27 Nisan 2024 04:15

Dublörün derdinden dublör anlar

Dublör (The Fall Guy) filminin afişi

Dublör (The Fall Guy) filminin afişi

Paylaş

David Leitch, Hollywood aksiyon sinemasının efsane yönetmenlerinden birisi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bunda kariyerine dublör olarak başlamasının da payı var hiç kuşku yok ki. Ama on yıl gibi kısa bir sürede John Wick serisini yaratan ekipte yer alarak başladığı süreçte “Deadpool 2”, “Sarışın Bomba”, “Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw”, “Suikast Treni” gibi kalburüstü aksiyon filmleriyle güçlü bir giriş yaptı yönetmenlik kariyerine.

Seksenin üzerinde yapımda dublör ekibinde yer almış bir ismin sinemanın bu adsız emekçilerine bir saygı duruşunda bulunmaması düşünülemezdi. Gerçi tam anlamıyla bir saygı duruşu olduğu da söylenemez ama hafta itibarıyla salonlardaki yerini alan “Dublör” (The Fall Guy) bu zorlu mesleği yapanların hakkını veriyor diyelim.

Film ana akım bir Hollywood filminden beklendiği üzere romantik komedi/ aksiyon izleklerinin bilinen duraklarını takip ediyor, çıkması gereken krizler çıkıyor, olması gereken yanlış anlaşılmalar gerçekleşiyor, kahramanımız zor durumları düşüyor ama nihayetinde kötü adamlar alt edilip kız ve oğlan birbirine kavuşuyor. Ama bütün bu güvenilir ve tanıdık duraklarda konforlu ve sorunsuz bir seyahat vaadettiği için de keyifle izlenip, hoşça vakit geçirilecek bir filme dönüşüyor “Dublör”.

Esas oğlanımız Colt Seavers (Ryan Gosling) büyük yapımlarda dublörlük yaparak hayatını kazanan ‘Tehlike benim göbek adım’ diyerek yaşayan birisi. Tom Ryder (Aaron Taylor-Johnson) adlı bir şöhretin dublörlüğünü yapıyor o sıralarda. Bu ismin de “Hiç dublör kullanmıyorum” diyen Tom Cruise’a bir “Hadi canım sen de” göndermesi olduğunu düşünüyorum. Colt aynı zamanda çalıştığı filmin yardımcı yönetmeni olan Jody Moreno (Emily Blunt) ile sevgili. Ve fakat talihsiz bir kaza oluyor. Colt omuriliğini kırıyor. Eziklik yapıp Moreno’yu da uzaklaştırıyor kendisinden. Aradan bir süre geçiyor ve Tony Ryder’ın yapımcısı onu arayıp yeni filmde dublör olarak çalışmasını istiyor. Filmi Jody’nin yönetecek olmasının da etkisiyle teklifi kabul eden Colt soluğu Avustralya’da alıyor. Filmin bundan sonrası Tony Ryder’ın kirli işlere bulaşması ve durumu fark eden Colt’un kötü adamlarla mücadelesi… Colt bir yandan Jody ile arasını düzeltmeye çalışırken, sevdiği kadının ilk filmini de kurtarmak zorunda.

Yazının girişinde de belirttiğim gibi özellikle de aksiyon sahneleri fazlasıyla tatmin edici. Bence Yönetmen David Leitch’in alametifarikası giderek gürültülü ve bol efektli hale gelen aksiyon türünü eski usul yöntemlerle bugüne uyarlamayı başarması. Bu da özellikle 35 yaş üstü seyircilerin de bu filmlerden seyir zevki almasını sağlıyor. Aynı zamanda gençleri de heyecanlandırdığı kesin.

Öte yandan “Dublör”ün bir de dilemması var! Filmde bir Hollywood şöhretinin bir dublörünü canlandıran Ryan Gosling’in de dublör kullanmış olması! Zaten filmin finalinde de Gosling’in dublörlerinin görüntüleri ekrana yansıyor ve onların da hakkı teslim ediliyor.

“Dublör” kimi ana akım anlatılarda olduğu gibi bir mesleğe hayatını vermiş insanların hayatlarına dair değil özetle. Onlardan birisini bir filmin hikayesine taşıyan ama bunu da dünyaca ünlü bir şöhreti başrole koyarak gerçekleştiren bir seyirlik sadece. Türü sevenleri mutlu edecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa