07 Nisan 2024 08:04

Bir başlangıç sorusu: Emekçiler kime ve niye oy verdi?

Fotoğraf: AA

PAZAR
Paylaş

31 Mart seçimleri çeşitli yönleriyle tartışma konusu olmaya devam ediyor. Ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında bu tartışmaların süreceği, hatta pek çok açıdan buna ihtiyaç da olduğu söylenebilir.

Ancak öncelikle “değerlendirmelere ilişkin de bir değerlendirme”ye ihtiyaç var. 2024 yerel seçimleri, alışageldik ‘boyalı harita’ analizleri ve hızlıca kabul görmüş bazı tezlerin tekrarına dayalı pek çok yorum alıyor. Siyasal iktidar etrafında çöreklenmiş ‘analist’ler, hezimeti yumuşatmaya, onda gelecekteki daha güçlü iktidarlarının alametlerini bulmaya, ‘seçmen mesajı’ diye basitleştirdikleri küçük fiskelerle geçiştirmeye çalışıyorlar. İçerideki rekabeti kızıştıran ve çatışmaları harlayan yanını gizleyemeseler de genel olarak seçim yenilgisinden AKP orta düzey yöneticilerinin halktan kopması, bazı davranışsal hatalar gibi tek yanlı sonuçlar çıkarmakla yetiniyorlar.

Resmi muhalefet ekseninde ise haritanın ‘değişen rengi’ne yapılan vurgularla “nihayet devranın döndüğü” coşkusu baskın görünüyor. Saray rejiminin yenilgisinden çok muhalefetin başarısı öne çıkarılıyor.

Oysa gerek haritaya da yansıyan kitlesel bazlı değişimler ve yerel yönetimler düzeyinde de olsa “iktidar değiştiren” aritmetik, gerekse daha detaylı, mikro düzeydeki incelemeler, sınıf güç ilişkilerinde de dikkate alınması gereken bir tablo çıkarıyor ortaya. Bir örnek vermek gerekirse, İç Ege ve Batı Anadolu’da, Afyon, Uşak, Kütahya, Manisa, Denizli, Balıkesir gibi kentlerde yaşanan blok yer değiştirmeler, bölgede tarım ve ticaretle iştigal eden bir ‘üst sınıf’ dinamiğinin muhalefet -özel olarak da CHP- ile bir yol aradığını gösteren bazı işaretlere sahip. Anadolu’nun bu kesimindeki toprak sahibi ve tüccar kapitalist sınıfların yönelimindeki değişimin niteliği ve gelecekteki istikameti incelenmeye değer. Bunun gibi bölgesel ya da sınıfsal örüntüler çoğaltılabilir.

Ancak ülke ölçeğinde baskın olan bir başka davranışı, emekçi sınıfların politik yönelimlerini izlemek, bunların dönemsel ya da kalıcı mahiyetini anlamak daha önemli. İşçi sınıfının ve ücretli emeğin tüm katmanlarının, başta Şimşek programının güncel sonuçları olmak üzere, Türkiye kapitalizminin yakın dönemde yarattığı tahribata nasıl karşılık verdiği ve bu yanıtın anlık siyasal sonuçlarını anlamak, geleceği konuşmak açısından birincil faktör. 

Biz de Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde ve farklı iş kollarında çalışan, öncelikle işçiler olmak üzere ücretli emeğin farklı kesimlerinden 100 kadar emekçiye, bu seçimde “kime ve niye oy verdikleri” ya da “vermedikleri” sorusunu yönelttik. Oldukça kısa sürede yapılmış bu anketin geneli ne kadar temsil ettiği ayrı bir tartışma konusudur ve bu tartışma haklıdır. Ancak ulaştığımız sonuçlar, bazı ortak eğilimlerin tespit edilebilmesi açısından dikkate değer. 

Birkaçını sıralamak gerekirse:

  • “AKP seçmeni” olarak sınıflandırılan emekçi kesimlerin, sandığa gitmeyerek ya da Yeniden Refah gibi partilere yönelerek bir tepki ürettiği genel kanısına bu soruşturmayla da ulaşıyoruz. 
  • Bununla birlikte emekçi sınıflar arasında CHP muhalefetine de öncekinden daha fazla ‘teveccüh’ gösterildiği anlaşılıyor.
  • Pek çok emekçide, ilçe, il belediye başkanlıkları ve meclis üyelikleri olmak üzere kullanılan üç farklı oyu farklı partiler arasında bölüştürmek gibi yaygın bir eğilim de dikkat çekiyor. Bu, AKP’nin hegemonik etkisinin (en azından bu seçim özelinde) kırıldığını göstermesi açısından olduğu kadar, herhangi bir muhalefet partisinin de o düzeyde bir hegemonyayı henüz tesis edemediğini göstermesi açısından da önemli görünüyor.

Sayfalarımızda çok sayıda emekçinin, sandıkta nasıl ve neden öyle davrandığını okuyacaksınız. Bunlar ve sahada yapılacak başka çalışmalar, hem 31 Mart’ın hem de önümüzdeki dönemin sınıf mücadeleleri ve buna bağlı politik kamplaşmaları açısından önem taşıyor. Bizimkisi bir arayış başlangıcı niteliğinde…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa