan Bahçeli, Abdülhamitçilerin, 31 Martçıların safındadır.
Abdülhamitçiliğine itiraz edemez. Çünkü cumhuriyetin 100. yılıyla ilgili MHP’nin 24 Ekim Meclis grup toplantısında söylediği “Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğunun reddiyesi değildir”, “Fes giyip mukaddesat savunması yapanlarla kalpak giyip Milli Mücadele’yi gerçekleştirenler bir ve aynıdır” sözleri kendisinindir. Bu sözlerle, bırakın Abdülhamid’i İngiliz zırhlısıyla İstanbul’dan kaçan vatan haini Vahdeddin’i savunarak M. Kemal’le bir tutmuştur!
Yetmemiştir. “Atatürk milliyetçiliği”nden söz açan bu zat, Abdülhamid’i yere göğe sığdıramayan ve “Türkiye Yüzyılı” deyip kendi iktidar döneminin propagandasını yaptığı cumhuriyetin 100. yılı törenlerini Vahdeddin Köşkü’nden yönetip izleyen Erdoğan’ın yaverliğini üstlenmiştir. Erdoğan hükümetinin dışarıdan destekçisi koalisyon ortağıdır.
M. Kemal, ülkeyi işgal eden emperyalistler ve iş birlikçilerine karşı, zayıflıkları olsa bile, antiemperyalist bir kurtuluş mücadelesini yönetmiştir. Milliyetçiliği, esasta antiemperyalizminden gelir. Bahçeli’nin emperyalizme karşı mücadelesi nerededir? Yerine geçtiği 27 Mayıs 1960 darbesinin güçlü adamlarından olan MHP’nin kurucu “başbuğu” Türkeş’in darbe sabahı TRT’den kendi sesiyle yaptığı açıklama unutulmamıştır: “NATO’ya CENTO’ya bağlıyız!”
MHP’de ne eski ne de yeni başbuğunda antiemperyalizm yoktur. NATO’cu ve Amerikancıdırlar! M. Kemal’le, sadece Kürt karşıtlığında benzeşirler.
Bahçeli, üstelik, Eski Lideri Türkeş’ten farklı olarak, “yeni yüzyılın kurtarıcısı”nın ne kendisi ne de MHP olduğu görüşünde. Onun “kurtarıcısı” Erdoğan’dır. Bahçeli’ye göre, yeni yüzyılı ve şüphesiz Türkiye’yi Erdoğan “kurtaracak”! 31 Mart’ın son seçimi olduğunu söyleyerek oy toplama telaşında olan Erdoğan’a hitaben, 14. MHP Kurultayında “Türk milletini yalnız bırakamazsınız. Yeni yüzyılın kurtarıcısı olarak sizi görüyoruz” diyen Bahçeli’dir.
Bütün rakamlar, Erdoğan’ın Türkiye’yi kurtarmakta değil ama batırmakta olduğunu ortaya koyuyor. Erdoğan’ın ileri sürdüğü bütün hedefler, özel olarak “hedef 2023” fiyaskodur! Bir tanesi bile tutmamıştır. Ne milli gelir ne kişi başı milli gelir ne Türkiye’nin “dünyanın ilk on ekonomisi içinde yer alacağı” iddiaları gerçekleşmiştir. Tersine Türkiye halkı, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ıyla sürünmektedir. Emekçiler on yıl önce yiyebildiklerinin dörtte birini bile yiyememekte, ısınamamakta, toplu taşıma araçlarını bile kullanamamaktadır.
Ama Bahçeli’nin sorunu, Erdoğan’ın Türkiye’yi batırmakta oluşu değildir. Öncekiler bir yana, Kenan Evren’den bu yana, sırasıyla tüm başbakan ve cumhurbaşkanları ülkenin batışına katkıda bulunmuş, Erdoğan ise tümünü geride bırakmıştır. Bu bir olgudur.
Ancak Erdoğan’ı “kurtarıcı” ilan eden Bahçeli bu arada kendisi ve MHP’nin iddiasından da vazgeçmiş, kendisi ve MHP’nin gereksizliğini ilan etmiştir! Eğer Erdoğan kurtarıcıysa, Bahçeli ile MHP’ye artık ihtiyaç yok demektir!
Alpaslan Türkeş “başbuğ”du. Demirel ve Erbakan’la ittifaklar ve “milli cephe”ler kurmuş ama kendisinden başka kimseyi “kurtarıcı” ilan etmemişti, “başbuğ” daima kendisiydi!
Türkeş zamanında MHP ve komandoları halkla ve denge durumunda oldukları devrimcilerle “devletin yardımcı gücü” olarak savaştı. Şimdi Bahçeli, adalet ve içişleri vb. bakanlıklarında kadrolaşarak devleti içeriden ele geçirme umuduyla Erdoğan’ın “başbuğ”luğunu kabul ediyor!
Evrensel'i Takip Et