Sıra işçiye gelince düşük faiz
Fotoğraf: DHA
Faiz oranlarının yükseltilmesi, borçla yaşamını sürdürebilen, kredi kartından nakit avans kullanmak zorunda kalan, borcunun asgari tutarını ödeyebilen işçi ve emekçiler için yeni bir soygun kapısı oldu. Yıllık bileşik nakit avans faizi yüzde yüzü aştı. Ama madalyonun bir de diğer yanı var. İşçilerin alacaklı, patronların borçlu olduğu durumda uygulanan faiz yerlerde sürünmektedir. Patronlar işçiye borcunu zamanında ödemediğinde bazı alacak türlerinde yıllık yüzde 9 yasal faiz, bazı alacak türlerinde ise banka mevduat faizi ödemektedir. Üstelik bankaların alacakları için faize de faiz işlerken, sıra işçilerin alacaklarına gelince faiz sadece ana paraya işletilebilmektedir.
***
İşten çıkartılıp yasadan kaynaklanan hakları ödenmeyen işçi, alacağına kavuşmak için zorunlu arabuluculuk sürecini tamamlayıp dava açmak zorundadır. Dava süresince enflasyon karşısında işçinin alacağını korumanın tek yolu faizdir. Faizin hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağı ve hangi alacak için hangi faiz türünün uygulanacağı yasa ve Yargıtay kararlarıyla belirlenmektedir.
İşçi alacakları için iki tür faiz uygulanmaktadır. Kıdem tazminatı, ücret ve geniş anlamda ücret sayılan alacaklar için bankalarca TL mevduata uygulanan en yüksek faiz işletilmektedir. İhbar tazminatı, iş güvencesi tazminatı, sendikal tazminat, yıllık izin ücreti ve diğer alacaklara ise yasal faiz uygulanmaktadır. Kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren faiz uygulanırken, diğer alacaklara temerrüt tarihinden itibaren, yani alacağın talep edildiği tarihten itibaren faiz işlemekte, bu sırada da kayıp yaşanmaktadır. Faiz yıllık devreler halinde işlemektedir. Aşağıdaki örnek için ilk yıl 30 Haziran 2019’daki mevduat faizi uygulanmakta, sonraki yıllarda da o yılın 30 Haziran tarihindeki fiili faizi oranı dikkate alınmaktadır.
Mevduat faizi oranı iktidarın politikalarına uygun olarak Merkez Bankasının yönlendirmesiyle, yasal faiz oranı ise, Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca belirlenmektedir. 2002 yılında yüzde 60 olan yasal faiz oranı sürekli düşürülmüş, 2005 yılında yüzde 38 iken yüzde 12’ye indirilmiştir. Yasaya göre, Bakanlar Kurulu, yeni sistemde ise Cumhurbaşkanı, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu en son 2006 yılından itibaren yasal faiz oranını yıllık yüzde 9 olarak belirlemiştir ve TÜİK enflasyonu bile yüzde 70’ler seviyesinde olmasına rağmen halen bu oran geçerlidir.
***
İşçilerin hakkına nasıl el konulduğunu yaşanmış bir örnek üzerinden, biraz rakamlara boğmak pahasına anlattığımızda, vahim tablo daha iyi anlaşılacaktır.
Örneğimizdeki işçi, 30 Haziran 2019’da işten çıkarılmış, kıdem ve ihbar tazminatları ödenmemiştir. Bu işçinin işyerindeki çalışma süresi 4 yıl 9 ay 29 gündür. İşçinin fesih tarihindeki aylık ücreti brüt 4.345,92 TL’dir. Dönem asgari ücreti 2.558,40 TL olup, bu işçinin ücreti, dönem asgari ücretinin 1,698 katıdır.
Dava sırasında işçinin kıdem tazminatı net 20.829,11 TL, ihbar tazminatı ise net 6.833,95 TL olarak hesaplanmıştır. Dava, istinaf süreciyle birlikte 5 yıla yakın sürmüştür. İstinaf süreci de tamamlanıp 15 Mart 2024’te alacak tahsil edildiğinde kıdem tazminatına 27.981,50 TL, ihbar tazminatına 2.898,34 TL faiz işlemiştir. Örneğimizdeki işçinin tahsil edebildiği faiz dahil toplam kıdem ve ihbar tazminatı 58.542,90 TL olmuştur.
Aynı koşullarda, yani asgari ücretin 1,698 katı olan brüt 33.964,24 TL aylık ücretle çalışan, örneğimizdeki gibi 4 yıl 9 ay 29 gün kıdemi olan ve 15 Mart 2024’te işten çıkarılan bir işçinin kıdem tazminatı 162.783,69 TL, ihbar tazminatı 53.408,72 TL toplam tazminatı net 216.192,41 TL olmaktadır.
Bu hesaptan da anlaşılacağı gibi, asgari ücret artışlarının alım gücünü koruduğu varsayılsa dahi dava açan işçinin faizle koruyamadığı kayıp rakam 157.649,51 TL’dir. Patronu, hakkına dava ile kavuşabilen işçinin alacağının yüzde 73’üne el koymuştur.
***
Her yıl 300 bine yakın işçi dava açmaktadır. Davaların, istinaf süreciyle birlikte ortalama 5 yıl sürdüğünü ve alacağını reel olarak koruyamadığını bilen yüzbinlerce işçi ise ya arabulucu sürecinde hak ettiğinin yarısını alarak anlaşmakta ya da dava açmamaktadır. Yani bu sorun küçük bir kesimin değil bütün işçilerin sorunudur.
Tefeciler, bankalar, birleşik faizle enflasyonun çok üzerinde faiz geliri elde ederken, işçiye borcunu zamanında ödemeyen patronlar ödüllendirilmektedir. Küçük bir yasa değişikliği bu soygunu engelleyebilir. Ama bunu yasal faiz oranını, yasa değişikliğine bile gerek kalmadan bir cümlelik kararla yüzde 9’dan yüzde 24’e çıkarma imkanına sahip olduğu halde yapmayan Cumhurbaşkanından ve sermaye partilerinden beklememek gerekir. Yolu işçilerin talebi ve eylemi açılabilecektir.
- Grev hak, yasak hukuka aykırı 15 Aralık 2024 04:55
- Anayasal haklar çiğnenirken 01 Aralık 2024 04:00
- Yargılama sürelerini kısaltmak iktidarın görevi 24 Kasım 2024 04:06
- Sömürü için yabancı hukuk 17 Kasım 2024 04:32
- AYM kararı kamu TİS’lerini nasıl etkileyecek? 10 Kasım 2024 05:00
- AYM’nin yapısal sorun tespiti ve TİS hakkı 03 Kasım 2024 04:16
- Grev hakkını kullanmanın yolu 27 Ekim 2024 04:44
- Grev kırıcılığı ve mevzuat 20 Ekim 2024 04:50
- Amaç hakları genişletmek olsaydı... 06 Ekim 2024 04:41
- Sendika hakkı ve iki yargı kararı 29 Eylül 2024 04:40
- As Plastik ve kağıt üzerinde kalan haklar 22 Eylül 2024 04:31
- Ara buluculuğun işçiden götürdükleri 15 Eylül 2024 06:34