Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız!
Fotoğraf: MA
Binlerce yıldır bir yandan Ön ve Orta Asya halkları için uzun kış günlerinden sonra doğanın yeniden canlandığı baharın gelişinin, öte yandan da halkların zalim egemenlere başkaldırısının simgesi olan Newroz, ülkemizde uzun yıllardan beri özgürlük, barış, halkların kardeşliğinin günü, hatta “Newroz Haftası” olarak kutlanıyor.
Nitekim son yıllarda olduğu gibi bu yıl da 17 Mart Pazar günü İstanbul’dan Van’a, İzmir’den Mardin’e, Batman’a pek çok il ve ilçede yüz binlerin katılımıyla özgürlük ve barış haykırışlarıyla süren Newroz mitingleri bugün Diyarbakır’da yapılacak kutlamayla taçlandırılacak.
2023’te 14-28 Mayıs seçimlerinin öncesine denk gelen Newroz bu yıl da yerel seçimin hemen öncesine denk geldi. Dolayısıyla, geçtiğimiz yıl genel seçimin talepleriyle birleşen Newroz bu yıl da bir yandan yerel seçim taleplerinin, öte yandan da Kürt halkının özgürlük ve barış talebinin öne çıkmasına sahne oldu.
Newroz mitinglerinde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları başta olmak üzere DEM Parti sözcüleri, “Öcalan’ın 2013 Diyarbakır Newroz’unda okunan deklarasyonunun arkasında olduklarını” ifade ederek Kürt sorununun topla tüfekle değil demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi ve Öcalan’a uygulanan tecride son verilmesi talebini öne çıkardılar.
‘DEMOKRATİK VE BARIŞÇIL ÇÖZÜM’ÜN ÖNE ÇIKTIĞI BİR NEWROZ
Bir yandan bakıldığında bu iki talebin hemen her Newroz’un başlıca talepleri oluğunu söyleyebiliriz. Ancak bu yıl bu talepler iki gelişme birlikte ele alındığı için özel bir anlam da kazandı.
Bu gelişmelerden birincisi Erdoğan tarafından son haftalarda özellikle öne çıkarılan Irak Kürdistanı’na ve Suriye’nin kuzeyindeki Rojava kentlerine yönelik olarak büyük ve kapsamlı bir operasyona (operasyonlara) dair yapılan açıklamalar. Tabii Erdoğan’ın söyledikleri sadece açıklama olarak da kalmadı. Son haftalarda Washington-Erbil-Bağdat hattında, Milli Savunma Bakanı Güler, Dışişleri Bakanı Fidan ve MİT Başkanı Kalın’ın yapılacak operasyonun siyasi yanını oluşturma amaçlı girişimlerine hız verildi. Bu operasyonla iktidarın Türkiye-Irak sınırı boyunca, Akdeniz’e kadar uzanan, 35-40 kilometre derinliğinde bir “Güvenli koridor oluşturulması”nı amaçladığının sayısız işaretleri de ortaya çıktı. Bu proje, ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilmek istemesi ve bölgedeki “Asayiş sağlama” görevini de Türkiye’ye bırakacağı (BOP ve GOP projelerindeki amaçlar hatırlansın) propagandasıyla ve Basra Körfezi’nden Türkiye’ye ve Türkiye üstünden de Avrupa’ya giden bir kara ve demir yolu projesinin güvenliği ve yapılmak istenen operasyonun bu projenin de güvencesi olacağı iddiası ile de bu operasyonun amacı daha da büyütülüyor.
Newroz’da, Kürt sorununun barışçıl çözümü amaçlı taleplerinin öne çıkarılmasını etkileyen ikinci etken ise seçimden sonra Erdoğan’ın “Yeni bir çözüm süreci başlatacağı”na varan tartışmalar. Son günlerde bir yanıyla seçimlerdeki ittifak girişimleriyle de bağlantılı ama asıl olarak da tek adam yönetiminin yukarıda sözünü ettiğimiz sorunu silahla çözme girişimlerine karşı Kürt siyasetinin önde gelen kişileri Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk ve Leyla Zana tarafından çeşitli vesilelerle Kürt sorununun “barışçıl ve demokratik çözümü”nün önemine ve burada adımın Erdoğan ve Öcalan tarafından atılabileceğini öne çıkarmaları medya ve siyasetteki liberal çevreler tarafından sanki böyle görüşmeler yapılıyormuş gibi, “Seçimden sonra yeni bir çözüm sürecini başlatacak” girişimler olarak tartışmaya açılıyor.
“Seçimden sonra yeni bir çözüm süreci” iddiası elbette AKP’nin seçimde Kürt halkının kafasını karıştırma amaçlı propagandası tarafından da kullanılıyor. Dahası burjuva muhalefet de “Öcalan ve Erdoğan çözümde adım atabilirler” söylemini, “Bakın bunlar yeni bir çözüm süreci için aralarında konuşuyorlar” diyerek seçimden sonra Erdoğan’ın “Yeni bir çözüm süreci başlatacağı” iddiasına inandırıcılık kazandırmak üzere Erdoğan ve AKP’nin ekmeğine yağ sürmek için uğraşıyorlar. Ki, bu iddiaların en önemli dayanağı da AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun daha seçim sürecinin başlarında, büyük olasılıkla muhafazakar Kürt çevreleri içinde kendilerine alan açmak için öne sürdüğü “Devlet Öcalan’la devamlı olarak görüşüyor” iddiasıdır. Ki, “Devletin devamlı görüştüğü” söylenen Öcalan yıllardır avukatları, ailesi ve uluslararası kimi kuruluşların temsilcileri de dahil hiç kimseyle görüştürülmemektedir. Bu yüzdendir ki Newroz meydanlarında en çok öne çıkan talep, barış talebinin yanında “Tecridin kaldırılması”dır!
ALANLAR ‘BİZ BURADAYIZ’ DEDİ
Siyaset ve medyanın liberalleri ile AKP’nin muhafazakar Kürt çevrelerine yönelik propagandası “Erdoğan’ın seçimden sonra yeni bir çözüm süreci”nden söz ediyor. Ama gerek Erdoğan’ın yaz aylarında bölgeye yönelik kapsamlı operasyon hazırlıkları gerekse her vesileyle yaptığı açıklamalar seçimlerden sonra “yeni bir çözüm süreci”nden çok yeni çatışmalara, hatta bölgesel bir savaşa yol açabilecek gelişmelere işaret ediyor.
Nitekim Newroz’da yüz binler alanlardan “Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü” için adım atılmasını haykırırken Erdoğan Ankara’da 4. Kolordu Komutanlığında askerlerle bir araya geldiği programda seçimden sonrası için, “Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibarıyla komple garanti altına alacak, Suriye’de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız!...” diyordu.
Newroz alanındaki yığınlar ise tek adam yönetiminin sorunu topla tüfekle çözümün ifadesi olan “operasyonlarla çözme” hazırlığına karşı “demokratik ve barışçıl çözümü” haykırıyor. Ve alanı dolduran yığınlar Newroz’a katılımdaki yoğunlukla “Sınır ötesine gitmenize gerek yok. Biz buradayız ve talebimiz de sorunun silahla değil barış içinde, konuşarak çözülmesidir” demek istiyorlar.
Kısacası, yüz binler tutumlarını hem sloganlarıyla hem de alanları doldurarak vücut diliyle barış ve özgürlük talebini ve Kürt sorununun gerçek tarafının kendileri oluğunu gösteriyordu.
Alanları dolduranların, Newroz’u barış ve özgürlük talebinin bayramı olarak benimseyen herkesin NEWROZ’U KUTLU OLSUN; NEWROZ PÎROZ BE!
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14
- İktidarın ‘iç cepheyi güçlendirme’ stratejisi muhalefeti etkisizleştirmekten geçiyor 12 Ekim 2024 05:03