Su kanunu çıkarılmalı, amasız fakatsız uygulanmalı
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
6 Nisan 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “İçme-Kullanma Suyu Havzası Koruma Planı Hazırlanmasına Dair Usul ve Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”e birçok kesimden tepki geldi. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan tebliğ de şöyle deniliyor; “Doğal afetler, salgın hastalık gibi halk sağlığını tehdit eden durumlar, meteorolojik, tarımsal, hidrolojik kuraklık ile ekosistemin korunmasına ilişkin olarak acilen tedbir alınması gereken hallerde, yönetmeliğe aykırı olmayacak şekilde mevcut koruma planlarında ihtiyaç duyulan değişikliklere yönelik Bakanlıkça bilimsel rapor hazırlanır/hazırlatılır. Bakanlık revize edilen koruma planına ilişkin ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini alır. Havza koruma planı değişikliği, bakan onayının ardından havzada yer alan illerdeki yerel bir gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer.”
YEREL SEÇİM SONUÇLARININ ETKİSİ Mİ?
Kimileri bu değişikliğin son yerel seçimlerden hezimetle çıkan ve başta büyükşehirler olmak üzere ülkedeki birçok il ve ilçeyi kaybeden AKP’nin daha önce de defalarca yaptığı gibi yetkileri kendi tekelinde tutmaya dönük bir hamlesi olarak yorumladı. Kimileri ise yıllardır süregelen sermayeye rant aktarımı politikasının bir devamı olduğu görüşünde.
Bu tebliğin aslında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir raporla içme suyu havzalarında imar ve madencilik faaliyetlerinin önünü açacağı yorumları da yapılıyor.
DOÇ. DR. EROL KESİCİ: SU HAVZALARI KORUMA PLANLARI UYGULANMADI
İçme-Kullanma Suyu Havzası Koruma Tebliği değişikliğini sorduğumuz su varlıklarımız konusunda ülkenin en önde gelen bilim insanlarından Emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Kesici sorularımıza şu yanıtları verdi?
Bu değişikliğin amacı ne olabilir sizce?
Ne yazık ki yıllardır yapılan bu tür değişikliklerle daha çok susuz kalmanın yanı sıra daha çok yaşam alanı, ekosistem kaybı yaşanmakta. Örneğin, su havzalarının korunması ilkeleri, bilimi yıllardır bilinmesine rağmen, popülist yaklaşımlar, siyasi çıkarlar nedeniyle bilim dışı kullanıma ve göz yummaya izin verildi. Neden daha önce korumak için bir çok yasal ve bilimsel nedenler içeren “su havzaları koruma planları” uygulanmadı? Şimdi neden ihtiyaç var ve ne gibi değişiklikler yapılacak? Açıklık yok!
İKİ GÖLÜN ÖLÜM FERMANI
Mevcut yasal düzenlemeler su havzalarını koruma konusunda yetersiz mi?
Ülkemizin en büyük doğal gölleri olan stratejik öneme sahip Eğirdir ve Beyşehir Gölleri örneğini vereyim. Muhtardan, jandarmaya, valiliklerden, kaymakamlara, üniversitelerden STK’lere kadar birçok kurum ve kuruluş bu içme suyu havzalarını yasal olarak korumakla görevlendirilmişken, neden korunmadı, korunamadı? Eğirdir Gölü korunabilmesi için 2012 yılında “Eğirdir Gölü Havzası özel koruma alanı” ilan edildi. Aynı şekilde Beyşehir Gölü de. O dönemde basın açıklamalarımızda ve konferanslarımızda bilhassa “Eğirdir Gölü’nden belli bir "metreden sonra (itibaren) hiç bir şekilde gölden su çekimi yapımına izin verilemez” maddesinin gölün yok ediliş fermanı olacağını söyledik. Çünkü bu seviye göldeki biyolojik ve hidrolojik yaşamı yok eder, buharlaşmayı artırarak gölün daha çok kurumasına neden olur. Bu nedenle bu ve daha bir kısım maddelerin bilimsellikten uzak olacağını bildirdik, değişmesini isteydik. Dinlemediler! Eğirdir Gölü’nde bu kotun altına düşmesine rağmen su alınarak hâlâ salma sulu tarımsal üretime devam edildi…
SU KANUNU ÇIKARILIRSA ÇÖZÜM OLABİLİR
Nelerin yapılması gerekiyor?
