Dip dalga teorisi
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
AKP iktidarının ilk on yılı kentli orta sınıf kasideleriyle doludur. Usandırıcı bir yeknesaklıkla dönemin AKP propagandasını tekrarlayan bu sosyal bilimsi fantezilerde dindar, kentli orta sınıf ve yeni zenginleşen sermayedarlar askeri vesayete karşı demokratikleşmenin biricik kahramanı olarak övülür. İslamcı burjuvazi nihayet Osmanlı’dan, yok Bizans’tan, yok Antik Yunan’dan -hatta Demir Çağı’ndan bu yana- Ortadoğu’da hüküm süren “güçlü devlet geleneğini” yıkacak sivil iradenin vücuda gelmiş halidir. Oryantalist bir Doğu despotizmi ezberini 1970’lerin dergilerinden apartılan polemiklerle besleyen bu pespayelik Türkiye’nin 2000’li yılların ilk on yılındaki entelektüel fakirliğinin en bariz göstergesidir.
Pespayeliğin sözcülüğünü yapanların bir kısmının daha sonra bizatihi umut bağladıkları AKP tarafından acımasızca ve kimi zaman ailecek cezalandırılması orta sınıf tezinin 2013’ten itibaren birden kamuoyundan buharlaşmasına neden oldu. Nitekim Gezi protestoları ülkede çok farklı bir kentsel dinamiğin varlığına işaret ediyordu. 2003’ten 2013’e AKP politikalarından en çok fayda elde etmiş olması gereken orta sınıflar İstanbul’da, Erdoğan’ın kalesinde kenti iktidarın tasallutundan kurtarmak için sokağa çıkıyordu. Sokağa çıkanları Ergenekoncu, askeri vesayetçi olarak tanımlamak da mümkün değildi. Erdoğan liderliğinin AKP’li liberal kanadı tasfiyeye girişmesi orta sınıf tezini tamamen işlevsiz hale getirdi. O gün bugündür orta sınıfın demokratik liderliği dile gelmez oldu. Hatta orta sınıfın eridiği, proleterleştiği konuşuluyor. Sermaye sahibi sınıfın ekonominin evrensel aklını temsil ettiği ve proletaryanın ölü kabul edildiği bir şablonda sınıf adına kala kala orta sınıf kalmıştı. O da gitti gideli elde öznesiz sorunlar kaldı: Yoksulluk, işsizlik, enflasyon oranı, tüketici güven endeksi… Ve bir de pop-psikoloji: Seçmen kızmış ya da küsmüş, depresyona girmiş. Son seçimler de bu söylemleri değiştirecek gibi değil. Danışmanlık-akademisyenlik-gazetecilik üçgeninde dönüp duranların yeni bir tartışma açmaları için bir sebep var mı? Yeni bir teorik dil öğrenmek, yeni bir teori ortaya atmak zaman ve emek gerektiren şeyler. Ne kanaat önderlerinin ne de onları istihdam eden şirketlerin, partilerin böyle şeylere zamanı yok. Halbuki hem 2023 hem 2024 seçimlerinin analizi için “dip dalga” gibi müphem metaforlar yerine toplumsal dinamikleri yorumlayacak bir teorik çerçeve gerekiyor. Sürpriz değişimlerin, tanımı belirsiz kavramların içine sıkıştırma çabası bilimsel bir açıklamaya denk düşmüyor. Tersine mevcut teorilerin yetersizliğini gösteriyor.
2024 yerel seçimleri AKP’nin kentli sınıfları kaybetmeye devam ettiğinin açık bir işareti oldu. Üstelik bu beklenmedik seçim yenilgisi hükümetin elindeki yegane ekonomi politikası olarak kalan Mehmet Şimşek programı uygulanmaktayken gerçekleşti. On seneden beri devam eden AKP’nin kentlerde erimesi süreci de Şimşek programının alternatifsizliği de mevcut rejimin çaresizliğini ortaya koyuyor. Bu koşullarda muhalefet Şimşek’e rakip bir program önerebilecek mi? Bu program geniş halk kitlelerini seferber edebilecek mi? Giderek kızışan bölüşüm, paylaşım kavgalarında hangi sınıfları bir araya getirecek, hangilerini karşısına alacak? Bunları şimdiden tahmin etmek güç. Dip dalga teorisinin bunlara cevap aramak yerine, siyasal dengenin muhalefet lehine kaydığı tespitinde öz güven bulan iyimser bir kendiliğindenciliğe yol vermesi ise kaçınılmaz.
Bitmek bilmeyen seçim kampanyalarından sonra birkaç sene seçim gündemi olmayacak bir döneme girdik. Bu koşullarda sosyalist muhalefetin önünde kendini yenilemek için tarihi bir fırsat var. Ana akım basında dolaşan gündem başlıkları, müphem kavramlar peşinden koşmak yerine kendi gündemini kuramsallaştırma çabası olmadan bu fırsatı değerlendirmek mümkün değil.
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22