18 Şubat 2024 06:43

ABD’de Gazze gölgesinde bir buçuk partili seçim

Beyaz Saray

Fotoğraf: Twenty20

Paylaş

Son 20 yılın en yoğun işçi grevleri ve eylemleriyle gecen 2023’ün ardından, ABD’de iç içe girmiş iki ana gündem var: Gazze’de İsrail’in yürüttüğü soykırım ve yaklaşan Trump-Biden temaşası. Görünen, daha sabah ne yediğini unutan ve soykırımı koşulsuz destekleyen Biden’ın seçimi kaybedeceği.

2020’de Black Lives Matter (Siyahların Hayati Değerlidir) kitlesel eylemlerinin de rüzgarıyla Trump’ın karşısında siyahlar, göçmenler, sendikalar, Trump karşıtı Cumhuriyetçiler dahil geniş bir koalisyonla kritik eyaletleri ve dolayısıyla seçimi kazanan Biden, bu kez benzer bir koalisyonu kuramadığı gibi şimdiden Michigan gibi Arapların ve Müslümanların yoğun olduğu çok kritik bir eyaleti de kaybetmiş görünüyor.

Tarihsel olarak halihazırdaki başkanın ikinci dönemini de genelde kazandığı ABD’nin mevcut iki partili sisteminde arka arkaya önce Trump’ın şimdi de çok büyük ihtimalle Biden’in tek dönemlik başkanlıkları, son yıllarda Demokrat Partiye kanalize edilmesi giderek daha da zorlaşan kitlesel sokak hareketleri ile birlikte okununca, iki farklı parti varmış gibi yapma oyununun inandırıcılığını giderek yitirdiğinin bir işareti.

Geçtiğimiz pazar tıpkı ABD seçimleri gibi içerik olarak hiçbir şey vadetmese de büyük bir temaşa olarak pazarlanan Super Bowl (Amerikan futbolu şampiyonluk maçı) gecesi de izleyenlere bütün bu gündemleri paket halinde sundu. İsrail devleti, ABD’nin bu en çok izlenen televizyon şovuna 7 milyon dolara 30 saniyelik reklam verip dünyanın gözü önündeki soykırımı haklı çıkarmaya çalışırken, reklamın döndüğü dakikalarda, daha önce yüz binlerce sivili güvenli bölge diye yönlendirdiği Refah’ı bombalıyordu. Maçın sonunda Biden ve ekibi akılları sıra kendilerine yönelik eleştirileri tiye alan, Biden’in gözlerinden lazer çıkardığı bir görselle galibi Twitterdan tebrik etti. Başka zaman Demokrat Partinin doğal seçmeni olabilecek sayısız sosyal medya kullanıcısı, Refah’ta bir duvarda yarı bedeni parçalanmış olarak asılı kalan çocuk fotoğrafıyla gözlerinden lazer fışkırtan Biden görselini yan yana kullanarak ABD yönetiminin soykırımdaki suç ortaklığını vurguladı.

Bu arada her ne kadar Trump sivri, izolasyonist görünen çıkışlar yapsa da (1), kendisi başkan olsaydı bu soykırım ortaklığında bir şey değişmeyeceği herkesin malumu. Bugün artık “bir buçuk parti sistemi” eleştirisi de hafif kalıyor. Tıpkı Biden ve demokratların kendi dönemleri sırasında kadınların kürtaj hakkını kaybetmesi karşısında kayda değer hiçbir şey yapmaması, ya da yine Trump’ın getirdiği sermaye yanlısı gerici vergi politikalarının ayni şekilde devam etmesi gibi. Liste daha uzar.

Lenin daha 1912’de ABD’nin iki partili sistemini “iki burjuva partisi arasındaki görkemli ama anlamsız düellolar” (2) şeklinde tanımlıyor “Halkı aldatıp hayati çıkarlarından başka yöne çeken” düellolar.

