Dijital tekellerin yaratmak istediği taraf: ‘İklim nesli’
Fotoğraf: Freepik
Dijital teknolojiler başta olmak üzere, teknoloji ablukaları kurmak için ülkeler, şirketler arası çatışmalar gündemde. Bu alanda oluşan ekonomik değer bir yana, teknoloji uygulamalarının yaratacağı (sosyolojik, ekolojik, ekonomik, psikolojik, fiziksel vs.) sorunları görünmez kılmak için her türlü işleyiş devreye sokulmaktadır. Hakim unsurlar işleyişe yönelik eleştirilerin önünün kesilmesi için çeşitli tali konuları çatışma gündemi yapmaktadır. Böylece toplumda yanılsama yaratarak sahte taraflar oluşturup başarıya ulaşmayı hedefliyorlar. Gerçek tartışma konusu olacak sorunlar ise görünmez hale getiriliyor.
“İklim Nesli” diye tanımlanabilecek bir kesim, özellikle dijital hizmetleri, daha çok öğretilmiş konfor alanından ele alıp, başına örülen ağla mücadele etmek yerine, o ağın malzemesinin sorunlarına çözüm arayan bir alanda boğulmaktadır. Bu konuda ortaya koydukları özel çabalar çok emek içeriyor. Ama bu emek ve çaba kendi gelecekleri ve toplumsal gönençten daha çok teknoloji hakimiyeti oluşturan yapıların işine yarayabiliyor.
Özellikle dijital teknolojik sistemlerin kurulmasında, malzeme temini ve üretimi, çalıştırılması aşamalarında kullanılan enerji miktarı, kullanılacak cihaz bakım ve işletimi ele alındığında, görünen yararları karşısında bir de nasıl bir yıkım oluşturabileceğini sorgulamamız gerekir. Teknolojinin kullanımı, devreye alma zamanı ve birçok kullanım unsuruna eleştiri koyarken, onunla düşman olalım demiyoruz. Teknolojiyi düşmanın elinden kurtarıp, toplumsal gönencin artırılması için kullanmaya vurgu yapıyoruz.
Günümüze hakim olan dijital teknolojiler, “siber uzayı” ve onun denetimini, dolayısıyla da buna yönelik bir “siyaseti” de gündeme getiriyor. Bu alandaki çatışmaların dünya siyasetinde önemli değişimleri gündeme getireceğini bir not olarak belirtmiş olalım.
Ancak dijital teknoloji alanında kullanılan malzemeler, bunların devreye alınması, işletilmesi, özelliklerinin geliştirilmesi, tüm bu işlemlerde kullanılan araç-gereç, makine ve ekipmanları ile sarf edilen enerji ‘sanal’ değildir. Bütün bunların maddi gerçeklik içinde ele alınması gerektiğini belirtmeliyiz. Her bir dijital sistemin arkasında saklı ve görünmez kılınan çok büyük fiziki sistemler ve sorunlar söz konudur. Enerji çevrim tesisleri (barajlar, santraller); bunların yapıları ve yapı malzemeleri (beton, çelik, çeşitli metaller); malzemelerin yerküreden alınması ve ayrıştırılması (maden arama ve işleme sahaları) ve tüm bu süreçler sonucunda o coğrafyalarda yaşayanların sorunları ve mücadeleleri vardır.
Söz gelimi, kullandığımız dijital bir cihazın ekranının dokunmatik olması için kullanılan elementlerin gerekli birçok özelliği kazanması, ayrıca da her birinin daha küçük boyutlara indirgenip, taşınır hale gelmesi için kaç çeşit işlem gerekmektedir?
İşte bütün bunlar dijital cihazların yapımı ve bağlı sistemlerin işletilmesi için sorgulanması gereken konular olmalıdır.
Günümüzde neredeyse yaşamın her alanına girmiş olan dijital cihaz sayısının, tahminen 40 milyar adet olduğu söylenebilir. Bunların ağırlığı da yaklaşık 250 milyon ton kadardır. Kullanılan toplam elektrik enerjisinin yüzde 20 den fazlasını bu cihazların tükettiği çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. Bu sayısal değerlendirmelerle, bilgi işletim teknolojilerinin arkada saklı kalan sistem işleyişi için; enerji ve malzemelerin elde edileceği alanlardaki mücadelelerin büyüklüğüne de bir boyut koymuş olabiliriz.
Diğer bir açıdan baktığımızda dijital teknolojiler çeşitli patent ve oluşumlarıyla hem makine teknolojisi hem de yazılım açısından tekellere bağımlı sistemler oluşturmuştur. Sürekli olarak kendisini ve birbirini besleyen sistemler kurulmuş, büyüme ve gelişme bu esasla ilerlemiştir. Bu gelişim ve büyüme tek tip canlının bir bölge ortamını işgaline benzemektedir.
Kendisini denetletmeyen dijital teknolojik yapılar, toplumu denetim altına alırken, kontrol edilemez konuma gelmektedir. Bu konumlarını saklı tutmak için adını “iklim krizi” koydukları bir vurgulamayla, toplumsal algılar ve hassasiyetleri yöneterek “iklim kuşağı” olarak tanımlayabileceğimiz bir kesimi kendilerine taraf ediniyorlar. “İklim kuşağı” çözümlemeleri yapılar arası çatışmalar ve tartışmalardaki verilerde arar konuma yönlendirilmektedir. Oysa bu yapıların temsil edildiği çalışmaların her biri “Yeşil Pazar” sunumundan öteye bir veri açıklamamaktadır.
Kısaca yıkımın boyutunu saklı tutan yapıların “Yeşil Pazar” verilerine karşılık, gündemde olan Çöpler-İliç-Erzincan üzerinden yaklaşımı ele alalım. Dünyada artan, hızla büyüyen, denetlenemeyen, dijital teknoloji yapılarının önerdiği sistemleri, onların istediği boyut ve çeşitlilikle devreye almak demek, yıkım demektir. Çünkü bu sistemlere gereken elementlerin temini, yerkürede binlerce başka İliç, Bergama, Gümüşhane, Uşak-Eşme, Fatsa, Artvin, Kaz Dağları vs. benzeri yıkımlar demektir.
Dijital teknolojiler, enerji, gıda, su vs. gibi birçok temel ihtiyacın gereksiz harcanmasını önleyecek imkanlar da sunabilir. Ama kapitalizmin büyüklük ve hız yarışı, doğadaki ilişkilerin kopmasının ana nedenidir. Bu kopuşun saklı tutulması birincil işlem olarak dururken, görünen kısmı (Yaşanan bir takım ekolojik kırılmalar gibi) “toplumsal sorumluluk” adı altında öne çıkarılıp, dayanışma görüntüsünde yine toplumların sırtına yüklenmek isteniyor. Bu işleyiş içinde çok sayıda sivil örgüt adı altındaki yapılanmaları da bizzat bu tekeller destekliyor.
Dijital teknolojilerde tekelleşme, büyüklük ve hız açısından yarışma sorunu bizim sorunumuz değil mücadele alanımızdır. Biz konuyu gereksinimler üzerinden tartışmalı, arka planda oluşan yıkımı gözden kaçırmamalıyız.
- Asgari ücret 01 Ocak 2025 04:18
- ‘İklim krizi’ değil, krizin iklimi 18 Aralık 2024 04:41
- Dersim’e maden operasyonu hazırlığı 21 Kasım 2024 04:41
- Meydana maya çalmaya çağırıyoruz 16 Ekim 2024 04:53
- Kim izin veriyor? 02 Ekim 2024 04:42
- Nefret öğretisi şiddet doğuruyor 18 Eylül 2024 04:45
- 'Nasıl olmayacaksa öyle olmayacak' 28 Ağustos 2024 04:11
- Renkli, temiz ürünlerimiz var(!) 21 Ağustos 2024 04:49
- Yeni güvenlik anlayışının ekolojik yükü 07 Ağustos 2024 05:21
- Karadeniz’de on binlerin yürüyüş güzergahı yıkıcıların hedefinde 24 Temmuz 2024 04:49
- Enerjide santral-terminal-koridor 10 Temmuz 2024 04:35
- Hep aynı kandırmaca 26 Haziran 2024 04:48