Bu konuyu “Cumhurbaşkanlığı ulusal risk kalkanı” toplantısında da dile getirdim, anlattım. Diğer konunun uzmanı olanlara, bu amaçla yapılan toplantılarda nedenlerini, sonuçlarını ve ne yapılması gerektiğini aktardım. Yıllardır savunduğumuz “Su kanunu çıkarılıp uygulanırsa çözüm sağlanabilir” dedim. Ancak gölden su alamayanlara, “Boş verin, siz de sondajla su çekin” denildi ki son yıllarda su havzalarında çok tehlikeli sondaj furyası var! Özellikle korunması gereken yerlerdeki kirlilik, su kalitesini, sağlığı, turizmi, tarımsal üretimi çok büyük oranda etkilemekte! Çiftçilere sormak gerekir; hallerinden memnunlar mı? Elbette omların da bu konuda duyarsızlıkları var!
KUŞKU DUYMAKTAYIM!
Ya içme suyu kaynaklarında kurulan 49 yıllık HES’ler! Geçen seferki 2012 de çıkarılan düzenlemeler gibi, su fakiri değil su yoksunluğuna giden ülkemizde, bu tür yine ucu açık kompleks açıklamaların, su havzalarında insan kaynaklı faaliyetlerin giderek artmasından kuşku duymaktayım. Su kaynaklarımız ‘su kanunu’yla amasız, fakatsız korunmalıdır…
PROF. DR. ÜNAL AKKEMİK: SU HAVZALARINDA YAPILAŞMAYA MI GİDİLECEK
ÇEKÜL Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik “içme-kullanma suyu havzası koruma planı" düzenlemesine dair bir dizi soru ortaya attı;
- Neden su havzalarının korunmasında değişikliğe gidilecektir?
- Su havzalarında ihtiyaç var diyerek yapılaşmaya mı gidilecektir?
- Ekosistemin korunmasına ilişkin alınması gereken acil tedbirler nelerdir?
- Doğal afetler, salgın hastalık gibi olaylarla su havzalarının korunmasında nasıl bir değişiklik olacaktır?
- Mevcut yönetmelikteki eksiklik nedir ki acilen tedbir alınma yoluna gidilmektedir?
- Mevcut yönetmelikteki hazırlık ve koruma tedbirleri oldukça detaylı iken yeni tebliğde Bakanlıkça hazırlattırılan “Temel bazı havza bilgilerini içeren bir bilimsel rapor” yeterli olacaktır. Örneğin bu rapordaki asgari olması gereken neden “paydaş katılımı” bulunmamaktadır?
Değişikliğin belirsiz ifadelerden oluştuğunu ve acil durumlar gerekçe gösterilerek, sadece Bakanlıkça hazırlattırılacak bilimsel(!) bir raporla planlarda kolaylıkla değişikliğe gitme yolunu açacağını aktaran Akkemik, değişikliğin geri çekilmesi gerektiğini dile getiriyor.
BAŞKA KÜÇÜKÇEKMECELER OLMASIN!
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün “Türkiye, kişi başına kullanılabilir su potansiyeline bakıldığında, su baskısı yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır” açıklamasına dikkat çeken Akkemik, “O nedenle, su havzaları mutlak korunmalı ve bu tür ucu açık ve karmaşık ifadelerle yapılan değişikliklerle su havzaları yapılaşma tehdidiyle karşı karşıya getirilmemelidir. İstanbul'un en önemli su havzalarından biri olan Küçükçekmece Gölü, yapılaşma ve kirlilik nedeniyle bu özelliğini kaybetmiştir. Başka Küçükçekmeceler olmasın!" diyor.
- Kaz Dağları kardeşliği... 11 Kasım 2024 04:44
- Namlunun ucunda yaşamı savunanlar: Kırılırız ama eğilmeyiz!.. 04 Kasım 2024 04:51
- ‘Etki ajanı yasası’ ve Bergama köylüleri için kaynatılan cadı kazanı 28 Ekim 2024 04:51
- Bilimle dalga geçmenin bedeli 21 Ekim 2024 04:40
- Kapadokya'da balon turizminin görünmeyen yüzü ve balon emekçileri 14 Ekim 2024 04:32
- Mor çiçekli garganlar, arılar, mezarlar... 07 Ekim 2024 04:48
- Gediz bitti!.. 30 Eylül 2024 04:34
- Göreme'yi neden göremedik? 23 Eylül 2024 04:25
- Latmos'a sahip çıkmak 16 Eylül 2024 05:07
- Kazan Gölü küstü bize! 09 Eylül 2024 04:56
- Göl kurudu RES'ler kuruldu! 02 Eylül 2024 05:18
- Küresel ısınma böyle devam ederse Efes, Milet, Knidos, Kaunos sular altında! 26 Ağustos 2024 04:35