Giderek bu anlamsızlığa anlam yükleme çalışmaları da anlamsız kalıyor. Ana akım liberal demokratlar ve Trump karşıtı Cumhuriyetçiler dışında (Ki onların desteği de Biden’ın ne kadar sağda olduğunun bir göstergesi) popülaritesini yitiren Biden, bütün kampanyasını tabiri caizse “Ben Trump olmayan adayım” vasatlığında yürütüyor. Demokrat Partililer de “Ehvenişer/daha az şeytan olan Biden’a oy verin yoksa faşizm gelecek” platformundan sesleniyorlar. Oysa Britanya Komünist Partisinin bir dönem Genel Sekreteri ve Teorisyeni Rajani Palme Dutt (3) 1935’lerde faşizmin yükselişini ele alırken “Faşizm ve Toplumsal Devrimler” kitabında ehvenişerin nasıl faşizmin yollarını döşediğini anlatır. “Burjuva demokrasisi faşizmi besler . . . İşçiler burjuva demokrasisinde yasalcılığa, anayasacılığa güvendikçe, ehvenişer olan mevcut düzeni faşizm tehdidine karşı kurtarmak için gittikçe daha fazla taviz verdikçe, kapitalist saldırılar daha da ağırlaşır ve faşizmin yükselişi daha da hızlanır.”

Bugün merkez sağın “No Labels” (etiketsizler) hareketi bile bu birbirinin aynısı iki partiyi aşmak amacıyla bir başkan adayı çıkaracağını açıkladı. İki parti de bu merkez sağın etiketsizler hareketini boğmak için uğraşıyor. Yine de bu hareketin başarısı olsa olsa üçüncü bir alternatifin bu anlamsız düellolara katılması olur.

Son yıllarda yükselen, dönem dönem siyahların, göçmenlerin, emekçilerin ya da sendikaların başını çektiği sokak hareketleri ise başka bir alternatif ihtiyacını işaret ediyor. 2020’de Black Lives Matter hareketi uzun sure direnmesine rağmen Trump karşıtlığı üzerinden ve ancak Martin Luther King Jr.’nin arkadaşlarından Demokrat Partili Jim Clyburn’ün keskin Biden’a destek çağrısı ile ana akımlaşmıştı; o gün sokağa çıkanların çoğu bugün soykırıma karşı yine sokakta. 2023’te ABD genelinde toplam yarım milyon isçinin iş bıraktığı işçi hareketinin öncüsü ana akım sendikalar geçtiğimiz günlerde beklendiği gibi Trump karşısında ehvenişer Biden’a desteklerini açıkladı, ancak emekçiler Filistin için yine sokakta ve sendika toplantılarında Gazze’de olan bitene rağmen alınan bu karardan hoşnutsuzluklarını protestolarla dile getirmekten çekinmediler. Savaş karşıtı feminist hareketler de sokakta; üstelik Biden’ın, Blinken’in toplantılarında ya da senato binasının içinde en yaratıcı, sembolik soykırım karşıtı eylemleri yapanlar da onlar. Birçok eyalette pusulada yer alan Yeşil Partiden bağımsız Başkan Adayı Dr. Cornel West’e kadar soykırım kırmızı çizgi. ABD’de “Demokrat Parti sosyal hareketlerin gidip öldüğü yerdir” denir; bu kez Filistin için sokakta olanların Demokrat Parti arkasında hizalanmaya hiç niyeti yok. Sokağın bu süregelen birikiminin iki partinin “görkemli ama anlamsız düellolar”ını bozmasına varacak yol, soykırım ortağı olduğu için Biden ve Demokratlara kaybettirmek ile başlayabilir.

DİPNOT

1 - Örneğin Super Bowl’dan bir gün önce daha fazla maddi katkı vermezlerse Rusya dahil kim saldırırsa saldırsın NATO’ya üye devletlere kendisi tekrar başkan olursa yardim etmeyeceğini deklare eden Trump, iki gün sonra kendi döneminde Venezuela’ya zaten diz çöktürmek üzere olduklarını ve başkan kalmış olsaydı Venezuela’nın tüm petrolüne çoktan el koymuş olacaklarını anlatıyordu.

2 - Lenin, V. I. 1912. “The Results and Significance of the U.S. Presidential Elections,” Pravda. No: 164; 9 Kasım. Az önce bahsettiğim Amerikan futbolu da böyledir. Düşman bölgeyi işgal ede ede ilerlemeye ve fethetmeye dayalı, topu elle taşımalarına rağmen adına “football” dedikleri bu oyun da kısaca iki takım arasındaki “görkemli ama anlamsız düellolar.” Tam bir Amerikan sporu.

3 - Dutt, Kruşçev ve SBKP 20. Kongresine oldukça mesafeli yaklaşınca eserleri sistematik bir yoksaymaya maruz kaldı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa